AYRILIK BAŞKA DEYİŞLE VEDA!

Abone Ol

Not defterime yazdığım bir sözü sosyal paylaşım sitesinde paylaştım.

“”EN VEFALI DOST, BİRBİRİNE YARDIMCI OLAN, BİRBİRİ İÇİN DUA EDENDİR!”

Buradan bencillik içinde kendi kendine kalanları düşünmek bile istemiyorum.

Amcalar önce ben sonra ben her zaman ben! Diyenlerin içinde yaşam savaşı veriyoruz. Böylesi insanları görmezden geliyoruz. Görmezden gelmek deyince gençlik yıllarında besi hayvanlarımızı satmak dahası kestirmek için Yakup eniştenin kamyonuyla Adapazarı’na götürürdük. Özellikle yaz aylarında yollarda trafik çok yoğun olurdu. Yurda otomobille gelen gurbetciler Türkiye trafiğinde çok kaza yaparlardı. Yol kenarları ezik büzük otomobiller olurdu. Rahmetli Yakup enişteye;

--- Enişte gurbetciler neden çok kaza yapıyorlar. Avrupa, Türkiye uyumsuzluğundan mı oluyor? Sorunca;

--- Hacı Ahmet elbette uyumsuzluk da bir neden ama, memlekete gelmenin heyecanı, uykusuzluk böylesi acı kazalara neden oluyor. Şimdi bırak yol kenarına bakma görmezden gel, yoksa altı yüz kilometre yol bitmez görmezden gel! Demişti.

Biz de şimdilerde görmezden gelip geçip gidiyoruz. Geçtik de nasıl geçiyoruz?

Öğrencilik yıllarımızda öğretmenlerimiz yeşil yazı tahtasına tebeşirle yazılar yazar, proplemler çözeler, şekilller çizeler. Sonra tahta keçeli silgilerle silerlerdi.

Tahtadan silinse de yıllar geçtiği hala belleğimizde silinmeyen dibdiri  duranlar var. Evet, hala duruyor duruyor da bazılarını silsek olmaz mı?

Luzümsuz olanları silelim.

**

Silelim derken yanlış anlaşılmasın vefasızlık yapalım demiyorum.

Elbette sayısız iyiliklerin olabilir,

Bir hatan ile hepsi unutulur mu, silinir mi?

Unutulur ki, tecrübe ile sabittir.

Yeter artık sınanmayalım ve inanılmayacak insanlar da inanmyalım.

Neler de neler filim şeridi gibi canlandı gözümde,

Neler gördük neler yaşadık?

Hepsi şimdi yalan mı oldu?

Nanköre sormuşlar;

 --- Ne yaptı da dostuna kırıldın? Nankör cevap vermiş;

--- Her istediğimi yaptı, birini yapmadı. Demiş..

İşte böyle bir şey!..

Islık çalarken masamdaki aynaya gözüm ilişti, hani bir Türkü söylerdi Nuri Sesigüzel “Aynaya baktım saç beyaz olmuş”

Aynaya baktım saç beyaz olmuş,

Neden rengim sararıp solmuş,

Böyle değildim bana ne olmuş?

Ağla gözlerim sızla dizlerim.

Sen bu halıma sen bu halıma.

Hayatım geçti görmedim sefa,

Yalan dünyada olur mu vefa?

O yardan gördüm binlerce cefa

…..nakarat,

Gördüm yarin de solmuş cemali,

Kırılmış neşesi gitmiş emeli,

Geçipti gençliğim neyleyim malı!

Böylesi durum içindeyiz. Kendini olduğundan başka gösterip karşısındaki aldatmak bir nevi sahtekarlıktır, değil mi?

Öyle ki, Susadım susadığım anlaşılmasın, duyulmasın!

Sus adım bilinmesin, sus attığım adımlar sayılmasın.

Sus ne olur adım duyulmasın!

Evet, çok susadım, ne içsem kanmam mümkün değil.

Artık aramıyorum, nasıl olsa bulamayacağım ki, sen yoksun!

Aman Allah’ım insanlık nelerden yoksun?

Vefasızlık imansızlıktır..

Böylesi veda mı olur?

Tevfik Fikret oğlu için yazdığı uzun“Haluk’un Veda’ı şiirinden birkaç dize alalım mı?

“Bize bol bol ziya kucakla getir,

Düşmek etrafı görmemektir.

…..

Adem evladı bıkmamış cidden,

Ne ezilmek, ne hakkı ezmekten.

Duymamış hiçbir işte yorgunluk;

Bir tesekkî, hemen tokat, yumruk,

Yumruk elvermemiş, topuz vurmuş.

“Hak!”, diyen ağzı tasla susturmuş.””

Veda derken herkesin kendine özgü bir vedası vardır. Vedalarda ayrılışlarda kimin ne olduğunu görebilirsiniz.

“BÜYÜK İNSANLAR VEDA EDEREK GİDERLER, KÜÇÜK İNSANLAR İHANET EDEREK!”

Ayrılık deyince bir şiirle yazımızı bitirelim mi?

Ne kazanınca şımaracak,

Ne kaybedince ağlayaacak,

Ne de Allah’tan başkasına yalvaracak,

Değilim ve gidiyorum..

Ne elvada ne de hoşca kal, diyorum!*(Ahmet Yıldız şiir defterinden)