Çok bilmiş ve tablası birileri tarafından doldurulmuş birisi bazı paylaşımlarımızdan dolayı bizi eleştirirken kendini de küllük müftüsü makamında görmesi enteresandır.
“”Ahmet Yıldız Abi keşke çiçek böcek paylaşmaya devam etsen bu tür paylaşımlar bize bir şey kazandırmaz………””
Cenabı Allah’ın bize lütfettiği güzellikleri paylaşıyorum. Çiçekler mevsim itibariyle son deminde ama böcekler demek ki hala meydanda imiş.
Bunun yanında duruşumuz bellidir. Sizler bilya boncuk oynarken biz seksen öncesi hengâmede imtihan olduk. Labaratuvara veya sizin ifadenizle turnusol kağıdına falan gerek. Asırlardır hiç gâvurla savaşmayan İran’ın aklı ile hareket edende feraset yoktur. Biz inananların ferasetine güveniriz.
“”Milliyetçi Hareket Partisi olarak çağrımız şudur; Eğer bugünden itibaren 24 saat içerisinde ateşkes sağlanmazsa, saldırılar durmazsa, mazlumların üzerine bombalar ısrarla devam ederse, milletimle açık açık paylaşıyorum ki, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır. Gazzeyi koruma kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır.””
MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin söyledikleri başımızın tacıdır. Hiçbir zaman İsral’in yaptıklarını onaylamayız. O topraklar kutsiyetiyle birlikte bizim öpöz topraklarımızdır. Dünden bugüne Arap-İngiliz birlikteliğini ve ihanetini Türk Devlet aklı asla unutmaz. Bunun yanında Hamas denen örgütün çıkardığı bu savaş (* Savaşı güçsüz taraf başlatıyorsa, içlerinde güçlüden yana bir tetikçi vardır. Dr. Brande)
Bütün yanlışlara rağmen bu savaş, savaştan öte katliamın durdurulması için Türkiye Cumhuriyeti Devleti elinden geleni yapmaktadır. Biz ne İran ne Mısır ne Suudi’nin uydusu değil beş bin yılık Türk Devlet geleneğiyle üzerine düşeni yapacaktır….
Demek ki, bizim tuttuğumuz ayna birilerini tutmuş ki, ayıkamıyorlar
“Ayna kimleri tutar?
Sorusunu ben Himmet Tömtöm kardeşime sorduğumda;
--- Hangi manada soruyorsun. Dedi.
--- Mesleki olarak karşılaşmışsındır. Bazı insanları ayna tutar derler. Geçenlerde bir doktor dostla bu konuyu konuştuk.
--- Doğrudur. Gerçekten ben dükkânımda bu tür rahatsız olan müşterilere rastladım. Ben hemen en son koltuğa ters istikamette oturtur. Koyu sohbete başlarım. Tabi bu esnada tıraşımı yaparım.
Demek ki, ayna tutması vardır.
Ayna tutması rahatsızlıktır. Rahatsız olanlara Cenabı Allah(cc) şifa versin!
Ancak ben buradan başka yöne bakacağım. Himmet Tömtöm’ün sorduğu üzere “Hangi manada soruyorsun?” Demişti ya.
İşte o manayı açacağım.
Ayna tutmak eylemdir. Gerçekleri ifade etme şeklidir. Hayalperestlikten öte gerçekleri işaret etmenin adıdır.
Hep pof poflamaya alıştırılmışız öyle değil mi?
Bu belki de hak etmediğimizi arzulamamızdan kaynaklanmaktadır.
Küçük okşanmalardan hoşlandığımızdan bundandır.
Düşündüğümüz gibi yaşamayız. Ancak yaşanmasını isteriz. Bunu teyit eden bir hatıramı sizinle paylaşayım. 1997’li yıllardı O zamanki Ç.Ç.B.Spor Kulübü lokalinde çay içiyordum. Rahmetli Abidin Ünal Diş Hekimi arkadaşı ile tavla oynuyordu. İşyerinden telefon geldi.
--- Başkan beş dakika ben gelinceye yerime bakıver! Dedi. Bende doktorla Abidin Ağabey gelinceye kadar bir iki el oynadık sonra kalktım. Diğer masada oturan hemşerim:
--- Başkan konuşabilir miyiz?
--- Niye olmasın buyur Ağabey! Dedim.
--- Bak Başkan ben her türlü yanlış işi yapabilirim ancak sen yapamazsın. Çünkü sen benim Başkanımsın senin öylesi lüksün yok. Senin bu tür yerlerde oyun oynamanı hoş bulmuyorum Sakın yanlış anlama ha!
--- Yok, Ağabey öyle şey olur mu? Dedim. Ben hala kahvehane benzeri yerlerde oyun oynamıyorum. O hemşerim dediği gibi yanlışı hala yapmaya devam etmektedir. Yukarıda da ifade ettiğim üzere kendimiz düşündüğümüz gibi yaşamayız ancak yaşanmasını isteriz.
Biz takım tutar gibi parti tatarız da ne kendimize ne dostlarımıza ne hemşerilerimize gerçek manada gerçekleri gösteren ayna tutamayız.
Bize tutulan aynaya bakamıyoruz ayna bizi tutuyor.
Başka ne tutuyoruz?
Tutmak daha çok elimizin bir eylemidir. Ama mecaz anlamda kullandığımız birçok tutmak vardır. Birini gözümüz tuttuğu zaman o kişi hakkındaki izlenimimiz olumludur, tutmazsa olumsuzdur. Kızdıklarımızın yakasından tutar, ondan hesap sorarız. Yolda giderken çocuklarımız bir kazaya kurban gitmesin diye ellerinden sımsıkı tutarız. Sevdiklerimizle el ele tutuşup gezmeyi severiz. Zorba birine kafa tutmak, ona karşı koymak demektir. Kimi çanak tutar, kimi adam, kimi takım...
Kimi yer tutar, kimi balık, kimini de deniz tutar. Çok üşüyünce buz tutarız. Yeteneksizlerle, tut kelin perçeminden diye alay ederiz. Tut kökünden tutku, tutanak, tutamak, tutucu, tutum, tutumlu, tutarlı, tutarsız gibi sözcükler türetilmiştir.
Derken sözü uzatmayalım.
Gelin bize gerçek manada ayna tutanları dikkate alalım. Hak olanı, doğru olanı tutalım. Vefalı olandan yana olalım.
Doğrunun yardımcısı ancak Allah’tır.