Aydın kardeşler babalarını, ilham kaynaklarını, iş dünyası da önemli bir değerini dün toprağa verdi…

Değerlerinden taviz vermeden bir ömür yaşayan, yılmak bilmeyen azmiyle araştırıp üreten, haksızlıklar karşısında hiç pes etmeyen, gücü yettiğince fakire fukaraya yardım eden ve ülkemizin en büyük otomotiv sanayi şirketlerinden  AYD’yi kuran, ayağa kaldıran,  koşturan,  güzel ve merhametli insanların son temsilcisi Mehmet Aydın hakka yürüdü…

Başarılı bir sanayici olmasının yanı sıra tevazusu, samimiyeti, hayırsever oluşu ve insan sevgisiyle anılacak…

Mehmet Aydın, bu dünyadan giderken, arkasında kendisini özlemle anacak bir aile, çocukları, torunları, onlarca dost, binlerce çalışan, yüzbinlerce seveni bıraktı…

Mutlaka hayır ve dualarla anılacak…

Çünkü, dua alacak işlere imza attı…

Baki kalan bu gök kubbede bir hoş sada bıraktı.

xxx

Beş erkek evladından Muhsin Aydın’la Kromspor’da birlikte top oynadık…

Harun Aydın’la da Konyaspor vesilesi ile tanıştık ve dostluğumuz baki…

Konya ve ülkem için kıymetli bir aile…

Aydın ailesinin bu ülkeye ve bu şehre yaptıkları hizmetler saymakla bitmez…

Özetlersem; bu ailenin bayraktarı Mehmet Aydın Amca, ailesine ve bu ülkeye dev bir merhamet, insan sevgisi, hayırseverlik ve AYD gibi bir dünya markasını miras bırakarak gitti…

Merhametli oluşu, hayırsever oluşu, insana olan yatırımı ve sevgisi sanayiciliğinden önde gelirdi…

Ne diyebilirim ki, “Allah’ın rahmeti üzerine olsun” demekten başka…

Başta Aydın kardeşler olmak üzere, sevdiklerinin ve sevenlerinin başı sağolsun.

xxx

YÜZÜMÜZ SİRKE SATIYOR

Hayat pahalılığı bir tarafta,  insanların birbirlerine tahammülsüzlüğü  diğer tarafta, Korona illetinin psikolojileri bozması öbür tarafta, dolayısıyla insanlar “barut” gibi!

Sokaktaki insanların, yani alıcının da satıcının da yüzleri “sirke” satıyor…

“Biz ne ara bu hale geldik” demeden duramıyor insan…

30-40 yıl öncesi geliyor gözümün önüne, gerçekten güzel günlermiş…

Bugün insanın içinden yaşamak gelmiyor!

xxx

Sirke satmayla alakalı bir hikaye…

Benim hoşuma gitti…

Belki sizin de hoşunuza gider, belki bir faydası olur…

Çok eski zamanlarda, bal satan bir adam varmış.

Petek petek balını arabasına yükler, sokak sokak, çarşı Pazar dolaşarak balını satmaya, dolayısıyla da evinin nafakasını çıkarmaya çalışırmış.

Gel velakin bu adamdan kimse bal almaz, almadıkları gibi de yollarını değiştirirlermiş.

Balını satamayan adam bu duruma üzülür, üzüldükçe de kaşlarını çatar, yüzünü asar ve hırçınlaşırmış.

Onu bu haliyle görenler yanından uzaklaşırlarmış.

Aynı mahallede bir de sirke satıcısı varmış.

Sirkeci, bir sokağa girince çocuklar arkasından koşarlarmış.

Mahalleli hemen çevresini sarar, gülüp şakalaşarak sirkesini alırlarmış.

Balcı, bu adamın acı sirkeyi nasıl böyle çabuk sattığını bir türlü anlayamazmış...

Bir gün, iki satıcı bir sokakta karşılaşmışlar.

Hiç satış yapamayan balcının yüzü yine asıkmış.

Yavaşça sirkeciye yaklaşarak;

“Sirkeci kardeş! Bunca zamandır seni gözler dururum. Ben tatlı mı tatlı bal satıyorum. Kimse gelip benden bal almıyor. Senin acı sirkeni ise herkes kapışıveriyor. Bunun hikmeti nedir? Söyle de beni bu düşünceden kurtar” demiş.

Sirkeci, elini balcının omzuna koymuş, sevgi dolu bakışlarını onun gözlerine dikmiş ve;

“Balcı kardeş, senin elin bal satıyor, ama yüzün sirke satıyor” demiş.

Kıssadan Hisse…

Mübarek Ramazan yaklaştıkça, hayatın ve şartların bütün olumsuzluklarına rağmen, güler yüzlü, tatlı dilli, merhametli ve hoşgörülü olmak gerekir...

Özellikle oruçluyken…

Malını satarken merhametli…

İhtiyacını karşılarken hoşgörülü…

Konuşurken tatlı dilli…

Selamlaşırken güler yüzlü olmanın büyük bir kazanç olduğunu unutmamak lazım…

Hoş, yüreği merhametli ve sevgi dolu bir insanın, emin olun ki, dili de çok tatlı olur…

Var çevremizde böyle insanlar…

Mesela benim Ayakkabı Boyacısı Nesim kardeşim var…

İki satır muhabbetle, dünyanın en mutlu insanı olurum…

Hem de onca sıkıntıya rağmen…

Hem eli, hem de yüzü bal satan bir kardeşimiz…

Sizler de bulun kendinize böyle güzel yürekli insanlar, hayata çok daha farklı bakarsınız…

Bir atasözümüz var, “Tatlı dil, güler yüz, hoş sohbet parasızdır, alanı da mutlu eder, vereni de” diye…

Dedim ya, mübarek Ramazan öncesi kendi kendimize söz verelim, tatlı dil, güler yüz, ama hepsinden önemlisi merhametli olma konusunda.