Belçika hem AB’nin, hem de NATO’nun merkezidir. Biz de Avrupa’nın merkezi Brüksel’e bir yakınımızı ziyaret amacıyla geldik.

Gerçi, Hoca Tahsin Efendi (1813-1881) şiirinde:

“Paris’e git hey efendi akl u fikrin var ise

Âleme gelmiş sayılmaz gitmeyenler Paris’e ”diyor ise de biz Brüksel’i zorunlu olarak tercih ettik.

Bu yazımızda kısaca gezi ve gözlemlerimizden bahsedeceğiz.

Bilindiği gibi Belçika Konya’dan daha az yüzölçümüne sahip. 30 bin kilometrekare yüzölçümü ve 11 milyon nüfusu var.

Nüfusun 1 milyonu Müslüman. 1974’ten beri İslam resmi din. Türklerin sayısı 250.000 civarında.

Federal bir devlet.

Aynı zamanda yapay bir devlet. 1830 da kurdurulmuş. Fransızca konuşan Valonlar ile Flamanca konuşan Flamanlar birbirlerini sevmiyor. Günümüzde Flaman bölgelerinin ekonomiye katkısı büyük. Ayrıca Almanya sınırında Almanların yaşadığı bir bölge de mevcut. Resmi dil: Fransızca, Flamanca ve Almanca. Ama çoğu kişi Almanca bilmiyor.

Gelişmiş bir ekonomisi mevcut. Bunu da belki kirli ve ırkçı sömürgeci geçmişine borçlu.

Biliyor musunuz? Sömürgeci Kral II. Leopold döneminde 15 milyon Kongolu’nun sömürgeci efendilerinin elinde can verdiğini. Dahası, kauçuk toplama kotasını yerine getiremeyen ve içlerinde çocukların da bulunduğu işçiler için uzuv kesme işinin ve idamın standart cezalar arasında yer aldığını.

Kongo’nun elmas, bakır ve çok aranan kobalt minerallerine sahip.

Bingo! Dünya Elmas Merkezi Belçika’da. Antwerpen (Anvers) ‘de.

Bitmedi.

Elmas Merkezinde söz sahibi olanlar ve ticaretini yapanlar Yahudiler. Okulunda okuyan ve ustalığını ve ticaretini de yapanlar onlar.

Kanallar şehri Anvers aynı zamanda önemli bir ihracat limanı ve turizm merkezi.

Belçika’daki Türklere gelince çoğunlukla Türkiye Türkleri, bir miktar da Bulgaristan ve Batı Trakya Türkü yaşıyor.

1960 lı yıllardan itibaren gelmişler. Diğer Avrupa ülkelerindeki işçilerimizin hikâyelerinde olduğu gibi, kimi hanım kontenjanından, kimi de akraba kontenjanından.

İlginç olan Türklerin ezici çoğunluğunun Afyon- Emirdağ’dan gelmeleri.

Burada bir espri yaygın. Belçikalı karşılaştığı Türklerin hem Emirdağlı olduğunu görünce sormuş: “Türkiye mi büyük Emirdağ mı?”.

Almanya’da Berlin Kreuzberg nasıl Türklerle anılıyorsa, Brüksel’de Chaussée de Haecht(Şose Dakt) ve Gent’de Sleepstraat(Sliipstraat) Türkler için sanki anavatanlarının havasını teneffüs ettikleri bir vaha.

Müslümanların Belçika makamlarınca tanınmış anaokulu ilkokul, ortaokul ve lise düzeyinde okulları var. Müfredat Belçika müfredatı. Camiler çocuk sesleri ile çınlıyor. Gent, Anvers, Brüksel ‘de camilerde cemaat çocuklara sahip çıkıyor. Onları camilerin neşesi olarak görüyorlar.

“Kim bilir neredesiniz? Yıldızların, korkarım,

 Düştüğü yerdesiniz; Geçen dakikalarım?”

                                                   (NFK)

Geçen dakikaları telafi etmek isteyen insanımızın bir kısmı camileri doldururken, bir kısmı da geçen dakikaları unutmak için bir tek atmak için sıraya giriyorlar.

Ağlayarak suları yükseltmek ve gemiyi kurtarmak derdinde olanlara şahit olmak bizi ziyadesi ile memnun etti.

Derdi dünya olanın, dünya kadar derdi olur. Nebevi derdi olan bir vatandaşımızın İslam ile Belçikalı arasındaki engelleri, önyargıları bariyerleri kaldırmak için alaylı bir insan olarak bir alay insanın yapamadığının ilginç hikâyesini dinleyince gözlerimiz yaşardı, gönlümüz ürperdi.

Belçika ve Almanya izlenimlerimizi aktarmaya inşallah haftaya devam edeceğiz.

Haz, hız ,metaverse ve konfor çağında…

Huşu, tevazu, iffet elbisesini giymiş gençlerden de söz edeceğiz inşallah

Selam ve dua ile..