Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminin ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine açılan ve 88 sanık yönünden 31 Mayıs 2018'de karara bağlanan davanın temyiz incelemesini tamamladı.

Buna göre, yerel mahkemece "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen sanıklar eski Albay Nizamettin Aydın, Sadık Efe, Erkan Tercan, Halit Turan, İsa Turhan, Mehmet Ekerbiçer ve Mehmet Umut hakkındaki hükümler onandı.

Aynı suçtan mahkumiyetine hükmedilen eski yarbay Recep Karaçam hakkındaki hüküm ise bozuldu. Karaçam'ın, kendisine verilen "tatbikat ve eğitim" talimatı üzerine, Aydın'ın emir komutasında kışladan birliğiyle çıktığı anlatılan kararda, valiliğe geldikten sonra daha üst amirleri ile görüşerek, "Komutanım, bu bir eğitim değilse ben birliğimi alıp geri dönüyorum." ifadelerini kullandığı, ardından da kışlaya döndüğü anlatıldı. Bu durumun tanıklar tarafından da doğrulandığına işaret edilen kararda, Karaçam'ın eyleminin, "anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım" kapsamında olup olmadığının değerlendirmesinin gerektiği aktarıldı.

Çoğunluğu er 80 sanığa "suç işleme kastları bulunmadığı" gerekçesiyle beraat verilmesi kararı da Yargıtay 3. Ceza Dairesince hukuka uygun bulundu.

Polislerin silahlarını aldılar

Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararında, 15 Temmuz'da darbecilerin İstanbul il genelindeki planları doğrultusunda başka davada yargılanarak 15 kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen dönemin 47. Motorlu Piyade Alay Komutanı eski albay Sadık Cebeci'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi, AK Parti ve Valilik binası işgali görevlerini üstlendiği tespitine yer verildi.

Cebeci'nin bu kapsamda, kolluk kuvvetlerini toplumsal olaylarda destekleme (KOKTOD) çalışması yapılması yönünde astlarına emir verdiği aktarılan kararda, 15 Temmuz saat 19.55 sıralarında kışlada alarm verildiği, bunun üzerine içtimaya çıkan sanıklara silah ve mühimmat dağıtımı yapıldığı ifade edildi.

Cebeci'nin, DEAŞ'a operasyon olabileceği yönünde söylemlerde bulunduğu, ardından sanık eski albay Nizamettin Aydın komutasındaki askerlerin saat 22.00 sularında İstanbul Valiliğine gittiği anlatılan kararda, buradaki polislere Aydın'ın, "Ordu adına geliyoruz, buranın güvenliği bizden sorulur, silahlarınızı teslim edin." şeklinde hitap ettiği, sonrasında da polislerin silahlarını aldığı belirtildi.

Olay yerine gelen dönemin İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Cengiz Demircan'ın sanıklara darbe yaptıkları hususunda uyarılarda bulunduğuna işaret edilen kararda, bölgedeki vatandaşların da konuşarak ve telefondan görüntüler göstererek bunun bir darbe olduğunu buradaki askerlere söyledikleri, buna rağmen valilik dışında barikat kurulduğu, araç ve yaya geçişlerinin engellendiği, eş zamanlı olarak Aydın'ın emir ve komutasında bir kısım asker tarafından da valilik binasına geçişi olan caminin içerisine girildiği kaydedildi.

Vatandaşların tepkileri üzerine sanık Recep Karaçam'ın üstleriyle telefonla irtibat sağlamaya çalıştığı, bölgedeki vatandaşlara, "Biz eğitim için geldik, komutanlarımdan durumu öğrenmeye çalışıyorum." şeklinde sözler söylediği anlatılan kararda, daha sonra Karaçam'ın emrindeki askerlere şarjör boşalt emri verdiği ve askerleriyle kışlaya döndüğü ifade edildi.

Bölgedeki diğer askerlerin ise daha sonra birliğe dönmek için valilikten ayrıldığı anlatılan kararda, bu sanıkların Unkapanı Köprüsü yakınlarında sıkışarak ilerleyemedikleri, ardından da polise teslim oldukları bildirildi.

Editör: TE Bilişim