Annesinin dilini ısıran çocuk ve M.E.A

Abone Ol

 

Meşhur bir hikâyedir. Zamanın birinde, yol kesen, hırsızlık, soygun ve gasp yapan, adam öldüren bir suçluyu cezalandırmak için idam kararı verirler. Karar infaz edileceği gün, adet üzere son arzusunun ne olduğunu sorarlar.

O da falan şehirde yaşayan yaşlı annesinin getirilmesini, ölmeden önce annesini son bir kez de olsa görmek istediğini söyler.

İsteği yerine getirilir. Yaşlı annesi gözyaşlarıyla karşısında bekler. “Ah evlâdım, seni böyle mi görecektim, sonun böyle mi olacaktı?” diye ağlamaya, dövünmeye devam eder.

Hayırsız evlât, “Ağlama anne üzülme, benim sonumun böyle olacağı baştan belliydi. Ben senin dilinden son kez, ölmeden bir kere öpmek istiyorum” der.

Anne şaşkın bir vaziyette ” dilimden mi?” diye sorar. “evet” cevabını alınca, korkuyla dilini uzatır.

Hayırsı evlât da annesinin dilini öpeceğim diye eğilir, süratle annesinin dilini ısırır ve ortasından koparır. Yaşlı kadının ağzı kan çanağına döner. İzleyenler dehşet içinde kalırlar. Hırsız ve katil delikanlıyı “yazıklar olsun sana, insan annesine bunu yapar mı?” diye yuhlarlar.

Delikanlı ”durun, size niçin böyle yaptığımı anlatayım, sonra beni idam edersiniz” der.

“Ben küçük yaşta hırsızlık yapmaya başladım, yumurta çaldım, tavuk horoz çaldım, koyun keçi sığır çaldım, annem bana hiçbir şey demedi, sormadı bile. Hatta beni sevdi, teşvik etti. Gözüm doymadı, her seferinde işi büyüttüm, yol kestim, gasp yaptım, yine ne yapıyorsun, bu paraları nerden buluyorsun?” diye sormadı. Şimdi ben burada idam ediliyorsam annemin dili yüzünden, idam ediliyorum. O da dilinin cezasını çeksin istedim, dilini ısırıp kopardım” diyerek açıklamasını tamamlar. Sonunda O da idam edilir.

Bu hikâye, Konya Meram Endüstri Meslek Lisesi'nde öğrenci olan M.E.A'nın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği iddiasıyla tutuklandıktan ve tahliye edildikten sonra, meydana gelen gelişmelere bakınca aklıma geldi.

 16 yaşındaki liseli çocuk, bana göre delikanlı, genç M.E. A, bir anda gündeme oturdu, meşhur olup, medyatik oldu.

Bir yanda O'na destek veren malum medya, bir yanda yıllarca muhalefetten kurtulamayan malum siyasi parti, can simidine sarılmış gibi, bu olaya sarıldılar. Yeni bir kahraman üretmeye çalıştılar. Konya'yı gözden düşürmeye, itibarsızlaştırmaya gayret ettiler.

 Şimdi ergenliğin verdiği delikanlılık havalarıyla, yeni bir Polat Alemdar'ımız daha oldu.

Oldu da iyi mi oldu? Hayır. M.E. A. bundan sonra okulunda ne yapacak? Arkadaşları ve Öğretmenleri O'na hangi gözle bakacaklar. Bir kahraman mı, bir Provakatör mü olacak?

Şimdi O'nu gaza getirenler, ilerde O'na sahip çıkacaklar mı? M.E.A, isminin açılımını bile kendinden ve çevresinden başka kimsenin bilemediği, 16 yaşındaki bu çocuk asla büyüyemeyecek, hep çocuk mu kalacak?

M.E.A. eline tutuşturulan bildirileri, sloganlarla dolu mektupları Gedavet Parkı'nın yürekleri serinleten rüzgârlarına kapılıp okuyabilir. Ya gençliği, ya geleceği, meselâ üniversite hayatı nasıl olacak?

Ey M.E.A, sana çocuk dediklerine bakma, sen delikanlısın. Kanının kaynadığı, aklının sana daha çok gerektiği bir çağı yaşıyorsun.

Seni oyuna getiren, seni kullanmaya çalışan, aklını kiraya verip başkalarına hakaret etmeyi ve saygısızlık göstermeyi öğretenler gibi aklını kiraya verme!

Geçmiş yıllarda bizim de gençliğimizi sloganlarla çalmışlardı. Bize de naralar attırmışlar, duvarlara yazılar yazdırmışlardı, bizi de kendi makam ve mevkilerini elde etmek için bir merdiven gibi, bir basamak gibi kullanmışlardı. Sen, sen ol oyuna gelme.

Kendini iyi yetiştir, iyi geliştir, oku, çalış ve adam olmaya bak. Mesleğini, dilini, dinini, kültürünü iyi öğren, gençliğini heder etme. Sevgiyi ve sevmeyi öğren.

Ey anne ve babalar, sizler de dilimiz ısırılmasın istiyorsanız, ilerde pişman olma istemiyorsanız, evinize, çocuklarınıza sahip çıkın. Kendinize ve yüreğinize dönün, kendinize sahip çıkın.

                                                             GÜNÜN SÖZÜ

HAKİKİ DOST SIKINTILI ZAMANLARINDA SENİN GURUR VE İZZETİ-İ NEFSİNİ KIRMADAN SANA YARDIM EDENDİR.

                                                                                                                  Hz. Ali (r.a)