Mesai bitimi durakta belediye otobüsünü bekliyordum. İş çıkış saati olunca, bir hayli kalabalık vardı. Şehrin en minyatür cücesi sayılan "Panter Cemile" de geldi durağa. Cüceliği ön plana çıkan birine, neden "Panter" yakıştırması yapmışlardı hakikaten bilmiyordum.
Minyatür hanım, elbette ki herkesi tanıyamazdı, fakat herkes kendisini dikkat çeken özelliğinden dolayı tanırdı.
Şahsen hayatımda bedensel özürlü birine, hiç bir zaman için farklı gözle bakmadığım gibi, onun toplumda rahatsız olmasına yönelik emarelerden de kaçınırım.
Hemen bitişiğimde bulunan iki kişiden biri, öbürünün kulağına duyabileceği şekilde; "Bu cüce bayana 'Panter Cemile' derler, der demez; suratımda öyle bir tokat patladı ki!.. Gözümden kıvılcımlar savruldu adeta.
Önde duran ve sırtı bize dönük olan bu minyatür hanım, galiba fısıltının bizden geldiğini zannetmişti.
Birden sıfatıyla müsemma panter çevikliğinde yarım sağ yaparak ve zıplayarak aşkettiği tokadın acısıyla "Ben değilim Hanfendi" diyebildim ancak. Aha şu kişilerdi diyemedim.
Söz üzerine ve göz göze geldiğimizde bizi tanımıştı Panter Cemile. Çünkü birçok platformda ve programlarda görmemesi ve tanımaması mümkün değildi.
Sanırım özür dileme faslını sonraya bırakıp, esas faillerin "kimler olduğunu?" soruyordu ısrarla... Fevkalade içerlediği belliydi, duyduğu veya duymaktan gına gelerek alerjiye dönüşen kelimelere.
Bizden feragat edip birkaç kişinin göbek hizasına kadar sokularak; "siz miydiniz, o siz miydiniz?" diye öfkeyle sorarken, belediye otobüsü geldi o esnada.
İçerisi tıklım tıklım doluydu ve ayakta dahi yer yoktu. Eğer koridor müsait olsa, eminim ki tek tek sormaya devam edecek, failleri bulacaktı mutlaka.
Sabahleyin mesaiye başladığımda, masama bırakılan mahalli gazetelerde; "Flaş!!!, Flaş!!!" diye başlayan şöyle bir manşet gözüme ilişti.
"ŞEHRİMİZİN MİNYATÜR CÜCESİ PANTER CEMİLE, KARATE HOCASINI DURAKTA EVİRE ÇEVİRE DÖVDÜ".