Karar vermek, tercih etme iradesini göstermektir.

Aynı zamanda yönetmenin en asli unsuru karar vermektir.

Karar veren insan işin sorumluluğunu da alır. Sonuca katlanır.

Onun için karar verici insanda bazı özellikler olması lazım. Bu özellikleri ve becerileri ne kadar yetkinse doğru sonuçlara ulaşma kabiliyeti de o kadar artar.

Muhakeme, kıyas, öngörü, muhasebe etme, kırı tik yapma, feraset sahibi olma, güçlü öngörü yeteneği gibi…

Karar verme aynı zamanda analiz yeteneğine de sahip olmak demek. Analitik düşünüp kritik yapabilme yeteneğine sahip olma anlamına da gelir.

Eğer bu beceriler tam olgunlaşmamışsa önündeki milyonlarca verinin içinde yanlış karar verir.

Çevremizde yaşanan olumsuzlukları, başarısızlıkları, çözümsüzlükleri incelersek; doğru ve yeteri kadar analize dayanmayan kararların etkisini hemen görürüz.

Kişinin olgunlaştığına, yeterince doğru seviyeye geldiğine inanıp hızlı karar vermesi ile yanlış sonuçlar elde edildiği gibi, duygusal kararlarla hükmedildiği zaman da yanlış sonuçlar doğabilir. En tehlikelisi de güce sahip olunca gücü mutlak sanıp ölçüsüz kararlara imza atmaktır.

Anadolu’da sosyal ve iş yaşamımızda güvenilir olarak tayin ettiğimiz insanların sözlerinin referans kabul edilerek, kesin veri kabul edilip karar mekanizmalarını işletmenin, başlı başına facialara sebep olduğuna hepimiz şahit olmuşuzdur. Karar vermenin en sığ biçimi de bu olsa gerek.

Hayat baktığımız, gördüğümüz ve duyduğumuzdan ibaret olsaydı belki bu tarz karar vermelerde yanlışlık az olabilirdi.

Bir de işler karmaşıklaştıkça karar vermek için sadece akıl da yetmez. Aklı çok boyutlu kullanmak gerekebilir.

Çünkü büyüme ve gelişme görünmeyen alanları çoğaltır.

O zaman yöneteceğimiz alanı mümkün olduğunca analiz edilebilir hale getirmemiz lazım.

Yani sahip olduğumuz organizasyonu hesap verebilir seviyede, analiz edilebilir boyuta yaklaştırmamız lazım.

Rahmetli Özal 1984 bütçe görüşmelerinde bütçeyi anlatırken istatistikî verileri, kıyaslamaları kullanarak yaptıklarını ve yapacaklarını anlatırken bütün toplumu hatta kendini sevmeyenleri bile hayran bırakmıştı.

Analiz edilebilirlik duygusal değerlendirmeleri hükümsüz kılar.

Bugün Anadolu işletmelerinin çoğunluğunda muhasebe sistemi işletmenin öngörü kabiliyetini güçlü tutacak seviyeye gelmemiştir.

Çoğu işletmelerde maliyet muhasebesi gerçek manada yapılamamaktadır. Genel muhasebe de tam olarak yönetim aracı olarak kullanılmamaktadır.

Hatta cari hesapları doğru işlemeyen birçok şirket vardır. Bir işletmenin muhasebecisi, üstelik mali müşavir ve bir ilin muhasebe odası başkanlığı yapmış bir muhasebecinin işletmenin cari hesaplarını Excel hesabında ve tek bir hesapta, giderleri de bir veya iki hesapla defter tuttuğuna şahit oldum. Gelir, gider, personel o kadar.

Şirket küçük iken izlenebilen birçok hareket işletmenin gelişmesine ve büyümesine paralel izlenemez hale gelmiştir. Çünkü hesap planları işletmenin yönetim büyüklüğüne hizmet etmez.

Giderler tek bir kalemde izlenirken, stoklar kesin sonuçlarla izlenememektedir.

Halbuki; analiz edilebilir süreçlere sahip işletmeler yöneticisine çok boyutlu ve değişik açıları kullanarak karar verme kabiliyeti kazandırır.

Yönetmiş olduğu işletmenin zaman, mekan düzleminde işleyen süreçlerini kıyas etmeye imkan tanır.

İşletmeler içindeki süreçlerin yönünü gözlemlemeyi sağlar.

Muhakemeye, kıyasa dayanan öngörü becerilerinin gelişmesini sağlar.

Mesela doğru analiz edilerek bin kişinin doğru dediği ama gerçekte yanlış olan bir işleyişi görebilirsin. Ya da tam tersi bin kişinin yanlış dediği ama gerçekte doğru olan bir gelişmeyi de görebilirsin.

Bu aynı zamanda kişilerin de doğru değerlendirilmesini sağlar. Doğru iş tanımları ortaya çıktıkça doğru insanlarla çalışma ortamları da oluşmaya başlar.

Yani işletmeler, organizasyonlar analiz edilebilir hale geldikçe, yanı hesap veren işletmeler kuruldukça ilkesel yönetimin de önü açılır.
İşletmelerin her açıdan performansı ölçülebilir.

Bunun için işletmelerin kayıt sistemleri, gider, cari, finansal, üretim, stok analizi yapabilecek sınıflandırmalara sahip olmalı karar vericinin doğru analizine imkân tanımalıdır.

Yönetici mümkün olduğunca sağlam verilere sahip olmalıdır. Yönetmekte olduğu kurumun zaman mekân ve çevresi içindeki konumunu ve boyutunu görebilecek verilere sahip olmalıdır.

Doğru analiz verilerine sahip yöneticiler fayda maliyet analizi, geleceği öngörebilme kabiliyeti arttıkça daha az emekle çok daha fazla sonuç doğurabilecek süreçlerin yönetimini gerçekleştirebilir.
Zaman içinde istatistiki verilere sahip işletme yöneticileri, iyi ve kötü trendleri izleme fırsatı da yakalar, sağlıklı karar vermenin önünü açar.

Doğru analiz imkânı yok ise ya da doğru analiz imkânlarına müracaat etme becerisi yeteri kadar gelişmemişse; sürekli değişen kararlar, ani yön değiştirmeler, deneme yanılmanın yüksek maliyetleri ile cebelleşmekten kurtulamaz.

Stratejik kararlar alamadığı gibi taktiksel, hatta anlık kararları ile savrulur. Prestij ve güven kaybeder.

En becerikli ve kaliteli yöneticiler karar verirken mümkün olduğunca doğru verilere ulaşmaya çalışır. Organizasyonunu hesap verebilir hale getirmek için çaba harcar. Sahip olduğu verileri analiz etme yeteneğini geliştirir.

Eğer bunu becerebilirse öngörü kabiliyeti artar.
Rahat yönetir. Ne istediğini ve nasıl yapacağına daha sağlıklı karar verir.

İşin içinde kaybolmaz.

Kimseyi kırmaz, Kırılmaz. İşin gereğini bildiği için ikna kabiliyeti yüksektir. Sahip olduğu potansiyelden zenginlik ve gelişme üretir. Kendisi ile beraber işletmesi de itibar kazanır. Sadece yakınları arasında değil herkes tarafından güvenilen bir marka haline gelir.

Sıra dışı gelişmelere imza atar.

Analiz imkânı olmayan verilerle, ya da verilerle değil de sözlerle konuşan yardımcıları ile karar vermeye çalışan yöneticiler gerçeklerle çok geç yüzleşir.