Evleneli üç yıl olmasına rağmen hala hamile kalamamıştım. Karşılaştığım hemen herkesin ilk sorusu bu idi: Çocuk yok muydu? İstemiyor muyduk? …vs. Artık içime bir korku girmeye başlamıştı. Yoksa olmayacak mıydı? Yaşım da 29 olmuştu. Bu evhamlar ile iyi bir Kadın Doğum uzmanı aramaya başladık.

O zamanlar ve sonrasında Konya için çok büyük bir şans olan Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hocalarından Prof. Dr. Cemalettin AKYÜREK Beyefendiye çıktı iyi ki yolumuz.

Zaten bu tip tedaviler için o zaman başka birisi de neredeyse yok gibiydi. Biz fakülteli bayanlar olarak hep hocaya gidiyorduk. Bir keresinde yan yana 5 kadar odada bizim arkadaşlar yatıyordu. Cemalettin Hoca yorgun bir şekilde: ‘Ziraat Fakültesini bir halledebilseydik’ dedi. Gerçekten genç asistan hanımların durumu hiç iyi değildi. Kiminin çocuğu olmuyor, hamile kalanlar da kolayca düşük

yapıyordu. O zamanlar ben ders almak için Ankara Üniversitesine gidiyordum düzenli olarak. Oradaki genç hanımların da hepsi aynı durumdaydı.

Ben bu durumu mesleğin stresine bağlamıştım. O günlerde bu hal sadece böyle sorumluluk yüklü mesleklerde çalışan bayanlarda daha çok görülüyor gibiydi. Günümüzde ise patoloji toplumun her katmanına yayılmış görünüyor. Tabi biz dışardan gözlemliyoruz. Gerçek vaziyeti hocalarımız daha iyi bilirler muhakkak.

Cemalettin Bey’in tedavisine başladığımızda, sorunun infertilite yani yumurtlamanın olmaması olduğu tespit edildi. Uygulamaya önce haplarla başlandı. Sonuç alınmayınca; ‘Hümegon’ denilen

İğne ile tedaviye geçildi. İlk uygulama yine başarısız olunca hoca beni hasta haneye yatırarak

tedaviyi tekrar uyguladı. Cuma günü oluşan yumurtanın çapı ölçüldüğünde öyle hayal kırıklığına uğradım ki; hemen eve gitmek istedim. Önümüz hafta sonu idi. Zaten iki kişilik odada da çok sıkılmıştım. Asistan hanıma bunu söyleyince o hemen Cemalettin Bey’i arayarak durumu izah etti.

Hoca da beni telefona isteyerek: ’Sakın moralini bozma. Evine çık ama iğnelerini iki katı olacak şekilde yaptır. Öbür hafta gel, sonuca bakalım’ dedi.

Evime çıkınca hocanın tarifini aynen uyguladım ve söylediği tarihte test için hasta haneye gittim.

Sonuç negatifti. Tam bir hayal kırıklığı. Ağlayarak eve geldim. Çok üzgündüm. Abdest alıp, iki rekat namaz kıldım. Sonra Kuran okumak istedim. Aklıma tefeyyül yapmak geldi. Tefeyyülü ancak çok zor zamanlarımda nadiren yaparım Allah cc’a sığınarak.

Besmele çekip Kuran’ı açıyorum. LOKMAN SURESİ. Sayfada 34. Ayete kilitleniyor gözlerim:

‘Ana rahminde ne olduğunu ancak Allah cc bilir.’

Mesajımı alıyor ve hemen yeniden hasta haneye koşuyorum. Yeniden tahlil veriyorum. Sonuç: Pozitif.

Rabbimize yeterince şükretmemiz mümkün değil. O bize karşı çok merhametli ve sabırlı.

Bizlerse şımarık ve nankör kullarız ne yazık ki.

O hamilelik sonucu kızım Elif doğdu. Ancak hamilelik süresince de Cemalettin Bey bizimle bir hayli uğraşmak zorunda kaldı.

İlk bir buçuk ay sonunda düşük tehdidi ile hasta haneye yattım ve 3 ay orada kaldım. Bu 3 ay gerçekten çok zor geçti. Hasta hane koşulları çok çok kötüydü. Daraldığımda aklıma çocuğumu getiriyordum. Böylelikle sabra güç buluyordum. Orada iyi olan şey Cemalettin Bey’in ilmi, nezaketi ve merhameti idi. Allah cc ondan razı olsun. Bazı hafta sonları çalışmadığı halde çocuklarını da yanına alıp bizi ziyarete gelirdi. Beklemediğimiz bu sürpriz karşısında çok mutlu olurduk. Elini başıma koyup,

 ‘ sabret’ demişti. Bunu unutmuyorum. Gerçekten bu benim için büyük bir manevi destek olmuştu.

Hepsini bırakın banyosuz geçen bir 3 ay. Sonunda bir operasyonla rahim ağzına dikiş atılarak taburcu edildim. Hamileliğimin geri kalan süresini de evde istirahatle geçirdim. Annem ve kayınvalidem nöbetleşe bize baktılar.

Son kontrole gittiğimde de ‘kıymetli bebek’ diyerek normal zamana 20 gün kala, bir Cuma günü

öğleden sonra, bardaktan boşanırcasına yağmur yağarken beni sezaryen ameliyatına aldılar.

Ameliyata girmeden evinde 40 kişilik misafirini bırakarak bana yardım için gelen Gülay KARA ablama çocuğumu ve eşyalarımı emanet ettim. Böylelikle daha güvenle ameliyata girebildim.

Uyandığımda ilk sözüm: ‘Neyim oldu? ’sorusu olmuş. ‘Kızın’ dediklerinde de ‘Elif mi?’ demişim.

Bizim ailede her kızın diğer adı Elif’tir. Zira çok sevdiğimiz koca anamızın adı Elif’tir.

Çocuğun önceden ne cinsiyetini öğrenmiş ne de isim düşünmüştüm. Böylece adı da konulmuş oldu.

Ben hep ‘ALLAH cc koydu’ diyorum.

Biz de mutlu olması için yanına kayınvalidemin adı olan ‘Refiye’yi ekledik.

Böylelikle kızımın ses uyumlu ama uzun bir ismi oldu:’ ELİF REFİYE ELMALI’

Ben önce şükredemediğim her şey için Allah cc’tan özür diliyor, sonra ‘Elhamdülillah sümme Elhamdülillah’ diyorum.

Akabinde hem insanlığı hem doktorluğu ile örnek şahsiyet olan, rahmetli hocamız Prof. Dr. Oktay Yazgan’ın da yakın arkadaşı olmasıyla da bizim gözümüzde ayrı bir yeri olan Prof. Dr. Cemalettin AKYÜREK Hocamıza sağlıklı ve mutlu bir ömür temenni ediyorum.

Biz çok şanslı idik Hoca burada idi.

Doğru teşhis, en yetkin tedavi ve insani yaklaşım.

Şükrümüz ALLAH CC’a,

Teşekkürümüz size Sayın Hocam

Minnet ve dua ile…