AL ABDESTİNİ VER PABUCUMU
Bugün yazıma hem nüktedanlığı hem de düşünürlüğüyle tarihe damgasını vurmuş Türk milletinin yetiştirdiği en büyük dâhisi Nasreddin Hoca'nın bir fıkrasıyla başlamak istiyorum. Nerden çıktı bu fıkra olayı diyeceğinizi duyacak gibi oluyorum. Ama o gün olduğu gibi bu günkü yaşananlar da birbirinin benzeri olaylar.
Nasreddin Hoca bir gün abdest almak için dere kenarına gider. Mevsim bahar olduğu için derenin suyu da epey fazlaymış. Abdestini alırken pabucunun tekini su alır götürürü. Pabucunun arkasından epey bir koştuktan sonra tutamayacağını anlayan Nasreddin Hoca, dere kenarında yellenir ve dereye yönünü dönüp şöyle seslenir: Al abdestini ver pabucumu!
Bu fıkrayı neden anlattım dersiniz? Malum her şeyde modada, işrette, israfta çağ atladığımız gibi Konya'da teknoloji dede çağ atladık. Geçen senelerde bir uygulama vardı. Ana merkezlerdeki otobüs duraklarında hafta içi ve Pazar günlerine ait otobüs tarifeleri asılır, vatandaş durağa geldiğinde nereye gidecekse ona göre davranır, saatini ayarlardı. Bir senedir bu uygulama kalktı. Neymiş efendim, son model telefonlara yükleme yapılmış bunun için tarifelere ihtiyaç kalmamış. Tahir Bey, herkes son model telefonlara sahip mi? Sahipse bu telefonları orta yaşın üzerinde olanlar rahat rahat, istediği gibi kullanabiliyor mu?
Ben 50 yaşa yakın bir bayanım. Ne kadar uğraştıysam da alıştığım telefon dışında diğer bir telefonu kullanmakta zorluk çekiyorum. Ama durakta gördüğüm bir tarifeye bakıp nereye gideceksem saatimi ona göre ayarlayıp, dönüş zamanımı bile hesap edebiliyorum. Bunun için diyorum ki o son model telefonlara yüklediğiniz hangi otobüsün kaç dakika sonra durağında bulunacağına ait sefer tarifeleri sizin olsun, bize eski tarifeleri as. Zararı yok, duraklara astığınız tarifelere de otobüsün o durağa kaç dakika sonra geleceğini ekleyebilirsiniz.
***
44 numaralı otobüsle iş yerine gidip geliyorum. İşimi sevmiş olmama rağmen belediye otobüsleri sayesinde iş yerine gidip gelmek benim için bir işkence haline dönüşüyor. Alaedin Tepesi'nin karşısındaki Öğretmenevinin önündeki durakta, sıcağın altında en az yarım saat beklemek insanın beynini pişiriyor. Durakta tarife yok ki otobüsün ne zaman geleceğini bileyim. Oradaki yolculara soruyorum, 44 numara geçti mi diye. Şimdi sorarım size, sizin yapmanız gereken bir uygulama için başka bir vatandaşı rahatsız etmeye ne hakkım var?
44 numaralı otobüsler, sanayi merkezlerine ve iş yerlerinin yoğunlukta olan bir bölgeye hizmet veriyor, daha doğrusu vermeye çalışıyor. Sizden istirhamımız, bu seferlerin sayısı arttırılmalı, ayrıca otobüs vaktinde gelip gelmediği denetlenmelidir. Vatandaş mağdur edilmemelidir.
***
İş çıkışı Kulesite'den sonra trafik birden yoğunlaşıyor. Sebebini araştırıyorum. Bir de bakıyorum ki 35-40 m. İlerisinde Konbeltaş'ın otoparkı var. Üç şeritli yol, birden iki şeride düşüyor. Tahir Bey, yol kenarına kurulan otoparkların parasına o kadar ihtiyacınız varsa bunu vatandaşın emdiği sütü burnundan getirmeden yapsanız olmaz mı? Otoparkları kimseye rahatsızlık vermeden bir tabela işareti ile ara sokaklara taşısanız daha mantıklı olmaz mı? Böylece hem vatandaş trafikte rahat bir nefes almış olur hem de sizin başınız dinç olur.
Bizler yazar olarak gördüğümüz güzellikler yanında şehrimizde aksayan yönlerin de belirtilmesinde fayda mülahaza ediyorum. Maksadım bir kültür ve medeniyet şehri olan Konya'mızda hayatın daha canlı ve etkili bir biçimde sürdürülebilmesi için çaba sarf etmek.
Huzurlu ve mutlu bir yaşam dileğiyle!