Sahipsiz köpeği tedavi ettikten sonra sahiplendirdi Sahipsiz köpeği tedavi ettikten sonra sahiplendirdi

1950'li yılların sonuna gelinceye kadar Türkiye'de gerek Çocuk Yuvası, gerekse Yetiştirme Yurdu yoktu. Nice şehit çocukları yanında babası ve annesi vefat eden öksüz ve yetim kalan bebek ve çocukların zor şartlarla sıkıntılar içinde büyüdükleri bir gerçek. Özellikle 1960'lı hele hele 1950'li yıllar öncesi çocuk ölümlerinin çok olması nedeniyle yüzlerce acılı ailenin olduğu da bir diğer gerçek.

Abdullah Uzunokatar’ın spora da ilgisi vardı.

Yemen Harbi, Balkan Savaşı, Kırım Harbi, 1.Cihan Harbi, İstiklal Harbi nedeniyle 50'yi aşkın Akörenli babadan öksüz çocuğun nedenli zor şartlarda büyüdükleri nedenli manidar durumların olduğu hepimizin malumu. Bu çerçevede M.Ali Ayçiçek, İbrahim Erdiren gibi birkaç çocuk evlatlık verilse de, öksüz ve yetim kalmış çocuklar konusunda tüm Anadolu'da olduğu gibi Akörenli’de de, nine, amca, dayı, hala, teyze, enişte hatta komşuların asil duyguları bu acılara çare olduğu asil milletin mayasından kaynaklandığı bilinmektedir. Eskilere sorulduğu zaman, o günlerin hatıraları içimizi burkarken, insanlık yapanlarda şerefle anılmakta. 2002-2009 yıllarında Akören Dergisi'ni yayın hayatına kazandırdığımız dönemde yaptığımız araştırmalar da şunu görmüştük. Genelde çok gayretli olup, hayatta başarılı olanların çoğunlukla öksüz veya yetim olarak büyüyüp kendi özel hayatları yanında topluma yararlı birçok çalışmanın içinde olduklarını yazmıştık. Bu konuda ilk hatırlanabilen Akörenliler: İdris Öncel, Mustafa Embel (Çumra), M. Ali Doğaner (Polis Amca), Arif Bilge, M.Ali Kayhan, Hüseyin Özkanoğlu, Ali Aşık, M.Ali Ataç, (Patron), Mehmet Özdil, Osman Erden, (Marangoz) Mehmet  Karabüber, (Çolak) Seyit Yavuz, (Güdül Usta) Ahmet Taşkın, Nazım Tulukcu, Lütfü Uysal, Ö.Ali Gültekin Mustafa Ertaş. Savaş yıllarında yeni doğan şehit olan babalarını görme imkanı olmayan çocukların anneleri genelde çelebileriyle evlenirdi. Bu güzel bir adetti; çünkü şehit çocuğa yabancı biri değil amcası daha iyi baktığı malum. 1950'li yılların ortasına gelindiği zaman Türk devleti güçlenmeye başlayınca Sosyal Devlet Politikası oluşmaya başladı, bebekler için Çocuk Yuvaları, çocuklar için Yetiştirme Yurtları birer, ikişer açılmaya başladı. Bu çerçevede Akörenli Mustafa Gürsoy, Abdullah ve Mevlüt Uzunokatar, Ahmet ve Mustafa Küçükercan, Mevlüt ve Muzaffer Erkoç ile Abdurrahman-Şaban Bayındır kardeşlerin çocuklukları bu sosyal birimlerde geçtiği tarihi bir vaka.

 Abdurrahman Bayındır Etibank’ta çalıştığı dönemde.

 Sosyal Sigortalar Kurumu’nda görevini sürdüren Mustafa Gürsoy.

Abdurrahman Bayındır gençlik yılları.

MUSTAFA GÜRSOY (CARTLAK)

Babası Rahmetli (onbaşı) Mustafa Cartlak, annesi Şippenlerin Bedriye’nin 4. çocuğu olarak 5 Nisan 1967 günü Akören'de doğdu. Annesi doğumdan 2 saat sonra vefat eder. Rahmetli anne Kadıburnu Mezarlığı'na defnedilir. O yıllarda Konya Şeker Fabrikası tarafında oturan amca Hüseyin Gürsoy Havva Hanım yetim bebeği sahiplenir. 20 gün sonra Maylı Murat (Akcartlak) ve Hakim Ahmet Coşar'ın ilgisi ile Mustafa Gürsoy Konya Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Çocuk Esirgeme Kurumu'na yerleştirilir. Devlet anneleri tarafından bakılan çocuğun bu dönemde en sıcak takipçileri teyze ve eniştesi Döndü ve Abdurrahman Mermer çiftidir. Mustafa Gürsoy 7 yaşına kadar Akören'den habersizdir. Bir yaz günü Hasan Hüseyin amcası otobüs ile onu Akören'e götürür. Doğduğu yer, babası onunda vefat etmiş bir annesi olduğu usuldan usuldan anlatılır. Sonrasında da Kadıburnu Mezarlığı'nda olan anne kabri ziyaret edilir. Zaman içinde Akören ile ilişki gelişir. 7 yıl Çocuk Yuvası'nda kalan küçük Mustafa sonrası Çocuk Esirgeme Kurumu'na geçiş yapar. Mehmet Karaciğan İlkokulu, Mevlana Ortaokulu sonrası Meram Endüstri Meslek Lisesi Metal Bölümü'nden mezun olur. Yazları hiç boş durmayıp, kömür çekme, kavun karpuz nakletme işi dahil nerede iş bulursa çalışır. Bu dönemde 1984-1987 yıllarında Akviran Kültürspor'da futbol oynar. Lise sonrası Yurt Müdürü Ahmet Tekin'in ilgisiyle Şeker fabrikasında çalışır. Askerliğini 1987-1989 yılları arasında acemi birliğini Bilecik'te, usta birliğini Bolu Göynük Himmetoğlu ve Taşkesik Karakolları'nda jandarma olarak yapar. 1989 yılında İşçi Bulma Kurumu imtihanını kazanarak İskenderun İşçi Bulma Kurumu'nda memuriyete başlar ve evlenir, sonrasında Konya SSK müdürlüğü'ne geçiş yapar. Mustafa Gürsoy yetişmesinin verdiği karakter ile Akörenli hemşehrilerinin SSK'da kapısını çaldıkları bir kişi olarak memuriyetini sürdürmektedir.

Mustafa Güroymak spor yaptığı yıllarda.

Şaban Bayındır babasının kabri başında.

Abdullah Uzunokatar ailesi.

ABDULLAH UZUNOKATAR

Seferoğulları sülalesinden Halil Efendi 1890 yılında Konya'ya göç eder ve Mevlana Müze ilerisi Hacı Veyis Camii karşısı isminin verildiği Dolapoğlu Halil Mahallesi'ne yerleşir. Halil Efendi'nin gelini Hadim Gerezli Fadime Hanım 1956 yılında 35 yaşında, oğlu Osman ise 1958 yılında vefat edince çocukları Mevlüt 12 yaşında, Abdullah ise 8 yaşında hem öksüz hem de yetim kalırlar. O tarihlerde henüz Konya Yetiştirme Yurdu açılmadığı için ağabeyleri (Cömen) Halil bir tren yolculuğu sonrası 1958 yılında kardeşlerini Burdur Askeriye Köyü Yetiştirme Yurdu'na götürür ve teslim eder. İki kardeş 1962 yılında yeni açılan Konya Yetiştirme Yurdu'na nakledilir. Mümtaz Koru İlkokulu sonrası bir yıl mobilya çıraklığı yapar, Karma Ortaokulu, Akşehir Öğretmen Okulu'ndan mezun olduktan sonra 1 yıl öğretmenlik yaptığı Orhaniye’de görev yaptığı yıl aslının Akörenli olduğunu öğrenir. Muhtelif yerlerde eğitime hizmet ederek 1995 yılında emekli olur. Muhtelif dershanelerde müdürlük yapan gençliğinde futbolda oynayan ve uzunca bir süre Eczacı Özlem kızının yanında emekli hayatını geçirirken 24 Şubat 2019 tarihinde vefat eder ve Konya Musalla Mezarlığı’na defnedilir.

Bayındır kardeşlerin anneleri Sabriye Hanım ve babaları M. Ali Efendi çok genç yaşta vefat ettiler.

: Şaban Bayındır ailesi.

BAYINDIR KARDEŞLER

Baba Şaban'ın Mehmet Ali, anne Tana’nın Sabriye Çalışkan, her ikisi de 1916 yılında Akören'de doğar, büyük oğulları Abdurrahman 27 Şubat 1943 tarihinde küçük oğulları Şaban ise Şaban henüz 40 günlük iken babası Konya Millet (Numune) Hastanesi'nde Zatürre tedavisi görürken vefat etti ve Konya Musalla Mezarlığı'na defnedilir. Anne Sabriye Hanım ise Konya Millet (Numune) Hastanesi'nde verem tedavisi görürken 1954-1955 yılında rahmetli olur, Musalla Mezarlığı'na defnolur fakat yeri belli değildir. 1958 yılına kadar zor şartlarında kendi evlerinde yaşantılarını sürdüren iki kardeş Belediye Başkanı Hüseyin Öğüt döneminde özellikle Çolak Seyit'in (Yavuz) gayretiyle Belediye tarafından kendilerine verilen 300 TL'lik yardım ile, resmiyeti de Osman Bayrakçı öğretmen tarafından halledilir, Selahattin Efe (Yiğit)’nin rehberliğinde tren   yolculuğunu takiben Burdur'a oradan da Askeriye köyünde bulunan Yetiştirme Yurdu'na ulaşır ve yerleşirler. İki kardeş burada eğitimlerini sürdürürken Şaban Bayındır Gönen Öğretmen Okulu'nu kazanır. Gönen'e gidecek cepte para olmayınca o tarihte karakolda görev yapan Polis Muzaffer Uysal'a varır. Rahmetli Uysal Şaban'ın alnından öper ve ona 10 lira harçlık verir, 4 arkadaşı dahil onların otobüs işlerini halleder.1961-1962 Öğretim yılında Şaban Bayındır Gönen Öğretmen Okulu'nda okumaya başlar. Ağabey Abdurrahman Bayındır 1960 yılında ceketini 15 liraya satar, Kamil Aydemir'inde yardımıyla 5 liraya bilet alarak Ankara'ya ulaşır. O tarihlerde Ali Osman Çaldağ, D. Ali Cambaz, Ahmet Taşbaş gibi 8-10 hemşehrisi kiralık çadırda kalarak Büyük Sanayi'de hayat mücadelesi vermektedir. Abdurrahman Bayındır'da onlara katılır ve 3 yıl kadar ayakkabı imalatıyla ekmeğini kovalar.1963 yılında askere gider, terhis sonrası mücadele devam eder, 1973-1979 yılları arasında Fransa'da çalışır. Türkiye'ye dönüşte pazarcılık-taksicilik yaparken 1990 yılında dönemin Etibank Genel Müdürü hemşehrimiz Abdurrahman Yalçın'ın ilgisi Etibank'ta çalışmaya başlar. 2002 yılında emekli olan öksüz ve yetimlikten yetişen Abdurrahman Bayındır emekli hayatını Ankara'da geçirmekte. 1961-1962 yılında Gönen Öğretmen Okulu'na başlayan Şaban Bayındır, 1962 yılında Konya Yetiştirme Yurdu açılınca yazları yurtta hayatını sürdürürken de boş durmadı, yurda yakın şu anda Orman Bölge Müdürlüğü'nün olduğu yerdeki Odun Pazarı'nda hizarda, çay ocağında çalışarak boyacılık yaparak harçlıklarını çıkardı. O yıllarda aldığı fotoğraf makinesi ile fotoğrafçılık yaparak da harçlığını arttırmıştı. 1966-1967 Öğretmen okulundan mezun olup 1967 yılında Konya Bozkır Boyalı köyünde öğretmenliğe başladı, muhtelif yerlerde hizmet ederek 2 Şubat 1995 tarihinde emekli olmuştu. Emekli hayatını Selçuklu ilçesinde geçiren Şaban Bayındır 9 Ocak 2021 tarihinde rahmetli oldu. Musalla mezarlığına defnedildi. Yetiştirme Yurdu’ndan yetişen Mevlüt ve Muzaffer Erkoç kardeşleri iş adamları sayfasında değerlendireceğiz.

Abdullah Uzunokatar anne ve babasının kabri başında.

Abdurrahman-Şaban Bayındır bacanaklar Kayınbabaları Mehmet Özkış ve aileleri ile.

 

Abdullah Uzunokatar, Şaban Bayındır Yetiştirme Yurdu’nda arkadaşlarıyla.

Kaynak: Muzaffer Tulukcu