Akören Orhaniye -Osmanlı öncesinin izleri var

Osmanlı döneminde Üsküse, sonrasında Orhaniye adı ile anılan Akören’in en yakın köyü 1914 yılından beri Akören'e bağlı bir köy idi. Tüm köyler gibi Orhaniye de 2012 Büyükşehir Yasası ile resmiyette mahalle oldu. Akören'e 4 kilometre mesafede olan Orhaniye'nin doğusunda Süleymaniye ve Ahmediye, güneyinde Apasaraycık, Alan, Karahüyük, kuzeyinde Kavak, Çatören batısında ise Akören bulunmakta. Akören-Çumra-Konya yol güzergahında olan Orhaniye'ye elektrik ve su 1967 yılında geldi. İlkokul ise 1944-1945 öğretim yılında eğitim öğretime açılmıştı. 133'ü erkek 133'ü kadın olmak üzere toplamda nüfusu 266 olan Orhaniye'nin tüm Anadolu'da olduğu gibi geçmiş yıllarda nüfusu çok daha fazlaydı. Nitekim 1530 tarihli 397 numaralı muhasebe-i vilayeti Karaman ve Rum defterinde ismi Üç Kilise olan Orhaniye köyü 70 nefer, 94 hane, 5402 nüfus olarak gözükmekte. Orhaniye'nin en tarihi yeri Kavak Yolu üzerinde olan Dinorna, Geç Roma Bizans Yerleşkesi (Profesör Haşim Karpuz) Dinorna'dan sökülen taşların, koyun ağıllarında, mezarlık duvarları, köy odaları gibi muhtelif yerlerde kullanıldığı görülmekte. Akören ve Akören'e bağlı tüm birimlerin içinde Orhaniye Sayharman Sarnıcı, köy içi dikdörtgen sarnıcından da anlaşılır ki Osmanlı öncesi yapıtların var olduğunu, 2007 yılında Selçuk Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Haşim Karpuz hocamız ve 7 meslektaşının katıldığı Akören Dergisi olarak yaptığımız inceleme gezisi ile öğrenmiş olduk. Orhaniye'nin hemen kuzey tarafında olan Osmanlı Köprüsü'de görülmeye değer. Bu köprü Karayolları 3. Bölge Müdürlüğü envanterinde yer almakta. Orhaniye'nin kuzey tarafı, biraz da güneydoğu tarafı tepelik, diğer tarafları ise genelde düz ve çok az da olsa engebeli araziye sahip. 2008 yılında İller Bankası Bölge Müdürü Akörenli hemşehrimiz Adem Kılıçarslan'ın çok özel ilgisiyle Avrupa Birliği hibe fonundan, Akören Belediyesi'ne külfet olmadan Boyalık mevkiine yapılan arıtma tesisi sonrası, Orhaniye'nin içinden geçen kanalın DSİ tarafından restorasyonu da Orhaniye için önemli bir artı olmuştu. Orhaniye'nin ortasında Cami yanında olan Efe Taşı Orhaniyeliler arasında muhabbete vesile olduğu bilinir. Orhaniye'den Konya'ya göç edenlerin genelde, Doktor Ziya Barlas, Çaybaşı mahallelerini mesken tuttukları bilinmekte. Nitekim bu çerçevede M. Ali Pınarcık Doktor Ziya Barlas mahallesinde muhtarlık yapmıştı. Birkaç mahallenin birleştiği Çaybaşı Mahalle Muhtarlığı'nı iki dönemdir Sedat Eser yürütmekte, hemşehrimiz 3. döneme aday. Bu paralelde Konya’da vefat eden Orhaniyelilerin genelde Ulu Irmak Mezarlığı’na defnedildiği de biliyoruz. Doktor Ziya Barlas Mahallesi'ne Orhaniyeli olarak en büyük hizmeti Doktor Kemal Hatiboğlu adına ilkokulun yapılması oldu. Buna ilave Doktor Hatiboğlu tarafından Ulurmak (Sedat Yüksel) İlkokulu'na ilave ek bina yapıldı. Sosyal yönden de faal olan Orhaniyelilerden Konya’da muhtarlık yapanlar Mustafa Avcıoğlu, Sedat Eser, Salih Sert, Hasan Aydın. Orhaniyeliler hayat mücadelesi için Konya başta olmak üzere Ankara, İstanbul ve İzmir'i yurt dışında ise Hollanda Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri'ni tercih ettikleri görülmekte.

ORHANİYE'NİN KURULUŞU

Anadolu'da çoğu köylerin kurulması gibi Orhaniye'de çevreye yerleşmiş konar -göçer yörüklerin Osmanlı döneminde Orhan Sultan tarafından iskanâ mecbur edilmesi 1353 yılı ile birlikte Orhaniye'nin kuruluşu başladı. Bu yerleşim 1600'lü yıllarda hız kazandı ve her geçen gün nüfusu artmış oldu. 1934 Soyadı Kanunu ile Yavuz soyadını alan Hacı Hasan Efendi Konya'da Islah'ı Medresesi’nin kurucusu büyük alim ve Nakşi Şeyhi Muhammed Bahaeddin Efendi'ye ihtisap etmiş bu sebeple her perşembe Konya'ya (Kavak Kayıhüyüğü -Boyalı üzerinden) Hatm-i Hacegana geliyordu. Bu ilişki sebebiyle Islah Medaris'in kurucusu Muhammed Bahaeddin Efendi, kardeşi Hasan Kutsi Efendi, Muhammed Bahaeddin Efendi'nin oğulları, Konya ayanı Zeynel Abidin,Medarisin Müdürü Rıfat Efendi ve küçük oğlu   Ahmet Ziya Efendi, zaman zaman Orhaniye'ye gelip misafir olmuşlar. Bu geliş gidişler Orhaniye'nin manevi hayatına etken olmuştu. Hacı Hasan Efendi'nin küçük oğlu Enes, Hasan Efendi'nin küçük kardeşi Hacı Osman'ın oğlu Salih Yiğit, Hasan Efendi'nin yeğeni Abidin Akın, komşularından Hanefi Zengin (Eski Muhtar) kardeşi Hafız Kamil Zengin, Konya medreselerinde eğitim almışlardı. Sonraki yıllarda da farklı sebepler nedeniyle Orhaniye'ye göçlerde oldu. Hacı Mustafalar sülalesi Kadınhanı Atlantılı Çerkez Türklerinden Boz Bey, Konya Valisi Çarhacı Ali Paşa ile ters düşer. Vali tarafından öldürüleceğini anlayan Boz Bey kaçar ve 1 oğlu 6 kızıyla Orhaniye'ye yerleşir. Sonrasında Konya'ya giden Boz Bey Vali'nin adamları tarafından öldürülür. Boz Bey oğlu Mustafa Bey'in soyundan gelenlere Orhaniye'de Hacı Mustafalar derler. Doktor Mustafa Akın, Hafız Durmuş ve kız kardeşleri bu soydandır. Orhaniye'ye ilk yerleşenlerden biri de Hacı Hasanoğulları'dır. Alanya hudutları içinde yaşayan Sarıkeçili yörüklerindendir. Büyük Hacı Hasan Efendi'nin oğlu Hacı Seyit'in 4 oğlu 4 kızı vardı. Hacı Seyit'in ortanca oğlu (Hafız Ömer Islah-ı Medaris'ten icazetli alimdir ve köyün imamlığını yapmıştı. Hacı Hasan Efendi, Taşkent Gongullu Mehmet Efendi'nin medrese arkadaşıydı. Hacı Hasan Efendi medrese tahsilinden sonra develerle taşımacılık yaparak geçimini sağlamıştı. Misafirlerini ağırladığı yazlık ve kışlık iki odası vardı. Orhaniye'de misafir olanlar bu odalarda ağırlanırdı. Günümüzdeki bu gelenek az da olsa devam ettirilmekte. Bu odalar kış aylarında Halk Eğitim Merkezi vazifesi görürdü. Köyün yaşlıları, gençlere tecrübelerini ve hayat tecrübelerini aktarırdı. Son yüzyılda Orhaniye'ye Avdan, Dutlu ve Bozkır Kuşça'dan gelerek yerleşenlerin yanı sıra Akören, çevre köyler, Güneysınır gibi yerlerden birçok gelin geldiği bilinmektedir.

KÖY ODALARI

Selçuklu'dan beri Anadolu'nun her yerinde şeref nişanesi odalarda gelen misafirlerin kendilerine de, hayvanlarına tüm hassasiyetle bakılırdı. Bu odalarda mübarek bayramlarda da şerefle bir araya gelinirdi. Özellikle kışın komşular bu odalarda samimiyetle beraber olurlardı. Bu paralelde kullanılan Orhaniye Odaları: Hacı Yakup, Hacı Mustafa'lar, Hacı Hasanlar, Hacı Nebi, Hacı Sinanlar, Adı Güzeller, Şiytan Abdurrahman, Boşnaklar, Paslılar, Mehmet Hoca, Veliler, Takavitler, Gökmen, Goblular. Bu odalardan halen faal olanlar: Velilerin, Hacı Mustafalar, Boşnaklar, Gedikoğlu, Hacı Hasanlar, Hacı Nebiler, Hasan Hocalar, Şiytan Abdurrahman ve Pirlondalı.

KUYULAR -SARNIÇLAR

Akören ve Akören'e bağlı köyler içinde Kayasu (May) hariç su kaynaklarının yok derecede az olması nedeniyle bu bölgenin genelde su ihtiyaçlarının sarnıç ve kuyularla karşılandığı hepimizin malumu. Orhaniye Sarnıçları: Sayharman, Eski Sarnıç, Nalçeken, Dağlaşa, Yeni Sarnıç, Barsıklı Dere (çift dapındırlıklı), Kör Sarnıç, Hatıbın Sarnıcı, Köy Sarnıcı (içme suyu sarnıcı)

Kuyular: Hacı Yakup, Takavitler, Çapurun, Hasibenin, Karaoğlan, Veliler, Serçenin, Tekişler (2 adet), Şehirli Emine, Öküz, Hergele, Davar

ORHANİYE’DE MUHTARLIK YAPANLAR

Ali Fakı, Hasan Tekin, Seyit Avcı, Abidin Akın, Hanefi Zengin, Osman Avcıoğlu, Mustafa Yaşar, Halil Yaşar, Yusuf Avcı Abdurrahman Sağ (Fıstıklı), Abdurrahman Sağ (Cımdarlı), Yusuf Avcı, Hüseyin Ali Yaşar (Ayhan), Hasan Yılmaz Kahraman, Mehmet Öztürk, İhsan Yıldırım, Halim Yılmaz.

Konya'da göçmen gerçeği gittikçe büyüyor! Konya'da göçmen gerçeği gittikçe büyüyor!

Kaynak: Muzaffer Tulukcu