Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethi ile dünyayı ortaçağın karanlığından çıkarıp yeni çağı başlattı.   Şimdiki tabirle artık hiçbir şey eskisi gibi değildi. Fatih, fethi inşa ederken zemin etüdü yaptı mı? Evet … Ve ahiliğin ilkelerinin en güçlü hayat bulduğu iktisadî, içtimaî ve kültürle ihata edilmiş bir millet yapısını gördü.  O günlerden bugünlere intikal etmiş darb-ı meseli hatırlayalım:

Fatih Sultan Mehmet halkın ahvalini görmek için tebdil-i kıyafet Edirne’nin çarşılarını gezmeye başladı. Satılan malların kalitesini, fiyatını ve esnafın halini yerinde bizzat tespit etmek istiyordu.  Çarşının başındaki ilk dükkana girdi. Selamdan sonra:

“Yarımşar batman yağ, bal, ve peynir veriniz”. Dedi.

Esnaf, “Aleyküm Selam Efendi” dedikten sonra yarım batman yağı tarttı, verirken karşısındakinin Padişah olduğundan bîhaber şöyle dedi:

“Ağam,  ben yağ satarak siftah ettim, diğer isteklerinizi siftah etmeyen komşumdan alırsanız memnun olurum”

Duyduklarından çok mutlu olan Büyük Sultan , karşı dükkana geçti. Yarımşar batman bal ve peynir istedi. Dükkan sahibi balı tarttıktan sonra:

“Hamdolsun bugün siftahımızı yaptık. Ancak henüz siftah etmeyen yandaki esnaftan alırsanız beni sevindirmiş olursunuz” dedi.

Fatih Sultan Mehmet dükkandan çıktıktan sonra o meşhur sözünü söyledi:

“Bu millette, bu yüksek ahlak varken değil İstanbul, dünyayı fethederim.

Buradan şu sonuca varmak mümkün: Çağa hükmetmek, çağı değiştirmek için işte böyle bir temel üzerinde mümkündür.

Aradan neredeyse altı asra yaklaşan bir zaman geçmiş. Ancak, hangi kalıba koyarsak koyalım bu hakikat hiç değişmedi. Milletleri yükselten yada alçaltan sebepler hep aynı. Yani ahlak temelli…

Ya şimdi… Adına rekabet, serbest piyasa ekonomisi ne derseniz deyin… Bu ahlakın esamesi  okunmuyor… Hakim görüş: Zamanımızda meşru kabul edilen kârı âzamîye çıkarmak, rekabet stratejileriyle pazar payını artırmak yada  pazara hâkim olma vs…meşru olmayan tağşişli mal, taklitcilik, karaborsacılık, tekelcilik vs. şöyle dursun...

Peki nerde kaldı, paylaşım ve dayanışma, diğerkâmlık…

Hamasî edebiyat değil tamamen hakikat: “yiğit düştüğü yerden kalkar” atasözümüze uygun , yeniden öze dönüş ile dirileceğiz ve çağa hükmederek; dönüştüreceğiz! Vesselam.