Depremlerin yaşandığı günlerde Konya’da ara tatil yapan okullarda, öğrenci ve öğretmenler de deprem bölgesi için çalışmalara başlamıştı. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından deprem bölgesindeki eğitim faaliyetlerinin tekrar başlaması adına görevlendirilen öğretmenlerden biri olan Konya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Öğretmeni Muammer Selçuk, bölgede yapılan çalışmaları ve izlenimlerini aktardı. Hala bölgede artçıların devam ettiğini bildiren Selçuk, “Biz artçılardan çok etkilenmiyorduk ancak depremi hissedenler büyük depremi yaşadığı için biz, onlar kadar etkilenmiyorduk.” diye konuştu.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Muammer Selçuk. Konya Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde tesisat bölümü öğretmeni olarak görev yapıyorum. 28 yıldır bu alanda öğretmenim.

Deprem bölgesinde görevlendirilenlerden biri de sizlersiniz. İlk olarak hangi şehirlere gittiniz, neler yaptınız?

Depremi ilk duyduğumuzda kalbimizden geçen şey, ‘bölgeye nasıl gidebiliriz, nasıl yardımcı olabiliriz’ şeklindeydi. İlk günden gitmek ve faydalı olmak istedik ancak faydalı olabileceğimiz alan doğrultusunda 1 Mart’ta görevlendirildik. Millî Eğitim Bakanlığı tarafından 4 ilden görevlendirilen 40 teknik öğretmenden biriydim. Elektrik, tesisat, makine, mobilya bölümü öğretmenleri ve iş güvenliği uzmanlarıyla 10 gün boyunca bölgedeydik. Ekipmanlarımızla yola çıkmıştık. Gaziantep Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bize belirlemiş olduğu okulların ihtiyaçlarını tespit etmeye, az hasar alan okulların eksiklerini gidermeye çalıştık. Bu şekilde Konya ekibi olarak 35 okulun tamirini yaptık.

Benim alanım tesisat teknolojileriydi ve öğretmenliğimizi bir kenara bırakarak bir usta gibi çalıştık. Kalorifer kazanını yanlış yakan okullara şahit olduk; bir kazaya sebebiyet vermemesi için bu konuda da okulları uyardık. Aslında bu kapsamda öğretmenlik de yapmış olduk. Ben soğutma, iklimlendirme işinde usta olsam da okulun durumuna göre elimizden gelen diğer işlerden de geri durmadık. Diğer arkadaşlar da aynı şekilde, elindeki işi biten diğerlerine yardıma gidiyordu.

Okulların durumu nasıldı, okulların hangi ihtiyaçlarını giderdiniz?

Zaten çok hasarlı okullarda çalışmadık, o okullar bu işin ehilleri tarafından yapılacaktı. Bizler en kısa sürede eğitim öğretime açılabilecek, aciliyeti olan okullarda çalıştık. Okulları, eğitim görülebilecek şekilde eski haline getirmeye çalıştık. Tesisat alanındaki aksaklıkları giderdik, borularda sıkıntı varsa onları yaptık, muslukları kontrol ederek çalışmayanları faal hale getirdik. Doğal gaz kaçağı var mı diye kontrol ettik. Genel olarak bu şekilde çalıştık. Gaziantep şehir merkezinde 2 evin tamamen yıkılmış olduğunu gördük ancak merkezde fazla yıkım yoktu. Kale tarafında yıkımlar fazlaydı, Antep Kalesi de hasar almıştı.

3 NESİL YAN YANA YATIYORDU

Oradaki yıkımlar size neler hissettirdi, bölgedeki izlenimlerinizi bize aktarır mısınız?

Yıkımlar, açıkçası insanın acizliğini bize hissettirdi. Kahramanmaraş Pazarcık ilçesini görme şansımız oldu; dönüşte de İslâhiye üzerinden geldik. Oradaki yıkımlar daha büyüktü. İş yalnızca sağlam binayla bitmiyordu; Allah’ın kudretini gördük çünkü sağlam binalar da yıkılmıştı. Devlet bütün imkanlarıyla seferber olsa da insanların haline üzülmemek elde değildi. Maraş bölgesinde 9 aşevine rastladık. Ona rağmen insanların evlerinden olmaları, sevdiklerini kaybetmeleri bu acıya merhem olamıyordu.

Mezarlık gördük, mezar taşları yoktu. Yalnızca bir tahta parçasına yazılmış numaralar bizi çok etkiledi. Bazı mezarlarda forma, tesbih, oyuncaklar vardı. Çocuk, baba ve dedesinin yan yana olduğunu görmüştük. 3 nesil ayın saatte vefat etmiş, yan yana yatıyorlardı.

Siz nerede kaldınız? Gittiğinizde depremin üzerinden yaklaşık bir ay geçmişti, bölgede hala çekilen sıkıntılar var mıydı?

Yola çıkarken her şeye hazırlıklı olmaya çalışarak, çadırda kalabilecek şekilde tedarikimizi yapmıştık ancak yatılı okullarda öğrenci olmadığı için bir imam hatip lisesinde kaldık. Gaziantep zaten normal hayata dönmüştü ama artçılar da devam ediyordu. Tabi onlar büyük depremi yaşadığı için biz, onlar kadar etkilenmiyorduk. Öyle ki Gaziantep’te 12’nci katta oturan bir öğretmen arkadaş, 20 gün boyunca okulun güvenlik kulübesinde kalmışlar. Deprem korkusuyla evlerine giremeyenler vardı.

Daha önce böyle bir yardım çalışmasında bulunmuş muydunuz?

Hayır, bu benim ilk tecrübem oldu. Elazığ, Van depremlerinde de gitmek istemiştim ancak nasip olmamıştı. Bu kez gidip görme, yardımcı olma fırsatım oldu.

Peki bu deprem size nasıl bir tecrübe oldu?

Hayatın kıymetini anladım. Şu yok, bu yok diye dertlenmek yerine günün kıymetini bilmek lazım diye düşünüyorum. Öğrencilerimizi de oradaki durumu anlattık. Onların da alması gereken dersler vardı; eğitimin önemini ve depremzede arkadaşları geldiklerinde nasıl davranmaları gerektiğiyle ilgili tavsiyeler verdik. Şükretmek gerek. İnsanlara da günü yaşamalarını tavsiye ediyorum.

Teşekkür ederiz.

HACER CEYLAN 

Editör: TE Bilişim