Adab-ı muaşereti, insana toplum içinde yaşarken gerekli olan nezaket kuralları olarak da tanımlayabiliriz.

Aile içinde, iş yerinde, misafirlikte, sinema ve tiyatro gibi kapalı mekanlarda, yolda, sokakta, her türlü toplumsal etkinlikte, siyasette,hatta doğal yaşam ortamının her yerinde nezaket kuralları geçerli.

Kendimizi ve diğerlerini insan görme,insani değerleri yüceltme, ilişkilerde ve iletişimlerimizde azami özeni göstermek demek.Hatta yaratılmış olan her varlığa saygı duymak.

Facebook mahallemizden Tülay Girgin hanım adab-ı muaşeret için;

 'EVET! OKULLARDA “ADABI MUAŞERET” OKUTULMALIDIR!' diye bir paylaşım yapmış ve devam etmiş:

-Öyle çatal solda bıçak sağda falan değil (!)
-Günaydın demek mesela… Gülümsemek… Selam vermek… Hatır sormak…
-Gürültü yapmamak mesela… Korna çalmamak, bağıra çağıra konuşup, hayâsızca gülmemek…
-Yol vermek, yer vermek mesela… Zeki(!) olduğunu sanarak kırmızı ışıkta geçmemek mesela…
-Tükürmemek, yerlere bir şey atmamak, arabanın küllüğünü yola boşaltmamak mesela…
-Sırada beklemeyi bilmek, ne kadar akıllı olursan ol (!) önlere kaynamaya çalışmamak mesela
-Hayvanlar kötü davranmamak, eziyet etmemek mesela…
-Sokak hayvanlarını besliyorum diye akşamdan kalma nohut tenceresini kaldırıma boşaltmamak mesela…
-Ayakkabıları daire girişinde çıkarıp, karman çorman bırakmamak mesela…
-Bisiklet yolundan yürümemek, donla denize girmemek mesela…
-Mangal kültürünü bir nizama sokmak mesela… İki pirzola için koca ormanları yakmamak mesela…
-Kurban kesmenin adabını bilmek, kurbana baltayla girişmemek mesela
-Adabı muaşeret dersinin adı '' İNSAN OLMA '' dersi olarak değişmelidir ayrıca!

EMİNİM SİZLERİN DE EKLEYECEĞİ DAHA ÇOK ŞEYLER VARDIR, DEVAM EDEBİLİRSİNİZ…>>

Diyerek herkesin diyeceğini demesini, her şeyden önce de kendimizin kurallara uymamızın gerekliliğini dile getirmiş.

Ben de Tülay hanıma kısaca :

‘’Mesela önce dinlemek,sonra konuşmak, konuşurken iğnelememek.

Herkesi eleştirmeden önce,öz eleştiri yapabilmek,

Yaşlılara saygılı olmak,

Potansiyel bir engelli olduğumuzu bilip, engelsiz bir yaşamın önünde engel olmamak,

Bekleyen değil, verebilen olmak,

Saygı beklemeden önce,saygın olmak’’

Diye eklemiştim, sizlerle de  paylaşmak istedim.

Gerçekten toplum içerisinde ilişki iklimini çok olumlu bir şekilde etkileyebilecek nezaket kuralları,insanın insanlık makamına yürüdüğü yolda çok önemli meziyet.

Toplumların gelenek, görenek, ahlak ve dini inançlarının alt yapısını oluşturduğu adab-muaşeret kuralları, belki de insana ilk öğretilmesi gereken derslerden birisi.

1960 yılında ilk okullarda adab-ı muaşeret okutulmuş.

Derste:

  • Ayakta bir şey yenilip içilmez,
  • Eller pantolon cebine sokulmaz.
  • Başkalarının kusuru ile dalga geçilmez,
  • Emanet eşyalar fazla geciktirilmez,
  • Pazarlık yapılırken mal kötülenmez,
  • Telefon eden kişi önce kendisini tanıtır,
  • Kalabalık yerlerde sakız çiğnenmez,
  • Sigara ile bir yere girilmez.
  • Kusurlar açık açık yüze  karşı söylenmez,
  • Sokak ortasında ve kaldırımda durarak konuşulmaz,
  • Alay ve kötüleme ima ile bile yapılmaz,
  • Yerlere tükürülmez ve çevre kirletilmez,
  • Bencillik ancak çocuklarda ayıplanmaz,
  • Aksırırken ve öksürürken ağız el veya mendille kapatılır,
  • Toplu yerlerde yüksek sesle konuşulmaz,
  • Uzun zaman kalan misafire oda ayrılır,
  • Yemek davetinde yemekler geciktirilmez,
  • Sıra olan yerlerde sıraya geçilir,
  • Başkalarının yanında ayak uzatılarak oturulmaz,
  • Bir  konuyu reddederken, terbiyeli ve ciddi olunur,
  • Başkalarının lafı kesilmez,sürekli de konuşulmaz.

Bundan altmış yıl evvel ilkokul öğrencilerimize öğretilen kurallar.  Ne dersiniz eskilerin daha doğrusu eskimeyenlerin nezaketi biraz da bundan mı kaynaklanıyor?

Günümüzde bu kurallara ne kadar da ihtiyacımız var değil mi?

Öyle hale geldik ki; nezaket sahibi insanı saf olarak görmeye başladık.

Dolandırıcılar bile en iyi avlarını en nazik insanlar arasından seçtiler.

Güçlü olmak, gücünü hissettirmek öncelikli bir davranış olduğu için toplumda öyle bir algı oluştu ki; insanlar güçlendikçe daha çok hoş görüleceğine inanmaya başladı.

İnsanların zayıf yanları onların aleyhine onların üzerinde tahakküm kurmak için bir fırsat haline geldi.

Güç, vahşi bir yaptırım olarak topumda nezaketin yerini almaya başladı.

Oysa toplumun, insanlığın mutlu olması için adab-ı muaşeret kurallarına ihtiyacı günümüzde her zamankinden daha fazla.

Hatta insanlık meziyetini yeniden genel geçer kural haline getirmek için bu kurallar şart.

Diye düşünüyorum.

Sizce? Bu kuralların neresindeyiz?