Ülkemizin potansiyeline göre hak ettiği gelişme ivmesine ulaşamaması karşısında birçok soru aklımı kurcalıyor.
Bunların sorumluları, devlet, toplum, politikacılar, yerel yönetimler bunu biliyorum ama üniversitelerimizin aydınlık ve aydınlatma merkezleri olarak, bilimin üstadları olarak,çözüme yapabilecekleri çok şey olduğunu düşünüyorum.
Özellikle üniversite mezunu insanlarının iş hayatında eğitim ve öğretimine uygun iş bulamamaları durumunu dikkate aldığımda, bu sorular daha da yoğunlaşıyor.
Üniversitelerden bahsedildiğinde;
Öğretimin sığlığı,
Eğitimin yetersizliği,
Ülkemizin ve şehirlerimizin kronik problemleri gündeme geldiğinde ;
Üniversiteler çoğaldı, kalite düştü dendiğinde, üniversiteler bu durumdan hiç alınmıyor mu diye düşünüyorum.
Küçük ve orta ölçekli tarım işletmelerinin yaşadığı sorunlar ve ülkemizin gıda konusunda yaşadığı dalgalanmalar,
Tarımdan uzaklaşan halkın artması,
Organize Sanayi bölgelerinde üniversite Sanayi işbirliğinin bir türlü gelişme rotasına girmemesi,
Teknoparkların keşif merkezileri olacağı yerde uygun kredi sağlama aracı olma konumundan kurtulamaması,
İş adamalarının üniversitelerle iş birliğinden hala kaçınması,
Şehirlerimizin kültürel ve bilimsel ilham kaynakları olacakları yerde hala insanların sıkıştığı, yabancılaştığı merkezlere dönüşmesi,
Toplumda adaletin ve hukukun içselleşememesi,
Sosyal çatışmaların artması,
Çevresel kirliliğin artması,
Sağlıklı yaşlanma tıbbının bir türlü oluşmaması,
Sisteme karşı toplumsal direnmenin hala güçlü olması,
Hatta yeterince okur yazar bir toplum olmamamızda,
Toplumun her kesiminin bir darboğazla karşılaştığında çözüm makamı olarak ilk akla üniversitelerin gelmemesinde,
Akıllı davranma yerine uyanık davranmanın egemen kültür olması konusunda üniversitelerimizin hiç sorumluluğu yok mu?
Bilimin lokomotifi, doğrunun, adaletin doğallığın, bağımsızlığın , gelişmenin lokomotifi olması gereken bu kurumlar neden yeterince harekete geçmiyor?
Tek sorun bağnaz devlet yapımız mı?
Geleneksel işletmeler mi?
Çatışma üreten politikacılar mı?
Dar bakış açılı muhalefetler mi?
Kendini kaf dağında sanan iktidarlarda mı?
Fayda devşirme merkezleri teşkilatlarda mı?
Alışkanlıkları ile körleşmiş sosyal yapımız mı?
Bence hayır.
- bilimin ustalarını yetiştiren kurumlar olarak toplumun her problemine fakülteleri ve bölümleri ile sahip çıkmalı.
İş çevresini, devleti, halkı, kurumları yönlendirici projelerle harekete geçirmeli.
Halkı , iş çevresini ve devleti birbirine yaklaştırıcı pozisyonlar almalı.
Toplum ve iş çevresi ne kadar direnirse dirensin ufku açıcı projelerle ısrarla değişimin önderi olmalı.
Üniversiteler için bu eleştirilerim olurken amacım sadece Anadolu’da açılan yeni üniversiteler değil.
İsterse onlar da çok önemli projelerle toplumun ufkunu açabilir.
Ya kurumsallaşmış asırlık üniversiteler?
Neden bu topluma stratejik güç sağlayacak projeler kazandıramadılar?
Hadi o üniversiteleri geçtim, arkasında holdinglerin olduğu vakıf üniversiteleri?
Şirket var, finans var, araştırma merkezleri var, dev atölyeler imalat merkezinin sahipleri onlar ve bu ülkenin en çok vergi verenleri firmaları neden bu ülkeye stratejik, uluslararası bir marka kazandıramadılar.
Sadece parasal büyüklüğü yeterli gördüler. Neden bu ülkenin başını dik tutacak stratejik bir sektörün oluşmasına vesile olamadılar?
Sorun o zaman sadece yeni üniversitelerin açılması değil. Eğitim kalitesinin düşmesi, öğretimin arzu edilen seviyeye gelmemesini yeni üniversitelere bağlamamak gerekir.
Asıl sorun üniversitk ile popüler olmak, makam ve para kazanmak, gelişme ve geliştirmeyi ikinci planda tutmak. Hatta küresel paradigmaları değişmez doğrular olarak kabul etmektir.
Bugün de öyle.
Çok mu zor okulda öğrenciler sanayi bölgelerine daha sık götürmek?
Tarlaları, küçük ve orta ölçekli çiftçiyi sahiplenmek ?
İş adamlarını ikna etmek?
Eline bir proje alıp kilit bir sektörün fizibilitesini içeren proje ile ülkenin geleceğinde ben de varım iddiasında bulunmak?
Bir şehrin yeniden yapılanmasını sahiplenmek?
Tarihsel değerlerimizi, kültürümüzü toplumun içselleştirebileceği bir metot ile halkın daha katılımcı olmasını sağlamak?
Kendi potansiyellerimizi zenginleştirerek içindeki evrensel değerleri ortaya çıkarmak?
Vahşi kapitalizme, kirli çevreye, adaletsizliğe, geri kalmışlığa panzehir olacak bir proje iddiası ile toplumun, devletin, önünü çıkacak bilimsel özgüven hiç mi yok? Neyi kaybetmekten korkuyoruz? İçi boş unvanlar, gelişmemiş parasal zenginlikler, kültürleşememiş bilgilerle ne kadar var olduğumuzu iddia edebiliriz?
Hele hele siyasetin dümenine takılmış bir bilim yuvasında ne kadar üniversal tavır sergilenebilir?
Gerçekten bu gelişmeler karşısından üniversiteler neden yeterli bir alınganlık göstermiyor?