Kahramanmaraş merkezleri depreme 2 çocuğu ve eşiyle birlikte zemin kattaki evlerinde yakalanan Sibel Zeydli, 20 Şubat’ta yaşanan ikinci büyük depremin ardından memleketleri Hatay’ı terk etmek zorunda kaldı. 15 gün boyunca farklı yerlerde kalarak memleketlerini bırakmak istemediklerini ifade eden Zeydli, deprem sonrası yaşadıklarını anlattı. Zeydli, 6 Şubat’taki depremde evden çıktıktan hemen sonra giriş kapısının çöktüğünü belirterek, “Zemin katta oturmamız sebebiyle binadan hemen çıkabildik ancak biz çıktıktan hemen sonra kapı çöktü, komşularımız içeride kaldı.” ifadelerini kullandı.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Sibel Zeydli. Hataylıyım. İki çocuğum var. 

‘ALLAH GÜÇ VERDİ’

Siz deprem gecesi neler yaşadınız?

Gece, sabah için planımızı yaptık ve uyumuştuk. Daha sonra sarsıntıyla uyandım ancak durur mu diye düşünmedim çünkü öyle şiddetli sallanıyordu ki, durmayacağı belliydi. Biz dört katlı binanın zemin katında oturuyorduk ve çocuklara seslendim, dışarı çıkmak için. Duvarlardan sesler de gelmeye başlayınca kapının önünden değil ayakkabı, terlik bile giyemeden kendimizi dışarı attık. Bu anlattıklarımın hepsi bir buçuk dakikaya sığdı ve üst kattaki komşularım inene kadar giriş kapısı çöktü. Binanın içinde komşularım var ama diz çöktüm, şok oldum ve bir adım dahi atamadım. Eşim gitti, kapıyı açmaya çalıştı ama gücü yetmedi. Baktı ki olacak gibi değil, kapıyı kırmaya karar verdi. O an Allah öyle bir güç verdi ki, belki normal şartlarda eşim o demir kapıyı kıramazdı ancak kapı kırıldı; komşular çıktı.

ENKAZIN ÜSTÜNE YORGAN ÖRTMÜŞLER

Dışarıda mı kaldınız o gece?

Evet, aracımız yoktu. Dışarısı soğuk ve karanlıktı. Komşularımızın aracına geçtik. İnşaat alanda çifti olmayan ayakkabılar vardı. O soğukta ne bulduysak ayağımıza geçirdik. O geceyi araçta geçirdik. Her yer feryat figan, sadece çığlık sesi. Herkes ağlayarak yollarda koşturuyordu.

Bir yandan da annelerimize ulaşmaya çalıştık. Annemin yalnızca ‘iyiyim’ dediğini duydum ve hat kesildi. Sabah sevdiklerimize koştuk, kontrol ettik. Abimlerin binasının çökmüş olduğunu gördük. Sabah 8’e kadar enkaz altında kalmışlar ancak kurtarılmışlar. O gün akşama kadar sokakları dolaştık. İnsanlar çok çaresizdi, tarifsiz acılara şahit olduk. Altıncı katta bir teyze mahsur kalmış, herkes dışarıdan bakıyor ama kimse yardım edemiyordu. Bedeninin yarısı enkaz altında, görüyorsun. Adam gözünün içine bakıyor ancak bir şey yapamıyorsun. Biz sevdikleri enkazın altında diye, enkazın üstüne yorgan örttüklerini gördük. Telefonu aldık, 112’yi arıyoruz ama telefon düşmüyor.

O ORTAM LÜKS GELDİ

Sonraki geceleri de dışarıda mı geçirdiniz?

Bir akrabamızın dağa yeni yaptığı bir ev vardı. Bizi aradılar ve ‘hep beraberiz, siz de gelin’ dediler. Dağ olduğu için daha soğuktu. Kar, fırtına vardı. Tek odalı o evde 26 kişi kaldık. Soba yanıyordu, montlarımızla oturuyorduk ancak yine de üşüyorduk. Zaten kimse dinlenemiyor, yatamıyor. Yalnızca gözlerimizi kapatıp biraz dinlenmeye çalışıyorduk. Elektrik, su yok ancak bu ortamı bulmak bile bize o an lüks geldi. Buzları, karı kovada eritip su ihtiyacımızı öyle karşıladık. O an bir anlık, 2023 yılında değil de 70’li yıllarda gibi hissettim. Bir haftaya yakın orada kaldık sonra bir köy evine geçtik.

‘YİNE AYNI KORKULARI YAŞADIK’

Konya’ya gelmeye nasıl karar verdiniz?

Biz toprağımızı, memleketimizi çok seviyoruz. Bırakıp gelmek istemedik ama Defne merkezli 20 Şubat’ta yaşanan büyük depreme de yakalanınca yan evin duvarı çöktü. Elektrik yok ancak bembeyaz bir toz bulutunun yükseldiğini gördük. Yine aynı şekilde yağmur ve dolu oldu. Yine aynı korkuları yaşadık. O gece de dışarıda, arabada sabahladık. Zaten arabada bile kaç kişi oturuyoruz, insan ister istemez bir psikolojik buhran geçiriyor. Hava almak için araçtan çıktığımızda kızım atak geçirdi ama ne doktor ne hastane vardı. Bir şekilde o geceyi de atlattıktan sonra farklı bir şehre gitmeye karar verdik.

Yola çıktık ancak nereye gideceğimiz belli değildi. AFAD’ı arayarak şehir şehir kalacak yer aramaya başladık. Konya’da yurda yerleşen bir arkadaşım ‘odalar boş, buraya gelin’ dedi. Onun bu sözlerine karşılık rotamız Konya oldu. Gece saatlerinde Karaman’a vardık. Bir gece orada kalabileceğimizi söylediler ve bir geceyi orada geçirdik. Daha sonra Konya’ya geldik, bir yurda yerleştik. O günden bu yana Konya’dayız.

Çocuklar okula başladı mı?

Kızım üniversite öğrencisi, oğlum da lise. Oğlum burada okula başlamıştı ancak bir sınıf arkadaşını vefat eden kuzenine çok benzetmiş, ‘konuşması bile aynı’ diyordu. Psikolojik olarak çok etkilendi. Normalde dersleri çok iyi ancak derslere de odaklanamıyordu. Birkaç gün gittikten sonra sınavlar başlamıştı. Kendini hazır hissetmediğini söyledi ve bıraktı. İnşallah ilerleyen dönemlerde tekrar başlar, bu günleri arkamızda bırakırız.

İnşallah, teşekkür ederiz.


Editör: TE Bilişim