Bu yazıyı Pazar günü yazmam icap ederdi, ancak  beklenmedik gelişmeler ve çok sevdiğim bir ağabeyimi kaybetmenin verdiği acıyla, değil yazmak, yürüyecek mecalim yoktu…
Dolayısıyla ne 28 Şubat’la alakalı ne de Konyaspor’un 5-1’lik hezimeti ile ilgili yazamadım…
“28 Şubat” denilince gözümün önüne, o malum toplantıda Erbakan Hocanın boncuk boncuk ter damlaları gelir…
Ve yıllar sonra da Hocanın yakın koruması ve benim arkadaşım İbrahim Avcıoğlu ile yaptığım röportaj gelir…
“Erbakan Hoca’ya saygısızlık yaptılar” başlıklı röportaj Türkiye’de büyük ses getirmiş, özellikle dönemin Genel Kurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı ile dönemin Genel Kurmay 2. Başkanı Orgeneral  Çevik Bir’e ve Genel Kurmay Sözcüsü Tümgeneral Erol Özkasnak’a nefret duyulmuştu…
Gerçekten Erbakan Hoca’ya zulüm etmişlerdi…
Dünyasını değiştirenleri bilmem, ama halen bu dünyada olanların bazıları hapiste vicdanları ile baş başalar…
Her 28 Şubat’ta olduğu gibi, gecikmeli de olsa bu yazımı yayınlamaya devam edeceğim.
xxx
28 ŞUBAT VE BEN!
Diyeceksiniz ki “28 Şubat ve sen ne alaka?”
Olmaz mı!
1997 yılı...
Yani postallıların astığı astık, kestiği kestik bir dönemdi...
Başta Çevik Bir olmak üzere, Genelkurmay'ın sözcüsü Erol Özkasnak, Konya'da ise Garnizon komutanı M. Kenzi Suner...
Kırmızı görmüş boğa gibi Müslümanlara saldırıyorlardı!
Genelkurmay'da Medya ile ilgili işleri yürüten Erol Özkasnak'tı...
Türkiye'deki bütün mesleki kuruluşlara, yani Gazeteciler Cemiyetlerine ayar veriyordu...
O dönem de, Konya Gazeteciler Cemiyeti'nde Uğur Özteke Başkan, ben Genel Sekreter olarak görev yapıyordum...
Uğur Özteke, Ankara İHA'da önemli bir konumdaydı...
Uzatmayayım...
Kenzi Suner, İl Müftülüğüne ziyarete gelmiş, o zaman ki Merhaba'nın Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Arslan, askerlerin müftülüğe geldiğini görünce, Ramazan Sorgun'a, “git resim çek” diye emir vermişti...
Ramazan Sorgun o dönemde spor muhabiri...
Askerlerin resmini çekmeye çalışırken, kendisine sert müdahaleler de bulunulmuş, elinden makinesi alınmış, daha da ileri gitmişler kendisini tartaklamışlardı...
Bir gazetecinin tartaklanması, elinden makinesinin alınması, başta Mustafa Arslan olmak üzere, gazete çalışanları olarak bizleri, inanılmaz rahatsız etmişti...
Merhaba Gazetesi'nin ismi bile M. Kenzi Suner Paşa’yı acayip rahatsız ediyordu...
Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri sıfatıyla bir kınama yayınlamamız gerektiğini, o dönem görev yapan arkadaşlarımıza uygun bir lisanla anlatmış, ama karşılık bulamamıştım...
Çünkü, Konya'da ilk defa bir gazeteci askerler tarafından darp ediliyor, elinden makinesi alınıyordu...
Merhaba Gazetesi muhabirleri askeri kışlalara alınmıyordu...
Öyle bir dönemdi...
Bu olaya Konya Gazeteciler Cemiyet olarak sessiz kalmamalıydık...
Yönetimdeki çoğunluk sessiz kalsa da, Başkan Uğur Özteke ile Sabit Horasan destek verdi ve Cemiyet Genel Sekreteri olarak bir kınama yazdım,  altına da imzamı attım...
Hatta Uğur Özteke, “Ne yazarsan yaz beraberiz” diyerek yanımda olduğunu göstermişti...
Hakkını yiyemem...
Tabi ki Sabit Abi’nin de...
O kınama yayınlandıktan sonra, Uğur Özteke Ankara'da görev yapması hasebiyle Genelkurmay sözcüsü Tümgeneral Erol Özkasnak tarafından da kendisine ayar verilmişti...
Benim yazdığım kınamayı, o dönem Merhaba Gazetesi ile birlikte 1-2 gazete daha yayınlamıştı...
Kınamayı yazan ve altına imza atan sen misin?
Konya'nın kudretli Garnizon Komutanı Kenzi Paşa, benim 7 sülalemi araştırmış, resmen bana  düşman olmuştu...
Ne yazık ki, aramızda 1-2 antenlik yapan gazeteci arkadaş, Kenzi'ye yalakalık olsun diye benimle ilgili birebir ve mektup yoluyla bilgiler vermişlerdi...
Fişlenmiştim yani...
O arkadaşlardan birisi yaşıyor, diğeri de toprak garibi oldu...
Kınamadan sonra Kenzi Paşa'yla 2-3 toplantıda karşılaşmış ve bana bakışları asla dostça olmamıştı...
Bakışlarında “seni elime bir geçirirsem”  kindarlığı vardı...
Onun cüzzamlısıydım...
Anlayacağınız, 28 Şubat'ta gazetecilere yönelik psikolojik baskının nasıl uygulandığını bizzat yaşayan ve mağduru olan birisi olarak, özellikle “Kenzi Paşa” denilen o adama hakkımı helal etmiyorum...
Korkmuş muydum?
Asla...
Korksaydım ne o kınamayı yazar ne de altına imzamı atardım.
xxx
ALANYASPOR HEZİMETİ
Cenazemiz nedeniyle Alanyaspor-Konyaspor maçını ne yerinde, ne de televizyondan izleyemedim, dolayısıyla da maçla ilgili teknik anlamda yorumda bulunamam, ancak 5-1’lik ağır yenilgiye de sessiz kalamam…
Ağır yazıyorum Zülfiyare dokunuyor, fincancı katırlarını ürkütüyorum, yazmasam da bana dokunuyor…
Ağır bir yenilgi…
Trabzonspor yenilgisinden sonra dikiş tutmadı takım… 
Ahmet Çalık’ın vefatı, Serdar Gürler’in çekip gitmesi ve bunların getirdiği tahribat, Konyaspor’u ve camiayı yıprattı…
Eyvallah…
İki takviye ile sorun çözülürdü…
Maalesef bu hezimetin sorumlusu Kulüp Başkanı!
Siyaseten de güçlü olduğu algısı yapan Konyaspor Başkanı sorun üretmeyecek, sorun çözecek…
Türkiye’de mülkünü satan tek kulüp Konyaspor ve bu kulübün Başkanı da Fatih Özgökçen…