“Gelişim, beraberinde değişimi; değişim ise beraberinde bazı sorunları getiriyor. Konya gibi büyümekte olan şehirler, bu gelişim ve değişim sürecinin getirdiği sorunları bariz bir şekilde yaşıyor. 

Değişime ayak uyduramama ya da alışma evresi nedeniyle midir bilinmez ama gelişmeyle birlikte gelen değişimin oluşturduğu problemler günlük hayatta her alanda karşımıza çıkabiliyor. 

Ve bu değişim, beraberinde bazı zorunlu değişiklikleri de getirebiliyor...

Konya büyüyünce, şehrin kenar semtlerini şehir merkezine bağlayan ana arterler, caddeler de genişletildi. 

Dümdüz bir yol düşünün. En az 3 şeritli. Pırıl pırıl... Sizin iştahınız kabarmasa bile kullandığınız aracın iştahı kabarabiliyor. 

Bu da beraberinde hızı getiriyor. 

Aşırı hız ise çoğu zaman acı sonuçlar doğuruyor.

Şehrin belli noktalarında Trafik Elektronik Denetleme Sistemi yani TEDES yerleştirildi. TEDES sayesinde bahsi geçen büyük yollardaki hız limitinin belli bir seviyede aşağıya çekilmesi sağlandı.

Ama zihniyet değişmedikçe, hem sürücüler hem de yayalar dikkati ve tedbiri elden bırakmadıkça anlaşılan o ki, bu tür acı örneklere daha çok rastlayacağız. 

Şimdi konuyu bir başka boyutu ile alalım.

İstanbul Yolu'nu Ankara Yolu'na bağlayan ve bu güzergah üzerinden hem Aksaray, Nevşehir, Kayseri illeri ile hem Adana ve Karaman ile, hem de şehri hiç görmeden, şehri dışarıdan dolanarak Antalya ile bağlantı kuracak olan; bu manada çok büyük işleve sahip olan ancak işlevselliği kullanılamayan büyük bir caddemiz var. 

Aliya İzzet Begoviç Caddesi...

Düşünüldüğünde çok mantıklı bir işe imza atılmış. 

Özellikle şehrin orta yerinden geçen yüksek tonajlı kamyon ve TIR'ların şehir dışına taşınması açısından mantıklı mı mantıklı bir çalışma olmuş. 

Ancak ne yazık ki, bu yol açılalı yıllar olmasına rağmen halen şehrin tam ortasından büyük bir hışımla geçen bu kamyon ve TIR'ları şehrin dışına taşıyamadık. 

Öyle anlar geliyor ki, insan bu kamyonların üzerine üzerine gelişini görünce korkudan kaçacak yer arıyor. 

Bazen de bu kamyon ve TIR'ların bozduğu yoldan geçerken küçük araçlar yolda ister istemez zikzak çizmek zorunda kalıyor. 

Çünkü ağır tonajlı vasıtalar, yolların düzenini bozuyor. Asfalt domates tarlasına dönüyor. Direksiyonunuzu sıkı tutmazsanız, aracınız sizin hakimiyetinizden çıkıp, yoldaki inginlik ve yüksekliklere göre yön alabiliyor. 

Yazdıkça insanın aklına başka başka sorunlar geliyor. Konya olarak hava kirliliği ile sürekli mücadele eden, havasının kalitesini sürekli kontrol altında tutmaya çalışan bir şehiriz. Ağır vasıtaların egzozundan çıkan dumanın havayı ne kadar kirlettiğini bu araçların yan tarafında bulunan egzozlarını hayal ettiğinizde anlayabilirsiniz. 

İşte iç içe yaşadığımız için çok fazla önemsemediğimiz ya da farkındalık oluşturamadığımız bu sorun, aslında o kadar da masum ve küçük bir sorun değil.

Çözümü de çok basit. 

Cezalarla yönlendirilen, ceza yemeyelim diye kurallara uyan bir toplumuz biz. Yani başkalarının haklarını düşündüğümüzden değil, sadece ceza yiyerek maddi kayıp yaşamamak için ortaya koyulan genel geçer kurallara uyarız.

İstanbul Yolu üzerinden Konya istikametine seyreden araçların şehir içine özellikle günün belirli saatlerinde girişi yasaklansa, bunun yasak olduğu tabelalar üzerine yazılarak şoförlere gereken ikazda bulunulsa, buna rağmen Selçuk Üniversitesi Kampüsü girişinden öteye geçecek olanlar olursa, onlara da belli aralıklarla yapılacak olan denetimlerle ceza kesilse, herhalde hem Aliya İzzet Begoviç Caddesi amacına uymuş olur, hem de yukarıda bahsettiğimiz kronikleşmiş ve farkındalığını yitirmiş olan soruna neşter vurulmuş olur.”

Bu yazı yeni bir yazı değil... Yaklaşık 1 yıl önce naçizane kaleme almıştık. Şehrin en temel sorunlarından birinin de ağır tonajlı araçların şehir merkezinde salına salına gezmesi olduğuna söylemiştik. Şükür ki, bu soruna ilişkin bir somut adım atıldı. Kısa bir süre önce de bununla ilgili kamuoyu bilgilendirmesi yapıldı. UKOME'nin almış olduğu kararla yük TIR'ları ve ağır tonajlı kamyonların şehir merkezine girişi yasaklandı. 

İnşallah yasağa uyulur. Hayırlı olsun...