Günlük hayatımızda bu kelimeyi genelde ‘’Zıvanadan çıkmak’’ deyiminde çok kullanırız.

Ben de öyle kullanıyorum. Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir paylaşımla dikkatimi çekti.Merak ettim araştırdım. Tıpkı bir çok paylaşım  gibi.  Araştırmasam çok değerli  ve güzel  bir   konu gibi görünen paylaşımı  doğrudan paylaşsam, birisinin yanlışının ya da bilerek yönlendirmesinin oltasına takılıp, ben de ona ortak olacağım diye düşünürüm.

İlk zamanlarda o oltanın sazanı oldum. Kısa zamanda dersimi aldım artık  inceliyorum, araştırıyorum. Hatta çok doğru paylaşımları bile kuşku ile izleyip, dikkatle değerlendiriyorum.

Zıvanadan çıkmak deyimi bu resimdeki görüntüden çıkmış diye bir paylaşımdı, dikkatimi çeken. O resim; 1980’li yıllara kadar büyük şehirlerde dört yol kesişme noktalarında ya da dönel kavşaklarda, trafik polislerinin, trafiği yönlendirmek için içinde bulunduğu bir nokta vardı. Polisin beline kadar,silindir şeklinde, polisin etrafında dönerek hareket sağlayabileceği bir mekan. Bazılarında kışın yağmurdan, yazın güneşten korunmak için bir şemsiye olurdu.

Polis ağzında düdüğü, el ve kol hareketleri ile trafiği yönlendirerek akışı sağlardı.

İşte bu silindir şeklindeki noktaya da zıvana denirmiş.   Paylaşan kişi de heyecanla bunu görmüş, zıvanadan çıkmak deyimi buradan geliyor diye paylaşım yapmış.

Normal bir insan olsa belki dikkatimi bu kadar çekmezdi.  İki üniversite bitirmiş devletin en önemli kurumunda görevli olmuş birisi. Sazan büyük olunca dikkatim derin oldu.

Bir bilgiyi işlemeden, muhakeme etmeden, araştırmadan, kolayca büyük sonuçlar çıkaran sonra mahcup olan siyasiler, bürokratları görünce bu yazıyı kaleme alayım istedim.

İtham etmek, birisini rencide etmek hatta küçük düşürmek için konuşurken kimler zıvanadan çıkmıyor ki. Öyle zıvanadan çıkıyoruz ki, çoğu zaman aklımızı da bir kenara bırakarak, esas amacımızdan sapıyoruz. Aile, arkadaş, iş, devlet, memleket bir çok yerde ilişkilerimiz zıvanadan çıkıyor. Zıvanayı düzeltmek de öyle kolay olmuyor. 

Belki de kırılan kalplerde, bozulan düzenlerde, geri kalmış memleketlerde zıvananın düzeni bozulmuş da haberimiz yok. Zıvana yerinden çıkmış bir türlü zıvanayı yerine takamıyoruz.

Araştırdım. Zıvana aslında polis noktasının adı olarak tercih edilirken de benzetilerek söylenmiş. Aslı Farsça’dan. Etimolojik olarak dil demek. Bir birine geçecek olan, biri erkek dil, biri dişi delikten oluşan düzen. Marangozlukta, PVC işlerinde bir birine geçen noktaların oluşturduğu mekanizma.Bir köşe birleştirme metodu. Çatılarda suyun binaya paralel akmasını sağlayan ,deliğin  başlangıcı. Gemi ve teknelerde çapanın indirilip kaldırıldığı yer. Minarelerde taşarın üst üste eklenmesinde kullanılan saplama da denilen sistem.

Kapıların açılıp kapanmasını sağlayan menteşe. Değirmen taşlarının çalışmasını sağlayan sistem de zıvana oluyor. Yani bir mekanizma, iki ucu açık, içine değişik alanlarda değişik araçların konduğu bazen hareketi saplayan bazen akışı bazen de iki parçanın uyumlu çalışmasını sağlayan sistem. Bu tertibat yaşamımızda işimiz kolaylaştırıyor.  Bir kuvveti harekete geçiriyor. Düzenli kontrol edersen, uygun, uyumlu araçlardan yaparsan sistemi ,  düzgün çalışıyor. Teknolojinin temel sistemlerinden birisi.

Dediğim gibi ölçülü, akıllı, dengeli , sürekli bakımlı, kontrollü hareket edilirse işimizi kolaylaştırıcı bir sistem. Yoksa , işin gereğini yapmaz, dikkat etmez, kontrolü kaçırır, dengeyi kaybedersek sistem zıvanadan çıkar. Tıpkı aklımızı kaybetme halimiz gibi, dengemizi kaybettiğimizde zıvanadan çıkarız. Başta kendimize çevremize zarar veririz.

Kendimizle ve toplumla, işimizle iletişimimiz ve ilişkimiz bozulur. İnsan olarak zıvananın düzgün çalışması sağlıklı ruh haline sahip olduğumuzu gösterir.

Uyumlu ilişkiler, sağlıklı iletişim ile  mutlu yaşamlar geliştiririz. Şöyle bir kendimize ve çevremize bakalım.   Ne zaman zıvanadan çıkıyoruz? Kimler nasıl zıvanadan çıkıyor?

Zıvanadan çıkarken hangi hallere düşüyoruz? Ne zararlar veriyoruz, ne gibi zararlar görüyoruz. Haklı olduğumuz durumlardan haksız duruma nasıl düşüyoruz?

Yaşama dair nasıl olumsuzluklar üretiyoruz. Kontrolden çıkan metabolizmamız nasıl bize zarar veriyor. Kalıcı zararlar en çok bu zamanlarda olmuyor mu? En çok zor durumuna düştüğümüz anlar,  bu anlar değil mi?