Akdeniz mutfağının ana ürünü olan zeytin ve yağı, gün geçtikçe ülkemizin ve dünyanın en önemli besini olmak üzere…

Buradan şunu da diyebiliriz. Ülkemiz üç tarafı denizlerle çevrili iken nasıl denizciliğe, deniz ürünlerine ve bölgenin kültürüne onlarca yıl yabancı kaldığımız günleri unutmayalım.

Çok şükür hem denizcilikte hem deniz ürünlerinde hem de bölge ürünlerinin mutfağımıza girmesinde çok önemli mesafeler kat ettik.

Elbette bunda bilim insanlarımızın sağlıklı yaşlanmak, metabolizmayı güçlendirmek için balık iyin, zeytin ve zeytinyağı tüketin tavsiyelerinin çok önemli rolü olmuştur.

Adeta zeytin ve zeytinyağı kullanımı Anadolu’nun büyük bir bölümüne ulaştı.

Hammaddesi çoğunlukla dışarıdan ithal edilen diğer yağlarımız ve sağlıklı beslenme konusunda bilim insanlarımızın bu yağlara oranla çok önemli faydalarını ifade ettikleri zeytin ve yağı tamamen yerli ve doğal özellikleri bozulmadan yetişiyor.

Binlerce yıllık tarihin içinden, üstelik ana yurdu Anadolu’dan zenginleşerek günümüze gelen soframıza taht kuran zeytin ve yağı, ülkemizin potansiyel gücü olması sebebi ile çok önemli bir besin.

Ülke ekonominse de her geçen gün  daha fazla katma değerle güç veriyor..

Zeytinyağı siyah ve yeşil zeytin çeşitleri ile soframızda özellikle de kahvaltılarımızın ayrılmaz parçası.

Zeytinyağı yemeklerle beraber Akdeniz havzasının mutfak kültürünün ana yemeklerini ve beslenme kültürünü oluşturuyor.

Son zamanlarda zeytinyağı besin değeri ile bilimsel olarak da ısrarla tavsiye edilen besinler arasında başta geliyor.

Aynı zamanda kozmetikte kullanılan yağların üretilmesinde, muhafaza edici yağ olarak bitkinin özünü hapsetme görevi görüyor.

Özellikle Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde yetişen kekik, kantaron, defne, biberiye, çıtlık ( bıttım) gibi bitkilerin yağının da alınmasında zeytinyağı bu özelliği ile önemli bir görev görüyor.

Sabun yapımında diğer yağlarla beraber ortak üretim sürecinde ana madde olarak kullanılıyor.

Besin olarak sağlıklı olduğu kadar temizlik, deri ve saça uygulamaları ile de sağlıklı yaşam için vazgeçilmez ürünlerimiz arasında önemli bir yer tutuyor.

Kitabımız Kuran’da da özellikle bahsedilmiş.

Tıbbi, aromatik, kozmetik, ekonomik bu kadar önemli bir potansiyel sahip bir bitki ve ürünlerinin hem halkımız, hem de devletimiz açısından daha güçlü projelerle değerlendirmesi lazım.

Elbette doğallığına zarar vermeden bilinçli üretim ve tüketimi özendirerek ve düzenleyerek...

Hepimiz tarlamızdan veya fabrikamızdan binlerce insana ulaşan ekonomik, besin, kozmetik, tıbbi, kültür olarak bağımız olan bu zinciri daha kaliteli yapmak için el ele vermeliyiz.

Ekiminden hasada, fabrikadan üretimden pazara ulaşıncaya kadar yapabileceğimiz bazı girişimler;

  • Öncelikle bütün zeytin ve yağı üretim bölgelerimiz, Akdeniz, Ege, Marmara Kıyı bölgelerimiz başta devletimizle olmak üzere bu ürünü stratejik ürün olarak projelendirmeliyiz.
  • Ulusal Zeytinyağı Konseyi’nin çok önemli çalışmaları var. Çok daha etkili hale getirilmeli.
  • Zeytin Yağı Konseyi ile başta Bölge Vali ve Kaymakamlıklarımız, Belediye ve Ticaret, sanayi odalarımız birlikte çalışabilir hale getirilmeli.  Zeytinden daha yüksek nasıl katma değer sağlarız? Sorusuna stratejik olarak kafa yormalı.
  • İl tarım müdürlükleri ve ilçe tarım müdürlükleri, üretim ve satışta sanayi ve ticaret odaları özel ilgi ile projeler üretmeli. Projeleri teşvik etmeli.
  • Üreticiler ile daha yakın işbirliği ile bölgesel zeytin ekonomisi organize edilmeli.
  • Markalaşma ile beraber ambalajlama üzerine çalışma yapılmalı.
  • Bölge tarım laboratuarları kurulmalı, zeytinyağı da burada analiz edilmeli.
  • Zeytinimizin bölgesel özellikleri ve standartları oluşturulmalı.
  • Bölge halkının zeytin ve yağını sahiplenmeleri sağlanmalı.
  • Bunun için bölgenin zeytinyağlı yemekleri ön plana çıkarılabilir.
  • Zeytin ve yağı ile diğer bölgesel bitkilerimizin birlikte birbirini tamamlayıcı ürünler oldukları tespit edilip, kataloglamalı.
  • Zeytinyağının sağlıklı yaşamak ve yaşlanmak isteyenler için çok önemli bir besin ve kozmetik hammaddesi olduğu üniversitelerimizin çalışmaları ile bilimsel dayanaklarla anlatılmalı.
  • Her mevsim sonu zeytincilik, zeytinyağı üretimi ve kültürü, panellerle tartışılmalı. Değerlendirme yapılmalı.

Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın tarihi, inanç, kültür ve besin olarak hem değeri hem simgesi zeytin sadece yenilip içilen bir besinin çok ötesinde. Hepimizin ilgisini bekliyor.

Özellikle Anadolu’nun Zeytin yetişmeyen bölgeleri Zeytin ve yağı konusunda bilinçlendirilmelidir.
Akdeniz mutfağının sağlıklı yaşamın önemli bir destekçisi olduğu beslenme uzmanlarımız tarafından bilinçlendirme projeleri ile halka anlatılmalı. Özellikle Tıp fakültelerimiz ve gıda mühendisliği fakülteleri; üretimden tüketime bu zincirin sağlıklı işleyebileceği projeler yapmalıdır.

Birazcık gayret ile çok önemli miktarda katma değerli projeler üretebiliriz.

Eğer zeytin ve yağı üzerine gerekli hassasiyeti gösterebilirsek zeytin ve yağının sağlığımız açısından çok önemli iksire sahip olduğuna şahit olacağız. Zeytinden yağın çıkarılış süreci bile başlı başına bir felsefenin konusu değil mi. Varoluş, üretim, özleşmek, berraklaşmak, zenginleşmek gibi…

Aromatik ve tıbbi özelliği özünde sağlıklı yaşamın sırlarını saklıyor.

Zeytin ve yağı bölgemiz ve insanlık için önemli bir bitki, meyve ve meyve suyu. Onu anlamak ve anlamlandırmak hepimizin sorumluluğu…
Özellikle de tüketmek.