Son zamanlarda zeytinlikler son  elli yıldır olduğu gibi,yine yok edilme tehlikesinin önünü açmaya çalışan sanayicilerimizin baskısına maruz kaldı.

Gerekçe yeni yatırımlar yapmak.

Şimdi öyle bir algı oluşturuluyor ki,zeytinlikleri korumak, yatırıma karşı olmakmış gibi bir görüntü ortaya çıkıyor.

Başka bir yolu yok mu? Hem zeytinlikleri geliştirip hem de sanayi yatırımlarını yapmak için. 

Elbette var.

Öncelikle yatırım yaparken,  yaşamın sürekliliği koruyarak yeni projeler üretmeliyiz.

Çok yatırım kadar, kendi teknolojimize sahip olacağımız yatırımlar yapmalıyız.

Yaptığımız yatırımların amacı, para kazanmanın yanında, ülkemiz için stratejik ürünler üretmek olmalı,

Öyle yatırımlar var ki bizim  7000 nüfuslu bir kasabamız büyüklüğünde, bizim ülkemizin bir yıllık bütçesinin 4 katı borsa değerine sahip.

Bizim bir organize sanayi alanımız büyüklüğünde alanlarda, optik, fiber, lazer, çip üretimi, telefon,

İlaç, elektrik,, elektronik, robot , robotik teknolojilerle ülkeler stratejik güç olmuşlar.

780 bin km² alana sahip ülkemizde  yatırım yapacak yer bulamıyoruz.

Üstelik milyarlarca dolarlık  onca holdingimiz var, sadece para kazanıyorlar. Yetmiş seksen yıllık ömürlerinde ülkemizi dünya lideri yapacak, kendi teknolojimizle stratejik bir ürün üretememişler.

Sadece kendileri kazanmış.

Daha çok kazanmak için zeytinliklere göz dikmişler.

Bir memlekette sanayi olmalı, en alası olmalı kimse sanayileşmeye karşı çıkamaz. 

Yaşamımızın lokomotifi.

Ancak yatırımı yaparken kendilerini büyütecek değil, ülkemizi geliştirecek yatırımlar da yapmalı.

Şunu bilmeliyiz ki bu ülkenin  sanayi kadar tarıma da ihtiyacı var. İsrail bir tohumla dünya tarımında, dünya gıda üretiminde çok etkili bir pozisyonda.

Sanayileşme derken  illa metal elektronik olarak da düşünmemeliyiz. 

Gıda sektörü, tohumculuk, bu ürünlerin saklanması, tarıma dayalı ilaç sanayi  derken tarımda da yapılabilecek  katma değer üretecek, ülkemizi  gelişmişlik seviyesine çıkarabilecek çok büyük potansiyel var.

Neden dünyanın en kaliteli  zeytin ve yağı üretimi ile dünyanın en gelişmiş gücü olmayalım?

Şifa kaynağı, kozmetik gibi alanlarda kullanılan zeytin, zeytin yağı ve yaprağından Tıp alanında iş birliği ile  yaşam kalitesini artıracak bir buluş yapmayalım.

Günümüzde bütün zeytinin faydalarını saymakla bitiremiyoruz. Değil mi ?

Bugünün yaşamında, bütün dünyada, insanlık sağlıksız beslenme, yapay gıdalar GDO’lu  tarımsal ürünlerle yeni yeni hastalıklarla tanışıyor. Bu sorunu bilim çevreleri  ağız birliği yaparak sık sık dile getiriyor.

Tam da böyle bir zamanda doğal beslenme kaynağı, zeytinin üstüne biraz daha eğilmemiz gerekmez mi?

Kuran’ı kerimde adı zikredilen bir meyve olan zeytin tarihin en eski meyvelerinden birisidir.

Tarih boyunca zeytin insanların en değerli  ağaç ve meyvesi olmuş.

Yemişiz, sağlık beslenmek için, sürünmüşüz, yağ olarak kullanmışız, kozmetikte kullanmışız, ilaç olarak kullanmışız.

Zeytin tarihte, adaletin barışın, şifanın, namın simgesi olmuş.

Üstelik zeytinin anayurdu Anadolu olarak kabul ediliyor.

Mardin’den Akdeniz , Ege boyunca, Marmara çevresinde Zeytin yaşamın en kuvvetli , zamana en direnen ağacı olmuş. Değerinden hiçbir şey  kaybetmemiş.

Lübnan’da 6000  yıllık zeytin ağacı insanlık tarihini gölgesine almış bize var olmanın ihtişamını gösteriyor.

Canlıların içerisinde saygın yerini koruyor, koruyacak.

Bizler de öyle yatırımlar yapalım ki binlerce yıl geçse de, zeytin  gibi,değerini kaybetmesin.

Öyle yatırımlar yapalım kim, başka devletlerin gölgesinden kurtulabilelim.

Öyle bir yatırım yapalım kim insanlık bizim gölgemizde huzur bulsun,

Öyle yatırımlarımız olsun ki  doğal yaşam bozulmasın,

Öğle yatırımlar olsun ki, yaratılmış her varlığın içerisinde en yüce varlık olduğumuzun haline bürünelim.

Öyle  yatırımlar yapalım ki insanlık barışa zeytin dalı kadar sağlam tutunsun.

Öyle yatırımlar yapalım ki, binlerce yıl önce üretilmiş zeytin yağı üretimi gibi evrensel olsun.

Yoksa birileri zengin olacak diye, sanayileşme ambalajına bürünüp, zeytinlikleri yok ederek gelişmemizi kimse beklemesin.