Başarısız 15 Temmuz kalkışmasından sonra terör örgütleri tekrar devreye girerek midemizi bulandıran eylemlerine devam ettiler. Güney Doğu illerimizde patlatılan bombalar yüzlerce can kaybına sebep olurken yüzlerce insanımız da yaralandı.

Bu bombaların patlamasında istihbarat zafiyeti yanında 15 Temmuz kalkışması sonrası askeri kışlaların halk tarafından ablukaya alınması ve askerin görev yapamaz hale getirilmesi de yer alıyor.

15 Temmuz kalkışması başarıya ulaşsa idi zaten FETÖ ile aynı kaynaktan beslenen PKK sınırdan içeri girerek bölgede özerklik ilan edecekti. Bütün hazırlıklar bu şartlara göre yapılmış, içeriye girecek terör birlikleri belirlenmişti. Başarısız olununca plan suya düştü ama PKK'nın tahmin etmediği bir gelişme oldu. Halk askeri birliklerin önüne barikatlar kurarak kışladan çıkmalarını önledi. Bu sırada PKK hazırda beklettiği elemanlarını sınırdan içeriye soktu. 

Ayrıca 15 Temmuz sonrası açığa alınan istihbarat elamanlarının sahada irtibat kurdukları elemanların isimleri bilinmiyor. Daha önce sahada çalışan elemanlar FETÖ ve Sabah Gazetesi tarafından deşifre edilmiş, Arınç da ülke bağırsaklarını temizliyor demişti. Şimdi sahada çalışan elemanlar irtibat kuracakları isimleri bilmiyorlar. Görevden alınanların yerine atananlar da saha elemanlarını tanımıyor. Görevden alınanlarınsa halen saha elemanlarını kullanıp kullanmadıkları da bilinmiyor. Yani istihbarat bir bakıma felç olmuş durumda. 

15 Temmuz sonrası artan terör olaylarının hayat bulduğu Suriye bataklığına 24 Ağustos'ta giren TÜRK Silahlı Kuvvetleri ülkeyi yeniden heyecanlandırdı. Başarısız kalkışma sonrası milletin gözünde büyük bir değer düşüşü yaşayan ve en güvenilmez kurumlar arasına giren Türk Ordusu bu harekât ile yeniden asli görevinin başında olduğu masajını bağrından çıkmış olduğu millete deklare etti. 

Temennimiz ve duamız ordumuzun başarılı olması yönünde. İnşa Allah ordumuz tarih boyunca olduğu gibi yine kendisine tevdi edilen bu görevi başarı ile yerine getirecek ve milletinin güvenini yeniden kazanacaktır. Bundan hiç şüphe duymuyoruz. 

Bütün siyasi partiler hükümetin almış olduğu bu kararın arkasında durmalıdır. Ancak denetim görevini de ihmal etmemelidirler. Ordumuzun Suriye'ye girmesi Esat rejimine olduğu kadar bu ülkenin sınırları içerisinde yaşayan Türkmenlere de rahat bir nefes aldıracaktır. Bölgenin terör örgütlerinden tamamen arındırılması güvenliğimiz açısından çok önemlidir. IŞİD bütün dünya tarafından terör örgütü olarak tanınmaktadır. Bu örgütü vurmamız tepki görmeyecektir. Problem bizim terör örgütü olarak gördüğümüz ama ABD tarafında terör örgütü sayılmayan PYD'nin vurulması sırasında yaşanacak gibi görülüyor.

***

Hükümet 15 Temmuzdan önce aldığı bütün kararları yeniden gözden geçirmeli. Bu tarihten önce aldığı ve aldatıldığına veya kandırıldığına kani olduğu bütün kararları iptal etmeli! Özellikle 12 Eylül Referandumu sonrasında çıkan KHK ve Yasaları yeniden gözden geçirmeli. 

Bu tarihten sonra yapılan atamalarla üst düzey görevlere gelenlerden istifaları istenmeli ve atamalar yeniden yapılmalı. Hakkâri ve Şırnak'ın ilçe yapılması hatasından dönüldüğü gibi son torba yasada çıkarılan bazı yanlışlardan da bir an önce dönülmeli. Mesela Kredi Yurtlar Kurumunun özelleştirilmesinden bir an önce vaz geçilmeli. FETÖ örneği önümüzde dururken böyle bir kararın alınmış olması bile insanı hayretler içerisinde bırakıyor. 

Son Torba Yasa ile “Atatürk Orman Çiftliği Genel Müdürlüğü, Atatürk Kültür Merkezi, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü, Spor Toto Teşkilat Başkanlığı, TRT, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü, Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel Müdürlüğü, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, GAP Başkanlığı, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, PTT, İller Bankası, TÜBİTAK, Milli Piyango, Karayolları Genel Müdürlüğü, Türkiye Adalet Akademisi, Spor Genel Müdürlüğü...” gibi kurum ve kuruluşların özelleştirme kapsamına alındığı haberlerini okuduk. 

Kıyı Emniyet Müdürlüğü, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu, Savunma Sanayi Müsteşarlığı, PTT, TÜBİTAK, Türkiye Adalet Akademisi gibi kurumların özelleştirilmesi ilerleyen yıllarda ülkenin başına başa çıkılamayan dertler açacaktır. Aslında özelleştirmeye kökünden karşı bir insanım. Özelleştirme yerine ıslah edilmesi taraftarıyım. 

Özelleştirmeyi yeni bir FETÖ'leşmeye yol vermek olarak görüyorum. Devlet okulları ve pansiyonları ıslah edip fakir öğrenciler için daha cazip hâle getirmek yerine kapatarak bu insanları cemaatin kucağına attı. Sonuç ortada! On binlerce vatansever insanımızın çocuğu bugün vatan haini olarak karşımıza çıktı. 

Yani, ailelerinin zor şartlar içinde okuttuğu fakir ailelerin çocukları beyinlerini cariye olarak verdikleri ve dindar olarak görülen bir örgüt tarafından iğfal edilerek vatan haini konumuna getirildi. Bu olaylardan hiç ders alınmamış olacak ki yine fakir ailelerin çocukları birilerinin kucağına atılmak isteniyor. 

Ordumuzun Suriye'ye girmesini ne kadar destekliyorsam özelleştirme kapsamına alınan bu kurumların birilerine satılmasına da o kadar karşıyım.

***

Uyanmak yok, uyumaya devam!

***

BAŞSAĞLIĞI:

Çumra Belediye Başkanı Dr. Mehmet Oğuz'un küçük oğlunu kaybettiğini öğrendim. Mehmet Oğuz ve kederli ailesine sabır vefat eden küçük Muhammed'e rahmet diliyorum.