Bugün, 15 Temmuz 2016 gecesinde bir darbeyle millet iradesine ipotek koymak isteyen karanlık zihniyetin, o gecenin sabahında karanlıklara sürüklendiği ve milletin zafere eriştiği gecenin yıldönümüdür.

15 Temmuz darbe kalkışmasının darbeden öte, ülkemizin işgaline yol açacak bir girişim olduğunda şüphe yoktur.

15 Temmuz akşamı milletin iradesine tasallut edilmiş karanlık bir gece iken, 16 Temmuz sabahını Milli İrade Zaferine tebdil eyleyen, 15 Temmuz’un karanlık gecesini, 16 Temmuz’un nurlu sabahına dönüştüren Rabbimize sonsuz şükürler olsun.

O gece, Allah, bu milletin her bir ferdinden ölüm korkusunu kaldırdı.

Rabbimiz ölümü öyle güzel gösterdi ki herkes ölüme koşarak gitti.

Yaşadığımız şerden büyük hayırlar doğdu. Yeniden bütünleştik, kardeş olduğumuzun farkına vardık. Bedenlerimizle birlikte yüreklerimiz de birleşti.

Ayrıca FETÖ’nün içyüzünü göremeyen ahmaklar da bunların ne büyük bela ve dış güçlerin maşası olduklarını görmüş oldular.

15 Temmuz gecesi; millete darbe yapılmaya kalkışılan karanlık bir gece olduğu kadar, milletimizin dik duruşuyla darbe ve işgal girişiminin püskürtüldüğü Milli İrade Zafer Gecesidir aynı zamanda…

Cumhurbaşkanımızı ve şanlı milletimizi yürekten kutlamak gerekir. Gerçekten o gece bu millet, nasıl büyük bir millet olduğunu dünyaya gösterdi.

Tanklara ve savaş uçaklarına, ölümüne karşı durmak her yiğidin harcı değil.

O gece, dünya destanlaşan bir lider ve bir destan daha yazan şanlı bir millet gördü.

Başkomutanın ve milletimizin basireti ve cesareti ile büyük bir tehlike atlatıldı o gece…

Güzel ülkemin tüm güzel insanları canları pahasına darbeye, hain darbecilere geçit vermedi. “Çanakkale Geçilmez” ruhu bir kere daha yaşandı.

1970 li yıllardan itibaren samimiyetten uzak olduklarını fark ederek gayet uzak durduğum ve kalben dahi olsa en küçük bir yakınlık ve sevgi duymadığım aksine nefret ettiğim Gülen hareketine karşı, onların ne olduğunu ortaya koyan yazılarımı 20 yıldan buyana kaleme almaktayım.

O hain grubun yaptığı Dinler Arası Diyalog Toplantıları, Abant Toplantıları, Türkçe Olimpiyatları gibi ihanet dolu faaliyetleri ile Mavi Marmara olayındaki tavrı, İsrail dostluğu, merhum Erbakan hocamıza karşı tavrı ve 28 Şubat’ta Cuntacılarla birlikte hareket etmesi ile ilgili defalarca yazılar yazdım.

Bu yazılarımla ilgili bazen tehditler, bazen de “bu kadar da fazla olmuş” kabilinden serzenişler aldım. Ama bunların içyüzünü anlatmaya devam ettim.

Herkesin bu ihanet grubunu görmesi için 15 Temmuz’un yaşanması gerekiyormuş.

Bu darbe girişimi kesinlikle ABD ve CIA ile birlikte planlanmıştır.

Türkiye’nin büyümesini ve gelişmesini istemeyen dış güçler ile içerdeki uzantılarının, yolumuzu kesmek için bu planı yaptıklarından, ülkemiz yönetimini ABD’nin güdümüne devretmek, kardeşi kardeşe kırdırmak ve ülkemizi yeni bir Suriye yapmak istediklerinden, bunun için de FETÖ’yü ve başındaki büyük haini kullandıklarından zerre kadar şüphem yoktur.

Her 10 yılda bir yaptıkları darbelerle ülkemizi karanlıklara sürüklemişler, son vuracakları darbede ise Allah’ın izniyle karşılarında çelik gibi eğilmeyen bir lider ve gözünü kırpmadan ölüme yürüyen şanlı bir millet bulmuşlardır.

Bu şanlı millet kıyama kalkarak o gece bir değil binlerce destan yazmış, Asım’ın nesli olduğunu, namusunu, vatanını, bayrağını çiğnetmeyeceğini dünya âleme göstermiştir.

İşte bu şanlı zaferin 4. yıldönümünde tarihi bir adım daha atılmış, 86 yıldır yetim, öksüz, zincirlere bağlı olan Ayasofya ibadete açılmıştır.

Ayasofya’nın 86 yıllık hüznüne, kasvetine, yasına son verilerek Cami’ye dönüştürüldü.

Böylece hayallerimiz gerçekleşti ve zafere bir zafer daha eklendi.

Gençlik dönemimizin en önemli sloganı; “Zincirler Kırılsın, Ayasofya Açılsın” idi.

Elhamdülillah şimdi Ayasofya’nın zincirleri kırıldı ve ibadete açıldı. Fatih’in emaneti tekrar aslına rücu etti.

Rabbim; bu günleri gösterdiğin için sana sonsuz şükürler olsun.

Bu kararı veren Danıştay üyelerine ve kararın hemen arkasından Ayasofya’nın Camiye dönüşmesi kararnamesini imzalayan Cumhurbaşkanımıza sonsuz şükranlarımı sunuyorum.

Uzun bir doğum sancısından sonra nasip bugüneymiş.

1970 li yıllardan itibaren Ayasofya’nın açılması bizim hayallerimizi süsleyen ve büyük bir özlemle beklediğimiz tarihi bir olaydı.

O yıllarda, siyasete atıldığı 1969 yılından itibaren Ayasofya’yı hep gündemine alan ve Ayasofya’nın açılmasını “Hakk’ın bâtıla galebesi” olarak gören ve her mitinginden sonra ettirdiği yeminine “Ayasofya’yı açmak için mücadele edeceğime” ibaresini ekleyen merhum Erbakan hocamızı rahmetle, minnetle anıyoruz.

Bu günleri görmesini çok arzu ederdim. Zira; Ayasofya’nın açılması, Hakk’ın hâkim olması, Ahlak ve maneviyatla dolu bir gençlik yetişmesi gibi konularla ilgili ömür boyu mücadele veren hocamızın bu uğurdaki emeği göz ardı edilemez.

Kendisi göremedi ama yetiştirdiği talebesi onun hayallerini gerçekleştiren tarihi bir adım attı.

Hocamız, “sosyal olaylar hemen olmaz, biraz zaman alır” derdi. Kendisinin yıllarca alt yapısını oluşturmak için yaptığı mücadele amacına ulaştı, zamanı geldi ve karar verildi Elhamdülillah.

Ayrıca yine bu uğurda mücadele veren Necip Fazılların, Osman Yüksellerin ve daha nice isimsiz mücahidlerin de büyük emekleri var. Bunları da rahmetle anmak gerekir.

Ayasofya’nın açılması, Mescid-i Aksa’nın da kurtuluşunun habercisidir İnşaAllah.

Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere emeği geçen, bu uğurda mücadele veren, imza atan herkese tekrar şükranlarımı sunuyorum. Allah hepsinden ebeden razı olsun.  Yazımı KAVUŞTUK AYASOFYA şiirimle tamamlıyorum.

KAVUŞTUK AYASOFYA

Zincirlerin kırıldı Ayasofya’m gül artık,
Bedduan kalktı bizden Sultan Fatih gel artık,
Haçın gücü eridi çatla batı öl artık,
Özlenen bu günlere kavuştuk Ayasofya.

Seksen altı yıl geçti namazsızdı mihrabın,
Ezanın okunmazken büyüdü ızdırabın,
Sana zulmedenlere artmıştı hep gazabın,
Özlenen bu günlere kavuştuk Ayasofya.

Yıllardır beklemiştik merak, özlem, kasvetle,
Kucaklıyoruz seni çok büyük bir hasretle,
Ezanların yükselir İnşaAllah nusretle.
Özlenen bu günlere kavuştuk Ayasofya.

Prangası çözüldü, Ayasofya açıldı,
Fethin manevi nuru bütün yurda saçıldı,
Hayaller gerçek oldu tüm engeller geçildi,
Özlenen bu günlere kavuştuk Ayasofya.

Üstümüz küllense de devam eder fetihler,
Hilal galebe çaldı bitmez bizde Fatihler,
Esaret bitti diye yazar bunu tarihler,
Özlenen bu günlere kavuştuk Ayasofya.

Peygamberin müjdesi bize en büyük rehber,
Eyyüb el Ensari’den gelir hep selam, haber,
Fatih seni seyreder ordusuyla beraber,
Özlenen bu günlere kavuştuk Ayasofya.

Hamdolsun bu günleri bahşeden Allah’ıma,
Yıllardır bu çabamız keffaret günahıma,
Allahuekber sesi sebeptir felahıma,
Özlenen bu günlere kavuştuk Ayasofya.

Yıllar var ki hiç dinmez Ayasofya'ya özlem,
İçimdeki hasreti hiç durmaz yazar kalem,
Sonsuz hamdle doluyum sona erdi bu çilem,
Özlenen bu günlere kavuştuk Ayasofya.

Bu günü sağlayana binlerce şükranım var,
Bu nurlu yolu açan önümde Furkan’ım var,
Semalarda çınlayan manevi kalkanım var,
Özlenen bu günlere kavuştuk Ayasofya.

Salih Sedat Ersöz