27 Mayıs 1980 günü eşi ve çocuklarının gözü önünde öldürülen ‘’Gün Sazak’’ ismi, Türk siyasi hayatı açısından çok önemli bir yere sahiptir. Türkiye’nin 1980 Darbesinin hemen öncesinde bulunduğu görevler ve bu görevlerde ki icraatleri bakımından titizlikle çalışılması gereken bir isim olduğunu söylemeliyim. Siyasi ufku, bakanlık döneminde attığı adımlar ve üstlendiği görevler hem dönemi anlamaya hem de bugünlere ışık tutmak adına göz ardı edilemez. Aktif siyasetin içerisinde bulunurken, döneme dışarıdan bakarak tahlillerde bulunabilmiş olması bile onun neden katledildiğine bir cevap oluşturacaktır. Gün Sazak’ın ölümünün geri planının irdelenmesi bugün hala uğraştığımız birçok meselenin de aslında geri planını gösterecektir. Ancak gözüken o ki kendi yakın siyasi geçmişimizden bihaberliğimiz ve kendi yakın siyasi geçmişimize samimiyetle yaklaşma korkumuzdan ne yazık ki nasibini almış isimlerden bir tanesi de Gün Sazak’tır. 

İlk mecliste bulunmuş ve Milli Mücadeleye katılmış toprak zengini Emin Sazak’ın oğlu Gün Bey, 1973 yılında Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcılığı göreviyle aktif siyasete girmişti. Milliyetçi Hareket Partisi’nde iş dünyasının üst düzey üyelerinden sayılabilecek tek isimdi, denebilir. Bunun yanında Alparslan Türkeş’in her an yanında bulunan ve en yakın çalışma arkadaşları arasında kabul edilen Gün Sazak, o dönemde başarılı yükselişiyle olası lider isimler arasında anılıyordu. 

Sokaklar da çatışmaların olduğu ve artık Türkiye’nin nereye sürüklendiğinin kestirilemediği günlerde Gün Sazak, siyasi zekasını göstermişti. Taha Akyol’un aktardığı üzere Alparslan Türkeş’e sokaklarda ki olayların durulması için tepede bir yakınlaşmanın gerektiğini belirtmişti. CHP ile kurulacak bir koalisyonun dökülen kana engel olabileceğini söylemiş ve Türkeş’ten aldığı onayla ‘’Vedat Dalokay’’ ile bunun için görüşmüştür. CHP’de Ecevit’in bu yaklaşıma sıcak bakmaması neticesinde girişim neticelenememiş ve ne yazık ki olaylar sokakta artarak devam etmiştir. 

Bu dönemde sokak olaylarının planlayıcılarının Türkiye’de bir darbe hazırlığı yaptığı üzerine görüşleri aslında onun durduğu noktayı gösterir niteliktedir. Bu anlamda birçok girişimde bulunmuşsa da hepsi bir şekilde boşa çıkarılmıştır. 

1977’de kurulan ‘’Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi’’ koalisyonu dönemimde milletvekili olmamasına rağmen Alparslan Türkeş tarafından ‘’Gümrük ve Tekel Bakanlığı’’ görevine getirilmiştir. Bu göreve geldiği andan itibaren ‘’yolsuzluk, rüşvet ve kaçakçılık’’ ile yapmış olduğu mücadele onun isminin çok daha fazla duyulmasına yetmiş gibi gözüküyor. Görev yaptığı kısa dönemde liyakat sistemine dayalı atamaları çerçevesinde rüşvet ve kaçakçılığı gün yüzüne çıkarıp engellemeyi başarmış bir isimdi. Müsteşar olarak görevlendirdiği Namık Kemal Zeybek’in de bahsettiği üzere Gün Sazak, yaptığı atamalarda dönemin keskin siyasi fay hatlarına ve gruplaşmalarına rağmen liyakatten vazgeçmemişti. Uyuşturucu ve silah kaçakçılığının arkasında ki terör bağlantısını çözerek buna da ağır bir darbe vurmayı o kısacık görev süresinde başarabilmişti. 

Bu durum yalnızca kendi çevresinden değil farklı görüşlerde bulunan insanlar tarafından da takdir edilmiştir. Farklı dünya görüşlerine sahip olmalarına rağmen Abdi İpekçi Gün Sazak’ı o dönemde birçok kez takdir ve tebrik ederek kaleme almıştır. Hatta Gün Bey’den sonra göreve gelen CHP’li bakan ‘’Tuncay Makaracı’’yı eleştirip Gün Bey’in dönemini örnek olarak göstermekten geri durmadı. Yine aynı dönemde kaçakçılık ve terör ilişkisi üzerine çalışan Uğur Mumcu’da Gün Bey’i öven yazarlar arasındaydı. 

Tabii, o yıllarda böylesine bir isme suikast düzenlenmesi beklenebilir bir düşünce olsa da, MHP’nin iki numarası kabul edilebilecek bir ismin hedef alınması pekte basit bir iş değildir. Üstelik hem siyasi alanda ki uzlaşmacı tavrı hem de bakanlık döneminde ki faaliyetleri de göz önüne alınanınca basit bir cinayetten bahsetmek mümkün gibi gözükmüyor. 

Cinayeti 3 gün sonra her ne kadar Dev-Sol üstlenmiş olsa da hadisenin bu kadar basit olmadığı söylenebilir. Katillerden Edip Eranıl’ın hemen kaçabilmiş olması ve daha sonraki yıllarda THY uçağının Bulgaristan’a kaçırılma olayında ismi geçmesine rağmen kayıplara karışmasının izahı pek kolay değildir. Üstelik bir başka terörist Cemal Kemal Altun’un Almanya’da sorgulandığı anda mahkemeden atlayarak intihar etmesi de bu işin geri planını karanlık hale getirmektir. 

Yolsuzluk, Rüşvet ve Kaçakçılığın baş düşmanı Gün Sazak’ın öldürüldüğü gün ‘’Ülkücü Şehitleri Anma Günü’’ olarak hala Ülkücü Harekette anılmaktadır. 

Allah Rahmet Etsin…