Gördün mü ki şu kâinatın ucunu bucağını? Görmek için yeterince yüksek mi üzerinde bulunduğun Kaf Dağları? Kaç yıldız saydın? Kaç galaksi dolaştın? Binlerce âlemden hangilerine hükümdar olduğunu sanarsın? Ufuklar ne vakit yarıldı da hangi sırra vâkıf oldun? Sâhi, bu soruların bir cevabı olmalı sende. Ne ara terk etti hikmet aklını, kalbini, gözlerini? Bu pervâsızlığın, vurdumduymazlığın ve cüretkârlığın hangi sorunun cevabında gizli? Ne yaşadın, neyi başardın da kapattın gerçeğe gözlerini ve abarttın benliğini? Tam da şu hâlinle, gözlerindeki karanlığın en korkulası karanlık olduğunu, zihnindeki enkâzın en şiddetli depremin eseri olduğunu bilir misin? "Eşrefi mahlukat" olarak yaratıldığından haberin yok muydu? Yoksa vardı da lâyık olmaya yüreğin mi yoktu? Nankör olduğunu öğrendim de bu kadarını tahmin dâhi etmedim.

Sorgulamadın, üzerine kafa yormadın, tekdüzeliğin kaçınılmaz oldu. Hem de abartırken sıradanlaştırdın kendini. Büyüdüğünü sanarken küçüldün. Kendini ve haddini korumak için gereken istikrarı, kendine zulmetmek için kullandın. Mamafih, zulmettiğin sadece sen değildin. Ne varsa senin yararına yaratılan, onlara da zarar verdin. İzafiyetini tartışamayacağımız zamanı bile kendi basmakalıp sisteminde erittin. Şu dünya hayatında işlerini kolaylaştırmak için zamanı yıllara taksim etmen, ona hükmedenin sen olduğu anlamına gelmezken tüketip gittiğin takvim yaprakları karşısında nasıl bu kadar umursamaz kalabildin? On saniye içerisinde paketleyip "sıfır" dendiğinde nasıl rafa kaldırabildin zamanı aniden? Arkana dönüp bakmadan, hiçbir pişmanlığın yokmuş gibi on saniye içerisinde nasıl unuttun her şeyi? Kendinden geçmiş kafanla ondan geriye sayarken, geriye bakmak gelmedi aklına değil mi? Her günün sonunda yaptıklarınla hesaplaşman gereken sen, yıl olarak adlandırdığın zaman diliminin son birkaç saatinde eğlenerek mi utandın kendinden? Ya da eğlenirken utanmadın mı seni her daim bekleyen tevbenden? Göklerden mâsum yerlere atılan füzeler için mi yerlerden mâsum göklere attığın havai fişekler? Yerde yayılan kanın şerefine mi gökte yaydığın ışıklar? Sen ki yerde patlayan bombaları durdurmak için harcamadığın paranı, gökte oluşturduğun patlamalarda rekora koşmak için harcadın. Yüreğini gösteremediğin bir zaman dilimini, rekorlar kitabında boy göstererek tamamlasan ne yazar?

Ne çam ağacı isterdi böyle süslenmeyi ne de geyikler isterdi böyle bir gecenin kahramanı olmayı. Ne geçmişin böyle uğurlanmayı hak etti ne de geleceğin böyle karşılanmayı bekledi. "Hoş geldin" diyerek karşıladığın gelecek, bir vakit sonra geçmiş olduğunda hoş gidecek mi? Bilemezsin ama, kötülüklere hapsettiğin zamana rağmen, zamanı Yaradanın tevbe kapılarının açık olduğuna emin olabilirsin.