Son yıllarda önemli yatırımlar alan Konya, her alanda büyük gelişmeler yaşıyor. Bu yatırımlardan biri olarak açılan Konya Şehir Hastanesi, şehir adına büyük katkılar sağlarken, devam eden Yeni Gar, Lojistik Merkez, Çevreyolu projesi çalışmaları da aralıksız devam ediyor. Bunun yanında Konya’nın gelecek 50 yılına atılacak bir imza olan Konya Metro Projesi için de çalışmalar sürüyor. Tüm bu önemli yatırımlar devam ederken, tarım şehri olarak dikkat çeken Konya’nın mevcut tarım potansiyelinin daha da artırılması planlanıyor. Bunun için ise Ova’daki sulanabilir tarım arazilerinin artırılması planlanıyor. Bu kapsamda Mavi Tünel Projesi Ova’ya cansuyu olmuş durumda. Ancak, Konya Ovası’nın geleceği için farklı projelerin de devreye alınması kaçınılmaz hale geldi. Bu anlamda Konya siyaseti, şuanda yeni bir dış havzadan su getirilmesi projesi için bastırıyor. Konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulunan AK Parti Konya Milletvekili Orhan Erdem, tüm güçleriyle bu projeyi titizlikle takip ettiklerini söyledi.

ÜLKEMİZİN GELECEĞİNİ BİRLİKTE HAZIRLAYACAĞIZ

AK Parti Konya Milletvekili Orhan Erdem, Türkiye ve Konya gündemine dair önemli açıklamalarda bulundu. 2002 yılında başlayan AK Parti iktidarlar süreciyle Türkiye’nin bugün daha güçlü ve dirayetli bir ülke haline geldiğine vurgu yapan Milletvekili Erdem, şunları kaydetti, “Ülkemiz gerçekten 2002’den buyana geldiği noktada artık eski Türkiye değil. Çünkü AK Parti hükümetleri 19 yıllık kesintisiz bir yönetime sahip. Bu istikrar demek, plan demek, planların sürelerinde yerine getirmek demek. Bu bakımdan Türkiye bunun bereketini ve sıkıntısı yaşıyor. Bereketi şu; Türkiye’de 2002’ye kadar bir hükümetin ömrü 1.2 yıldı. 12 ayda, 14 ayda bir hükümet ne yapabilir? Kurumları tanımadan yurt dışıyla anlaşmalarını gözden geçirirken yeni hükümet kuruyordu. Bu dış güçlerin Türkiye üzerinde oyunlarına neden oluyordu. Ama şimdi Cumhurbaşkanımız 19 yıldır Türkiye’nin başında. Karşısındaki liderlerin hepsinin halk tabiriyle ciğerini biliyor. Yüzlerine her şeyi söylüyor. Onlar da artık gizli adım atamıyor. Dolayısıyla Fransa Cumhurbaşkanı; “Bizim Türkiye ile sorunumuz yok, Erdoğan ile sorunumuz var” diyebiliyor. Çünkü şunu biliyorlar; Erdoğan gibi bir lider 100 yılda bir gelir, onun başını alırsan Türkiye’nin başını alırsın. O bakımdan Türkiye, geldiği noktada lideriyle, halkın ona verdiği desteğiyle saygın bir noktada. Bunun için de hazmedilemiyor, farklı oyunlar uygulanıyor. 3 tane sondaj gemisinin, 2 tane sismik araştırma gemisinin alınması bugünden yarına alınacak bir şey değil. 2008’de, 2009’da Türkiye Doğu Akdeniz’de yaşanabilecekleri gördü, siparişlerini verdi, elemanlarını yetiştirdi, çok stratejik adımlar atıldı. Gaz rezervlerindeki ilk müjde de bunun bir sonucudur. Türkiye müjdeli haberleri artık bekler hale geldi. En büyük gücümüz de askeri alanda, savunma alanında yüzde 75’leri aşan yerlilik oranları. Bu güçler bizi daha dik tutuyor. Yoksa kuru kuruya meydan okumayla bir şey olmadığını daha önce gördük. Umutluyuz. Yıllardır birçok tecrübelerimiz oldu. Bu ülkenin daha önce 2 tane dış siyaseti vardı; birisi sözde Ermeni soykırımı, diğeri de Kıbrıs politikasıydı. Başka da yurt dışı planı, projesi yoktu bu ülkenin. Şimdi dünyanın her yerinde sorumlulukları var çünkü Osmanlı’nın bakiyesi bir ülke. Artık Avrupa Birliği’nde üç imparatorluk doğuyor diyerek, Çin’i, Rusya’yı ve Türkiye’yi ayrı bir kategoride izlemeye aldıklarını gösteriyor. Bizim 30’un üzerinde şehitliğimiz var dünyanın birçok yerinde. Sınırlarımız görünenle bizi bağlıyor ama gönül coğrafyamız çok geniş. O bakımdan, dik duracağız, Cumhurbaşkanımızın arkasında duracağız, geri adım atmayacağız, ülkemizin geleceğini hep birlikte hazırlayacağız.”

ANA MUHALETTE SAĞLIKLI DURUŞ YOK

Milletvekili Erdem, Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtiğini hatırlattı. Bu süreçle birlikte AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP)’nin Cumhur İttifakı kurduğunu ve bu ittifakın uyumlu bir şekilde devam ettiğine dikkat çeken Erdem, diğer siyasi oluşumların tutumlarını da değerlendirdi.  “Başkanlık sistemi bu ülkenin geleceği için çok kritik bir dönemeçti, halkımız da bu iradeyi onayladı” diyen Erdem, sözlerini şöyle sürdürdü, “Liderin gücünü dünyaya karşı mücadelesini gerektiği yerde hızlı karar alma mekanizmasını görüyoruz. AK Parti iktidarı 2002’de yüzde 34 civarı bir oyla 360’a yakın milletvekili çıkarmıştı. Daha sonraki süreçlerde yüzde 42, yüzde 45, yüzde 47, yüzde 49’la birçok iktidar olduğu seçimler oldu. Ne derdi vardı da yüzde 50’yi getirdi?  Çünkü tek başına iktidar olmak gibi bir sorunu yoktu. Bir kere olaya buradan bakmak lazım. Ülkenin geleceği burada. Bu ülkede A partisi, B partisi, C partisi diye 30’un üzerinde parti vardı, yenileri de çıkıyor. Ama zamanla bu ülkede taraflar oluşacak, demokrasi kendi kontrolünde bir muhalefeti de tutacak. Ama bu kadar dağınıklığı da içinde absorbe edecek. Bu bir geçiş süreci. Bizim içimizden de ayrılan olacak, diğerlerinden de olacak. Siyasetin doğasında var bu. İnsanlara maka veriyorsunuz, belli bir çevre ediniyor, parti kurmanın doğru olduğunu düşünüyor atılıyor. Kimisi siyasi sahneden silinip gidiyor, kimisi de zamanı gelince tutunuyor. Ona halk karar verir. Ama AK Parti bu milletin menfaatine önemli bir şey yaptı. Şuan Milliyetçi Hareket Partisi ile kurduğu Cumhur İttifakı’nı uyumlu bir şekilde götürüyor. Bu ittifaktan o da kazanıyor. O da bizden güç alıyor, biz de ondan güç alıyoruz birlikte bu milletin beklentilerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Ama muhalefet cephesinde bu sağlıklı duruş yok. Özellikle ana muhalefette. Yabancıların bize karşı olan politikası neyse ana muhalefet de çıkıyor aynı şeyi söylüyor. Doğu Akdeniz’de, dünyaya karşı meselelerde muhalefeti bırakmak lazım. Birlikte olmak lazım. İçerde de eksikleri konuşalım, halk ona karar versin. Şimdi bizim içimizden çıkan arkadaşlar da parti kurdular, neler olacağını göreceğiz, milletimiz her şeyin farkında. Bu zor dönemde bile anketlerde Cumhur İttifakı’nın kendi gücünü koruduğunu görüyoruz.”

ZORLU SÜREÇLER ATLATILDI

Türkiye’nin son dönemlerde zorlu süreçlerden geçtiğine vurgu yapan Erdem, “AK Parti iktidarlarını ben 3 döneme ayırıyorum: 2007’deki Cumhurbaşkanlığı krizi ve referandumla halkın cumhurbaşkanını seçmesi. 2011’lerde milli geliri 12-13 bin dolarları zorlarken, IMF’ye olan borcunu bitiren, 3. Köprü, 3. Havaalanı, gibi önemli projeleri açıkladığı, faizlerin yüzde 4’lere kadar indiği bir dönemde biranda Gezi Olaylarının başlaması. Bu olaylardan sonra faizlerin yeniden yüzde 13-14’lere yükseldiği bir dönem var. Bu dönem FETÖ’nün de adımlar atmaya başladığı bir dönem. Bunun içinde süregelen 17/25 Aralık operasyonları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde teröre karşı yürütülen hendek savaşları, 15 Temmuz hain darbe girişimi, ekonomiyi batırma adına yapılan müdahaleler, Türkiye’nin her yerinde patlayan bombalar. Ve bu zorlu süreçte Türkiye seçimler de atlattı” dedi.  

TÜRKİYE’DE SİSTEM ÇÖKMEDİ

Bu süreçlerin başarıyla atlatılmasının ardından pandemi dönemiyle karşılaşıldığını, bu döneminde Türkiye’nin güçlü altyapısıyla başarılı şekilde yürütüldüğünü dile getiren Erdem, şöyle devam etti, “Tam bu süreci atlattık, Türkiye sıçrama yapacak derken dünyada bir pandemi patlak verdi. Bu da büyük sıkıntı. Ama Türkiye dünyaya göre çok iyi götürüyor. Ekonomik olarak pandemiden etkilenen birçok kesim var. Devlet olarak bu kesimlere destek veriyoruz. Diğer yandan baktığımız zaman, sanayi üretimimiz artıyor, ihracatımız artıyor. Bu da pandemiyi diğer ülkelerden daha iyi bir şekilde atlatacağımızı gösteriyor. Sistemlerimiz çökmedi. 50-60 milyon dolarlara gelen milli geliri olan ülkelerin sağlık sistemi çöktü. Yerlerde ölüler gördük, hastane koridorlarında bekleyen hastalar gördük. Çok şükür ülkemizde hastane kapısından dönen olmadı. Sistemde herhangi bir sıkıntı olmadı. Sağ görüşlü arkadaşlar bile, Şehir Hastaneleri’ni eleştirdi. Bu kadar yatırıma gerek var mıydı dediler. Ama bu nasıl bir öngörü ki, bu hastaneler sayesinde önemli bir altyapı oluşturmuş olduk. Hem eski hastaneleri yeniledik hem de yeni konseptlerle Şehir Hastaneleri devreye girdi. Pandemi sürecinde böylelikle 10 bine yakın yeni yatak devreye alınmış oldu. Bu bakımdan umudu kaybetmeyelim. Ben geleceğimizin daha iyi olacağını düşünüyorum. Ben dünya üzerinde ortaya çıkan pandemileri okudum. Bu pandemilerin dünyaya olan etkilerini de çıkardım. Bu pandeminin de dünyayı değiştirecek adımları beraberinde getireceğini görüyorum. Türkiye bu konuda şanslı bir noktada görünüyor. 3 kıtayla bağımız var. Canlı bir potansiyeli var, genç bir nüfusu var. İyi bir lideri ve sistemi var. Bunların hepsi Türkiye için büyük bir şans.”

YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ

11 Mart’ta Türkiye görülen ilk koronavirüs vakasının ardından yüzyüze eğitime ara verildiğini anımsatan Erdem, yeni gelişen süreçte yüzyüze eğitime kademeli olarak başlanılmasını şöyle değerlendirdi, “Pandemi Aralık’ta başladı 11 Mart’ta da Türkiye’de ilk vaka görüldü. Biz 3 ay geciktirerek bu döneme girmiş olduk. Bu süreçte eğitimde de hızlı bir şekilde kararlar alındı. Mart’tan sonra yüzyüze eğitim yapılmadı. Türkiye EBA Sistemiyle TRT üzerinden verdiği eğitim ve canlı dersler verdi. Eğitim komisyonunda olduğum için dünyadaki süreçleri inceledim. Hiçbir ülke bu süreçte Türkiye gibi başarılı olamadı. Bazı sıkıntılar da görüldü. İnternetimizin ulaşmadığı bölgeler de bu sayede net görülmüş oldu, bu konuda da çalışmalar yapılmaya başlandı. Şimdi yeni eğitim döneminde 18 milyon öğrenciden bahsediyoruz. Aileleriyle birlikte her evi konuşmuş oluyoruz. Bilim Kurulu’nun tavsiyesiyle 1. Sınıf ve okul öncesi için ilk etapta haftada 2 gün, sonrasında ise 5 güne çıkarmak suretiyle bir yüzyüze eğitim planlaması yapıldı. Bu hafta çok önemli. Eğer sonuçlar iyi gelirse, eğitim sürecindeki gidişat artırılabilir. Çünkü bir ülkenin geleceği eğitimdedir. Bunun bir de ekonomik tarafı var. 40 bin servisçi var, 100 bine yakın kantinci var, yurtlar var, özel okullar var, özel öğretmenler var. Dolayısı ile büyük bir ekonomik alandan bahsediyoruz. Bunları da düşünmek gerekiyor. Devlet doğru kararlar vermek için büyük çaba gösteriyor. Bu anlamda eğitim konusunda da doğru adımlar atıldığını düşünüyorum. İnşallah bu haftaki verilerle yüzyüze eğitim sayılarını artıracak yolumuza devam edeceğiz.”

ÖNCELİKLİ KONU: SU

Erdem, Konya yatırımlarını da değerlendirdi. Pandemi döneminde tüm dünyanın kilitlendiğini ancak Türkiye’nin bu dönemde de yatırımlarını sürdürdüğünü belirten Erdem, “Bu dönemde Türkiye yerli otomobilin temelini attı. Kaç tane otoyol yatırımının açılışını yaptı. Ülkemiz bu noktada çok farklı bir duruş sergiliyor. Konya her zaman Ankara’ya karşı siyasi birlikteliği ve gücü noktasında büyük etki oluşturmuş bir il. Genel Başkan yardımcısıyla, vekilleriyle, Büyükşehir Belediye Başkanıyla, İlçe Belediye Başkanlarıyla, teşkilatlarıyla uyumlu bir çalışma var. Bunun da bereketini görüyoruz. Bu yıl temelini cumhurbaşkanımızın gelip atacağı metro projesi Türkiye’nin en büyük yatırımlarından biri. 1.2 milyar dolarlara ulaşabilecek bir yatırım ve arkasından ilaveten banliyö yatırımı var. Önemli yatırım bunlar. Gar belli bir noktaya geldi onu açacağız. Lojistik Merkez, il bağlantı yolları, Çevreyolu çalışmaları sürüyor. Bu zor dönemde ilçelerde de önemli yatırımlar sürüyor. Bunun dışında, bu bölge için bundan sonra takip edeceğimiz en önemli proje, dış havzalardan yeni bir su getirmek olmalıdır. Bir taraftan Mavi Tünel projesi kapsamındaki 3 barajda, kanallarda çalışmalar yürüyor. Bizim şuanda birlik içerisinde Konya’ya yeni bir su getirme gayretinde olmalıyız. Bununla ilgili şuanda Kızılırmak’tan su getirme projesi var. Arkadaşlarla o projeyi takip ediyoruz. Diğer kaynaklarla da ilgili çalışmalar sürüyor. Artık Türkiye’nin geldiği nokta itibariyle bu tür işlerin maliyetlerine çok bakmamak gerekiyor. Pandemi dünyaya büyük bir ders verdi, gıda güvenliğini ön plana çıkardı. Sadece sağlıklı ürünler anlamında değil gıdada kendine yetebilirlik oldukça önemli hale geldi. Pandemiyle birlikte ülkeler sınırlarını kapattı, dışarıdan bir şey alamadı, satamadı. Bu anlamda Türkiye’nin kendi kendine yetecek gücü var. Bu bakımdan bir tahıl ambarı olan Konya Ovası’nın öne çıkarılması gerekiyor. Daha bilimsel sulama teknikleriyle donatılması gerekiyor. Bu anlamda arkadaşlarla öncelikle su konusunu takip edeceğiz” şeklinde konuştu.

ABDULLAH AKİF SOLAK

Editör: TE Bilişim