Konya Yenigün’e özel açıklamalarda bulunan Galip Yıldırım biz Müslümanlar olarak inanç değerlerimize uygun nesil yetiştirirken devlet adamı yetiştiremedik. Bu alanı boş bıraktığımız için de medeniyet kodlarımıza uygun olamayan seküler kesim bu alanı doldurdu. O yüzden bizden bildiğimiz hükümetler bile devamlılık sağlayamadı” dedi.

BU ALANDA KURAKLIK YAŞADIK

Medeniyet kodlarımızda asimilasyon değil ama ciddi bir dejenerasyon yaşadık diyen Yıldırım, “Geleneksel olarak Osmanlı’nın son dönemlerinde ortaya çıkan ve bize dayatılan seküler hayatın bizde de yavaş yavaş ilgi görmesi ve bu arada Müslümanların kendilerini entellektüel insan yetiştirme konusunda artık kendi inanç dünyamızdan koparak bir aşağılık kompleksi ile kendi değerlerimizden değil de batı dünyasından temin edebileceğimiz düşüncesiyle başladığımız bu yolda ilim alanında bir kuraklık başladı. Dolayısıyla insan yetiştiremez hale geldik.  Buna, kendi medeniyetimizin kodlarının iptal edilmesi de eklendi. Yerine Batı eksenli dinden arındırılmış bir hayatın bize dayatılması ciddi bir dejenerasyon olduğunu düşünüyorum. Asimilasyon değil ama ciddi bir dejenerasyon yaşanınca insan yetiştiremez hale geldik” şeklinde konuştu.

CİDDİ ZAAFLARIMIZ VAR

İnsan yetiştirme konusunda ciddi bir zaaf içerisinde olduğumuzu söyleyen Galip Yıldırım, “Bununla ilgili çeşitli adımlar atılıyor olsa da bir alana ıskalayarak gelmişiz. O da devlet umurundan anlayan insan yetiştirme konusunda ciddi bir zaaf içerisindeyiz. Bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum. 1970’ler ya da 80’lerden bu yana belki açlığın verdiği bizim kendi medeniyet kodlarımızın harekete geçmesiyle biz açlığını hissettiğimiz dini konularda açlığımızı gidermeye çalışıştık. Fakat bunun yanında devleti idare edecek kesimdeki insanların kalibresi ne olması lazım? gibi konularda çok ciddi bir zaaf içerisine girdiğimizi görüyoruz ”ifadesini kullandı.

KODLARIMIZA DÖNMELİYİZ

Lokal değil komple bir insan yetiştirmekten bahsettiğini söyleyen Yıldırım, “Bir kesimi model alarak yola çıkmaktan ziyade insanlık tarihinde insanlara huzur refahını sağlamak için hangi dönemlerde neler yapılmış;? Devletin dinamiklerini hangi kriterlerle ayakta tutmuşlar? gibi soruları yanıtlayarak bir insan yetiştirme modelini belirleyebilmemiz gerekiyor. Selçuklu’da Nizâmülmülk ne demektir? gibi soruların cevabını bulmadan doğru yere varamayız. İnsan yetiştirme derken, lokal değil de komple bir insan yetiştirmekten bahsediyorum” diyerek medeniyet kodlarımızı yakalamamız gerektiğini söyledi.

BİR ALANI ISKALAYARAK GELDİK

Bunun sıkıntısını bizim diyebileceğimiz hükümetlerde bile gördük şeklinde konuşan Galip Yıldırım, “ Şu anda aynı konuları devletin en tepesindeki insan olan Sayın Cumhurbaşkanımız da ifade ediyor. Bürokratik oligarşiden de yakındı kendileri de. Bu yakınmanın temel sebebi de, bizim bu alanı ıskalayarak gelmemizden kaynaklanıyor. Bizim insanımız bunu bilerek mi yaptı? Değil… Bizim kulağımıza fısıldayanlar medeniyet algısını hakim batı medeniyetinin üzerimizdeki etkisiyle bu alanın bizimle alakası olmadığını, bu alanın netameli bir alan olduğunu, bu alanda bizim faaliyet göstermemizin mümkün olmadığını fısıldamışlar. Biz de bu alana hiç eğilmemişiz. Bunu güzel sanatlara, müzik ve tiyatroda da sayabiliriz. Yani aslında bu alanlarda da eksik kalmışız. Bu alanlara medeniyet kodlarımıza ve inanç sistemimize uymadığı için bu alanlara ters bakmışız. Oysa irdelendiği zaman dayatılan bu kodları reddederek kendi kodlarımıza döndüğümüz zaman işin en can alıcı tarafının devleti idare etme konusunda idareci yetiştirmek olduğunu görüyoruz. Diğer alanların da kayda değer tarafları da elbette vardır. Bir Müslümanın fıkıh, tefsir gibi alanlarda kendini yetiştirmesi zaten gereklidir. Bunlarla beraber, bunların içinden bir devlete yansıması olması lazım. İşte biz bunları yakalayamadık. Gün gelip de bize riyaset makamında böyle görevler verildiği zaman da çok ciddi bocalamalar yaşandığını görüyoruz, biliyoruz. Bunların çok fazla örnekleri var. Tam da liyakat dediğimiz şey buydu. Onun için biz bu alanı bilmediğimiz için bu alanı seküler dediğimiz insanlarla doldurmaya çalıştık. Bu yüzden devamlı alan ve mevzi kaybettik” dedi.

UKUBAT VE MUAMELATTA ISKALIYORUZ

Onun için diyoruz ki; insanlar büyük lüks salonlarda yetişmiyor hatırlatması yapan Emekli Bürokrat Galip Yıldırım, “Ev sohbetlerinde insan yetiştirebilmemiz lazım. Bu sohbetlere de bir tarikat sohbeti gözüyle bakıyorlar Tefsir ya da hadis sohbeti gibi düşünüyorlar. Bunların da olması gerekir ancak toplumun bunları bilmesine rağmen ilmihal bilgisinden mahrum olduğu kanaatindeyim. İlmihal bilgisini biz namazın, orucun, zekâtın nasıl olacağını bilmemiz anlamında anlıyoruz. İlmihal bilgisi kişinin lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesidir. O zaman bu ilmihal bilgilerinde bize ıskalattırılan ukubat ve muamelat dediğimiz alanların bizden istenmemesi. Onun için diyorum ki; İnancı düzgün olacak, kaliteli bir insan olacak, kendi ailesi ve çevresiyle ilgili konularda örnek bir insan olacak. Kendine görev verildiği zaman bunun şuurunda olacak. Bunun yapılabilmesi için de insan yetiştirmemiz gerekecek” ifadesini kullandı.

BÜYÜK SALONLARDA İNSAN YETİŞMEZ

Bunun için de ocak sohbetleri ya da ev tedrisi dediğimiz insan yetiştirme mekteplerinin oluşturulması gerekir diyen Galip Yıldırım,   “Osmanlı’da İrfan Sofraları dediğimiz ortamlarda yetiştiriyorduk. Günümüzde yüzlerce toplantılara konferanslara katılıyoruz. Oralarda insan yetişmiyor. İnsan bilgilendiriliyor.  Bunu pratiğe aktarmak için insanlar yüz yüze, göz göze gelmeleri gerekiyor. Allah ve Resulü adına Müslümanların bir araya gelmesi ve güncel olayları müzakere etmesi lazım. Zaman değişiyor ve bizim artık Haçlılarla yüzleşme zamanımız gelmiştir. Böyle bir ortamda nasıl bir Müslüman yetiştirmemiz gerektiğini düşündüğümüz zaman bunların iyi müzakere edilerek tedrisi rahlenin çalıştırılması lazım. Bu sohbetlerin olması lazım ve bu sohbetlerin en önemli başlığı Allah ve Resulü adına oturmak, bundan dolayı Müslümanlarda bulunan güzel hasletlerden diğer zaafı olan Müslümanların da faydalanması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

STK’LAR ÜRÜN ORTAYA KOYAMIYOR

Konya’nın STK zengini olduğunu ancak buralarda ürün yetişmediğini hatırlatan Galip Yıldırım, “Konya özelinde de bazı STK’larımızın bu alanlarda da çaba gösterdiklerini biliyoruz. Bunların hiç birisini yok saymak, değersiz görmek yanlış olur. Belki temel fikirleri de insan yetiştirmektir. Konya’da 200 civarında aktif çalışan STK var ve hepsi de bir alanda faaliyet göstermeye çalışıyorlar. Fakat ortaya koydukları ürüne baktığımız zaman çok kayda değer bir şey ortaya koyduklarını göremiyoruz. Bu kuruluşları küçümsemek gibi derdim yok tam tersine hepsini de çok kayda değer buluyorum. Biz nerde eksik yapıyoruz da ürün ortaya koyamıyoruz? sorusunun cevabını bulmak lazım. STK’lara siz de ev sohbetleri yapın demek doğru değil. Lakin istenilen ürün ortaya koyamıyoruz ve bu eksik taraflarımızda çalışmalar yapmalıyız” şeklinde konuştu.

GALİP YILDIRIM KİMDİR?

25 yıllık devlet memurluğu hayatı boyunca üstlendiği görevlerde başarılı çalışmalara imza atan Konyalı bürokrat, Galip Yıldırım; 1959 yılında Konya’nın Beyşehir ilçesinde dünyaya geldi. İlk ve Ortaöğrenimini Konya ve Beyşehir’de, Yüksek Öğrenimi Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü, lisans eğitimini ise Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesinde tamamladı. Galip Yıldırım’ın üstlendiği görevler ise Şöyle; Konya İl Halk Kütüphanesi Müdürlüğü; 1996 ve 2006 yılları, Türk Kütüphaneciler Derneği Konya Şube Başkanlığı, 1998 ile 2006 yılları, Türk Kütüphaneciler Derneği Konya Şubesi adına, Bilimsel bir dergi olan Bilgi Yolu Dergisinin sahipliğini ve Genel Yayın Editörlüğü 2005 ile 2006 yılları, Memur-Sen Konya İl Başkanlığı görevi 2006 ile 2012 yılları, Kültür Memur-Sen Genel Başkanlığı yapmış olan Galip Yıldırım, ayrıca Türkiye Yazarlar Birliği Üyesidir. Kültür ve Medeniyet, Sivil Toplum ve Sendikacılık üzerine akademik makaleleri olan Galip Yıldırım, Türkiye Yazarlar Birliği Yıllığında, Kamuda Sosyal Politika Dergisinde, Bilgi Yolu Dergisinde yazıları yayınlanmıştır. Galip Yıldırım, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdür Yardımcılığı sonrasında Milli Kütüphane Daire Başkanlığı yaptıktan sonra emekli oldu.

MEHMET ALİ ELMACI

Editör: TE Bilişim