Bilim ve Sanat Vakfı tarafından kurulan İstanbul Şehir Üniversitesi'nin faaliyet izni geçici olarak durdurularak, üniversitenin idaresi Marmara Üniversitesi'ne devredilmişti. Yükseköğretim Kanunu’na 2016 yılında eklenen Ek 11. maddemin 10. fıkrasına istinaden üniversitenin kurucu vakfı olan Bilim ve Sanat Vakfı’na kayyım atanması sürecinin de başlatıldığını söyleyen Mazlum Der Konya Şube Başkanı Derviş Argun, “Bu sürecin hazırlığı kapsamında Vakıflar Genel Müdürlüğünce görevlendirilen 3 kişilik heyet, kayyım atanıncaya kadar vakıf yönetimini devralmıştır. Vakıflar, tarih boyunca birbirinden önemli çeşitli hizmetleri üstlenerek çok sayıda kamusal ve toplumsal görevi başarıyla yerine getirmiş, devletlerin yetişemediği alanlarda hizmet ederek dualara konu olmuşlardır. Bu vakıflardan birisi olan Bilim ve Sanat Vakfı da yüzlerce yıllık vakıf kültürünün getirdiği birikim ve hassasiyetle kurulmuş olup felsefe, bilim ve sanat gibi kültür alanlarında 1986 yılından bu yana faaliyet göstermektedir. Üniversite bu vakfın asli faaliyeti olmayıp, uzun çalışmaların meyvesi olarak ortaya çıkardığı ürünlerden sadece birisidir. Belli bir toplum kesiminde üniversiteden çok daha öte anlamları olan ve faaliyet gösterdiği alanda binlerce nitelikli öğrenci yetiştirmiş bir kuruma uygulanan yaptırım, kanuna dayansa da Anayasa’ya ve temel hak ve özgürlüklere aykırı olup açık bir hukuksuzluktur. Üniversiteyi gerekçe göstererek Bilim ve Sanat Vakfı gibi köklü vakıflara yaptırım uygulanması, vakıf kültürünü derinden zedeleyecek ve tamamen yok edecek bir geleneğin başlangıcıdır. Gönüllülüğün esas olduğu vakıf kültüründe isimler de, mekanlar da geçicidir. Bilim ve Sanat Vakfı’nı kuranlar elbette çalışmalarına başka bir isim ve mekânda devam edebilirler, ancak vakıflara siyasi saiklerle yaptırım uygulanması yüzlerce yıllık vakıf kültürünü ve vakfetme düşüncesini zedeleyecek bir uygulama olup asırlara meydan okumuş vakıf kültürünün tehlikede olduğunun işaretidir” dedi.

MAZLUMDER olarak, özelde Bilim ve Sanat Vakfı’nın, genelde ise tüm vakıfların her türlü politik tartışmadan uzak tutulması gerektiğini söyleyen Argun, “Bu konuda vakıfların da azami gayret göstermesi gerektiğini, yüzlerce yıllık vakıf kültürüne kalıcı zarar verecek, örgütlenme ve mülkiyet hakkına aykırı olan bu yanlıştan bir an önce dönülmesi gerektiğini, YÖK Kanunu’nun ilgili maddesinin anayasaya ve temel hak ve özgürlüklere aykırı olduğunu, TBMM’nin harekete geçerek ilgili kanun maddesinin ilgası için çalışma başlatması gerektiğini hatırlatır, tüm toplum kesimlerini bu yanlışa karşı duyarlılığa davet ederiz” ifadelerini kullandı.

HABER MERKEZİ

Editör: TE Bilişim