Geçtiğimiz günlerde Niğde’nin Bor İlçesi’nde yaşanan 5.1 şiddetindeki depremin ardından, bölgedeki hareketlilik devam ediyor. 5.1’lik depremin ardından bölgede depremlerin devam etmesi, vatandaşları tedirgin etmeye başladı. Önceki gün de Kandilli Rasathanesi verilerine göre Emirgazi’de 3.9 şiddetinde deprem meydana geldi. Deprem Konya şehir merkezinde hissedilmese de bölgede art arda depremlerin yaşanması, bazı soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Bölgede yaşanan depremleri değerlendiren TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık, Emirgazi’de yaşanan depremin 5.1’lik depremin artçısı olduğunu söyledi. Arık, 5.1’lik Niğde depreminin Leşkere Fayı’na bağlı olduğunu hatırlatan Arık, bu depremin farklı fayları etkilemeyeceğini söyledi. Ancak Arık, Konya’da 6, 6.5 şiddetinde deprem üretebilecek bir fay hattının bulunduğunu vurgulayarak, her an hazırlıklı olmak gerektiğine dikkat çekti.

EMİRGAZİ DEPREMİ LEŞKERE FAYI KAYNAKLI

Bölgede yaşanan depremleri değerlendiren Başkan Prof. Dr. Fetullah Arık, “Depremler genellikle yerkabuğu hareketleri olduğu için bir hareket bir defa olur. Sonrasında yerleşmeye bağlı olarak Emirgazi’de yaşanan depremler gibi depremler meydana gelebilir. Depremler olup bittikten sonra hangisi arttı, hangisi öncü bunlar değerlendirilir. Genellikle ana şok diğer depremlerden önce meydana gelir. Niğde’de meydana gelen 5.1’lik deprem sığ bir deprem olduğu için yüksek şekilde hissedildi ve bazı evlerde hasar da bıraktı. Bu fayın hareketinden sonra, fayın uzantısı doğrultusunda yeni hareketlilik beklenir. Emirgazi’de meydana gelmiş olan deprem de bunun devamı niteliğinde. Emirgazi’deki depremin daha küçük bir deprem olması da ana şokun artçısı olarak görülüyor. Bu tür faylar genellikle normal faylar. Meydana gelmiş olan bir depremin, bir başka fay sistemini harekete geçireceği gibi bir beklenti içinde olmak doğru değil. Bu tür faylar, kendi içerisinde dinamikleri olan, genellikle bölgesel genişlemeye bağlı oturmalar sonucunda meydana gelmiş olan faylardır ve zaman zaman bu büyüklükte depremler üretir. Ürettiği depreme baktığımız zaman, 20 kilometre uzunluğa sahip olduğu söylenebilir. Dolayısı ile bu 20 kilometrelik uzunluk Emirgazi’ye kadar gelir. Dolayısı ile, yakın zamanda bölgede, Niğde’de yaşanan depremin üstünde bir deprem meydana gelmez. Tabi bunlar genel bilgilere göre söylenebilir şeyler. En deprem beklenmez genellikle. Ama bölgede geniş bir örtü birimleri var. Fayları açıktan izleyemediğimiz için karakterlerini net bir şekilde söyleyemiyoruz. Yüzeydeki belirteçlere göre ortaya koyduğumuz veriler bu şekilde. Emirgazi’de meydana gelen depremin, Leşkere Fayı’na bağlı olarak meydana geldiği düşünülüyor” diye konuştu.

KONYA FAY ZONUNA DİKKAT!

Konya’da yıkım oluşturabilecek deprem potansiyelinin olduğuna işaret eden Başkan Arık, “Fayların uzunlukları oluşturabilecekleri depremlerin büyüklüklerini de söyler. Bizim Konya’nın hemen batısında, dağlarla ovayı ayıran bölgede, İçeri Çumra’ya kadar giden 50 kilometre uzunluğunda kırık hat var. Biz bunu Konya Fay Zonu diye isimlendiriyoruz. Biz bunu tek bir kırık hat olarak değil de, birbirlerinin devamı şeklinde parçalı kırıklarla oluşmuş bir fay hattı. Bu parçalı kırıkların birlikte kırılması olasılığı var. Bu sistem tamamen kırılırsa Allah korusun oluşabilecek deprem 6, 6.5 şiddetinde olur. Bu bilimsel bir veri. Bugüne kadar yapılan ölçümlere göre bu fay üzerinde meydana gelen en büyük deprem 4.7 o da 2009 yılında meydana geldi. Ama 6, 6.5 büyüklüğündeki ihtimal bizim her zaman dikkate almamız gereken bir ihtimal. O nedenle yapılaşma yaparken, bu faydan uzak alanlar seçilmesi hem de oluşabilecek bu büyüklükteki bir depreme göre yapılarımızın inşa edilmesi, planlanması gerekiyor değerlendirmesi yaptı.

FAY YASASI ÖNEMLİ

Arık, Fay Yasası olarak bilinen yasayla ilgili de konuştu. Uzun zamandır gündemde olan bu yasanın Meclis açılında gündeme geleceğini belirten Arık, şöyle devam etti, “Şimdi orada dediğimiz şu; ülkemiz ciddi bir aktif tektonik üzerinde bulunuyor. Kuzey Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Fayı, Ege Graben Sistemi vs. Bunları düşündüğümüz zaman, MTA’nın 2013’te güncellemiş olduğu diri fay haritasına göre, neredeyse 18 tane ilimiz, bunlardan birkaç tanesi büyükşehir olmak üzere, 520 civarında ilçemiz, 1000’den fazla köyümüz de fay hatları üzerine kurulmuş vaziyette. Yani Konya’da da olduğu gibi. Biliyorsunuz Konya da fay hattı üzerinde. Çoğu zaman kırsal alanda herhangi bir mühendislik hizmeti de alınmamış oluyor. Dolayısıyla bu yapılarda Allah korusun hasarlar meydana geliyor, can kaybı olması mümkün oluyor. Dolayısı ile bizim önerimiz şu; Fayların belirgin olduğu alanlarda kesinlikle yeni yapılaşmaya izin verilmemesi, mevcut yapılar da kentsel dönüşüm fırsatından yararlanılarak mümkün olduğunca faylardan uzaklaştırılması önerimiz var. Bu önerimizin de yasa içerisinde girmesi teklifimiz var. Bu konuda birçok görüşmeler yaptık. En son İçişleri Bakanlığımız konuyla ilgili ciddi bir öneriyle geldi ve bu öneri yakın zaman Meclis’te tartışılıyor olacak: Tüm toplumu etkileyebilecek bir doğal olayda, olay olmadan önlem almak adına bunu istiyoruz. Biz olay olduktan sonra yaraları çok güzel sarıyoruz. Bakanlıklar, Kızılay, AFAD vs. hızlı bir şekilde olay yerine ulaşıyor çalışmalara başlıyor, insanlar yardım götürüyor. Ama olay olmadan bunun önüne geçmiş olursak zaten bunların hiçbirine gerek kalmayacak. O yüzden önleyici ve koruyucu hizmet olarak mutlaka bu tür çalışmaların yapılmasını öneriyoruz. İstanbul gibi şehirlerde çok kıymetli araziler var. O yüzden bazı kesimlerce bu önerilerimiz karşıt görüş olarak tepkiyle karşılanıyor. Ama bu sonuçta tüm toplumu etkileyebilecek bir şey, bu toplum sağlıklı, güvenilir alanlarda yaşamayı hak ediyor. Oralarda yaşanacak can kayıplarımız, hiçbir arazinin maddi karşılığıyla ölçülemez. O yüzden bizim önleyici olarak bu yasanın çıkmasıyla ilgili gayretimiz var. Sesimiz duyuldu diye düşünüyoruz, inşallah bu öneriler yasalaşacaktır diye umut ediyoruz.

KONYA DAHA ŞANSLI

Konya’da depremlere karşı alınan önlemlere dair de açıklamalarda bulunan Arık, “Konya ülkemizdeki diğer kentlere göre biraz daha şanslı. Özellikle bizim bir Zümrüt örneğimiz var. O bina yıkıldıktan sonra ilk defa Selçuklu bölgesinde başlatılan daha sonra diğer belediyelerin de imar yönetmeliğine giren yeni düzenlemelerle, planlanan her türlü yapıya zemin etütleri yapılıyor. Bizim istediğimiz detayda olmasa da kentin yerleşime uygunluk değerlendirmesi yapıldı, yerleşime uygun olan veya olmayan yerler belirlenmiş oldu. Yerleşime uygun olan alanlarda yapılaşmaya izin verilecek, yapılaşmaya izin verilen yerlerde her bina için zemin etüdü yapılması gerekiyor. Çünkü bölgenin zemini alüvyon nitelikte. Dolayısı ile yapılan binlerce zemin etüdü sondajından elde edilen verilere göre, yan yana iki parselin değerleri çok farklılık gösterebiliyor. Dolayısı ile her bina için ayrı ayrı zemin etütleri yapılıp, o zemin etüdüne göre uygun binalar tasarlanması, statik projeler üretilmesi gerekiyor. O durumda, bizim daha güvenli yapılarda yaşamamız mümkün olabilir. Şuanda Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri bu zemin etütlerinin yapılabilmesi için elinden gayreti gösteriyor. Bu anlamda Konya şanslı bir konumda gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.

ABDULLAH AKİF SOLAK

Editör: TE Bilişim