Türk siyasi tarihine ‘postmodern darbe’ olarak geçen ve "Etkileri gerekirse bin yıl sürecek" denilen 28 Şubat 1997'deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının üzerinden 23 yıl geçti. Merhum Necmettin Erbakan Başbakanlığında, Refah Partisi (RP) ve Doğru Yol Partisi (DYP) koalisyonuyla 28 Haziran 1996'da kurulan 54. Hükümet, kısa süre sonra "rejim tehlikesi" ve "irtica" iddialarıyla karşı karşıya kaldı. Yüksek Askeri Şura'nın (YAŞ) 1996'daki toplantısında üyeler, hükümete irticai faaliyetler gerekçesiyle eleştirilerde bulundu. Erbakan'ın Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'yi ziyareti, İslam Birliği idealiyle D-8 fikrini ortaya atması, dini cemaat liderlerini iftarda ağırlaması, RP'li Sincan Belediye Başkanlığınca 31 Ocak 1997'de düzenlenen "Kudüs Gecesi" programı sonrasında Sincan şehir merkezinden tank ve zırhlı araçların geçirilmesi ve komutanlar düzeyinde "İrticanın PKK'dan daha büyük tehlike" olduğu yönündeki iddiaların seslendirilmesi, 28 Şubat'a giden süreci hızlandıran "kırılma noktaları" arasında yer aldı. Sincan ilçesi, 4 Şubat'ta güne tank sesleriyle uyandı. 15 tank ve 20 zırhlı araçtan oluşan konvoyun geçidi askerin darbe uyarısı olarak algılandı. Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, "Demokrasiye balans ayarı yaptık" ifadesini kullandı. "Askerin uyarısı" olarak nitelendirilen bu gelişme üzerine Sincan Belediye Başkanı görevden uzaklaştırıldı, Belediye Başkanı Bekir Yıldız ile 9 arkadaşı, "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" iddiasıyla tutuklandı. Yaşanan gelişmeler Türkiye'de ciddi siyasi tartışmalara yol açtı. Dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Başbakan Erbakan'a yaşanan süreçten duyduğu rahatsızlığı iletirken, koalisyon ortakları arasında görüş ayrılıkları oluştu.

8 SAAT 45 DAKİKALIK EN UZUN MGK TOPLANTISI

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel başkanlığında Çankaya Köşkü'nde toplanan MGK, tarihinin en uzun toplantılarından birini gerçekleştirdi. Türkiye'ye siyasal ve sosyal anlamda yeni bir istikamet çizen bu tarihi toplantı, 8 saat 45 dakika sürdü. MGK toplantısına Başbakan Necmettin Erbakan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, İçişleri Bakanı Meral Akşener ile Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hikmet Köksal, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ahmet Çörekçi, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman ve MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç da katıldı. Toplantıda, MİT Müsteşarı Sönmez Köksal, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Öymen, Emniyet Genel Müdürü Alaaddin Yüksel, Olağanüstü Hal Bölge Valisi Necati Bilican ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Necdet Seçkinöz, Genelkurmay İstihbarat Başkanı Korgeneral Çetin Saner ile MGK Genel Sekreter Başyardımcısı Korgeneral Necdet Timur da hazır bulundu.

ERBAKAN MGK KARARLARINI İMZALAMAMAK İÇİN DİRENDİ

Milli Güvenlik Kurulu toplantısından, tarihe "postmodern darbe" olarak geçecek 4 maddelik bildiri çıktı. Toplantıda, hükümetin yapması istenen bir liste de oluşturuldu. Temel eğitimin 8 yıla çıkarılması ve irticai faaliyetlere karıştıkları gerekçesi ile ordudan atılanların belediyelerde istihdam edilmemesi o listede yer alıyordu. Erbakan, MGK'nin hazırladığı bu listeyi imzalamadı. MGK Genel Sekreterliğinden kararların uygulanmaması durumunda yaptırımların geleceğine ilişkin açıklama yapılması üzerine Erbakan, kararların yumuşatılmasını istedi. MGK toplantısının ardından yayımlanan 4 maddelik bildiride, özetle "Cumhuriyet ve rejim aleyhtarı yıkıcı ve bölücü grupların, laik ve anti-laik ayrımı ile demokratik ve sosyal hukuk devletini güçsüzleştirmeye yeltendiklerinin müşahede edildiği" belirtilerek, "Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmeyeceği" vurgulandı.MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç, Erbakan ile görüşmesinin ardından kararların imzalandığını bildirdi.

REFAH PARTİSİ KAPATILDI

Erbakan, görevini Tansu Çiller'e devretmek için başbakanlıktan istifa etti. Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi. ANAP-DSP ve DTP ortaklığıyla kurulan hükümette DSP lideri Bülent Ecevit Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, iktidardaki Refah Partisi hakkında "laik Cumhuriyet ilkesine aykırı eylemleri" gerekçesiyle kapatma davası açtı. Refah Partisi, 16 Ocak 1998'de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılarak, Necmettin Erbakan, Şevket Kazan, Ahmet Tekdal, Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan ve İbrahim Halil Çelik'e 5 yıl siyaset yasağı getirildi.

Postmodern Darbe'nin üzerinden geçen 23 yılı Türkiye İmam Hatipliler Vakfı (TİMAV) Başkanı Abdullah Ecevit Öksüz ve 28 Şubat Öğrenci Derneği Genel Başkanı Emine İlyas, Konya Yenigün Gazetesine değerlendirdi. TİMAV Başkanı Abdullah Ecevit Öksüz , 15 Temmuz’un kapısının 28 Şubat’ın açtığına dikkat çekti. 28 Şubat Öğrenci Derneği Genel Başkanı Emine İlyas ise 28 Şubat mağdurları olarak haklarının verilmesini istediklerini dikkat çekti.

‘28 ŞUBAT’IN HEDEFİNDEKİLER ÜLKEYİ YÖNETİYOR’

28 Şubat’ta geriye dönüp bakıldığında birçok acının hatırlandığına dikkat çeken TİMAV Başkanı Abdullah Ecevit Öksüz, “28 Şubat’ta geriye dönüp baktığımızda birçok hatıralar var. Birçok acılar var. Birçok haksızlıklar hukuksuzluklar var. Başörtüsü problemleri, İmam hatiplerin ortaokulların kapatılması. Katsayı problemi. Kuran kurslarında yaşı sınırının getirilmesi. Orduda inançlı kesimlere uygulanan ihraçlar. Bürokrasi içerisinde namaz kılan insanların fişlenmesi gibi birçok acı hatıralar var. Ama insan için en kıymetli değerlerden bir tanesi acı hatıraları yad edip sürekli demoralize olmaktansa, onlardan ders çıkarıp moralize olmak. Enerji ve dinamizm kazanmak ve geleceğe dair hayalleri, ümitleri, sorumlulukları daha güçlü kılacak bir yaşam şeklini benimsemek. Türkiye’de 28 Şubat’ın hedefinde olan kesimler, gerek ülkesi ile ilgili, gerekse insanlık ile ilgili, gerek inançları ile ilgili hedeflerin, hayallerinden, gayretlerinden, motivasyonlarından hiçbir şey kaybetmeden yollarına devam ettiler. Mücadelesine devam ettiler. Ve Allaha hamdolsun ki, bugün 28 Şubat’ın hedefi olan insanların yönettiği bir Türkiye haline geldi. Kim getirdi bu millet getirdi.  Eğer biz 28 Şubat’ı doğru yorumlayacak olursak, gerekli dersleri doğru alacak olursak, bir daha 28 Şubatların yaşanmamasının tedbirini de almış oluruz” ifadelerini kullandı.

‘28 ŞUBATTA AKAN GÖZYAŞI İLE, 15 TEMMUZ’DAKİ ŞEHİT KANI KARDEŞTİR’

28 Şubatta akan gözyaşları ile 15 Temmuz’da akan şehitlerin kanlarının kardeş olduğuna dikkat çeken Öksüz, “Türkiye 28 Şubat kadar acı, hatta ondan derin izler bırakacak bir 15 Temmuz hain darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı. Eğer bizler 28 Şubat’ı doğru anlamış olsaydık, o günün taşeronlarını ve işbirlikçilerini doğru tespit olsaydık ve o günden itibaren tedbirlerimizi daha güçlü alabilmiş olsaydık, bir 15 Temmuz’u yaşamama ihmalimiz yüksekti.  15 Temmuz’un kapsını açan, 28 Şubattır. O gün imam hatip ortaokullarını kapatırken, imam hatip liselerinin önüne katsayı engeli getirirken, Kuran kurslarında yaş sınırı getirilirken, ılımlı İslam ambalajı içerisinde FETÖ’nün okulları meşru neva buldu. Toplumun önüne imam hatiplerin alternatifi olarak sunuldu. O gün 28 Şubat’ın mimarları, işbirlikçileri FETÖ’ydü. Sonran da 28 Şubat’ın mimarları işbirlikçi haline döndü. Operasyonu FETÖ ile yapmaya kalkıştılar. Bu bir devir daim. Bunu bizim net bir şekilde anlamamız, gençliğimize de anlatmamız gerekiyor. 28 Şubat’ın işbirlikçileri kimlerdi? Taşeron ve azmettiricileri kimlerdi? Teşvik edicileri kimlerdi? Destekleyenleri kimlerdi?  28 Şubat’ın hedefleri kimlerdi?   Eğer 28 Şubat’ın hedefinde kimlerin ve nelerin olduğunu bu millet unutursa, o gün hedefte olanlar bugün birbirlerini hedef alıyor hale gelebilir. 28 Şubat’ı unutmamak ve unutturmamak gerekiyor. 28 Şubatı sloganik bir şekilde değil,  tüm süreçleriyle öncesi sırası ve sonrası unutmamız gerekiyor. Gençliğimize de bunu net bir şekilde de anlatmamız ve aktarmamız gerekiyor. 28 Şubatta akan gözyaşları ile, 15 Temmuz’da akan şehitlerimizin kanı kardeştir. Birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi yeniden tesis etmemiz gerekiyor” diye konuştu.

‘HAKKIN TESLİM EDİLMESİNİ İSTİYORUZ’

28 Şubat mağdurları  olarak haklarının teslim edilmesini istediklerine dikkat çeken  28 Şubat Öğrenci Derneği Genel Başkanı Emine İlyas ise “28 Şubat darbesi döneminde 1997 yılında üniversitede öğrenci olan hanımlarında mağdur olduğu bir darbe.  Başörtüsü sorunu o süreçte yaşadık. Bizler o dönemde üzerimize düşen mücadeleyi verdik. Darbenin üzerinden yıllar geçti. Yaklaşık 10 yıl sonra başörtüsü sorunu çözüldü. Bizler de yine pes etmedik ve üniversitelerimize geri döndük. Hepimiz evli olduğumuz halde, çocuklarımız olduğu halde, başka şehirlerde eğitimlerimizi pes etmedik devam ettik. Diplomalarımızı aldık. Ve şuanda istihdam noktasında şartlar olarak sıkıntılı bir süreç yaşıyoruz. Darbe sürecini yaşamış insanların tekrar istihdamla mücadele edip, zaman kaybetmesinin bir israf olduğunu düşünüyorum. O süreçte dik durmayı gerçekleştiren insanların, istihdam noktasında pozitif bir ayrımcılık sağlanması gerektiğine düşünüyorum. Bizler 28 Şubat mağdurları olarak aradan geçen zaman hiç pes etmedik.  2010 yılından sonra devletin bir ferdi olduğunu hissettim. Valiliğe, Milli Eğitime, askeriye giremiyorsunuz. Bir resmi kurum varsa kapıda bir güvenlik var ve başörtüsünü çıkarmamız gerektiğini ifade ediyordu. 28 Şubatta mücadele verenlerin toplum içinde daha fazla olmasını ve gençlerle daha çok buluşturulması gerektiğini düşünüyorum. Bunun için de bizim bir görevimiz olması lazım. Bizler bir görev verilmesini bekliyoruz. Haklarımızın teslim edilmesini istiyoruz. Biz aynı zamanda istiyoruz ki yeni kuşaklar o direnişin neden yapıldığını gereği gibi anlasın, bugünlerin kıymetini bilsin, geçmişle günümüz arasında empati kursun ve hiçbir haklı direnişin Allah ve Allah yolunda olanlarca karşılıksız bırakılmayacağını da iyice anlasınlar. O yüzdendir ki,28 Şubat Öğrenci Derneği Yönetimi olarak tarihin; dindar yetişecek bir nesil için geçmişle günümüz arasında iyi bir iletişim kurulması adına üzerimize büyük bir sorumluluk yüklendiğinin de farkındayız. Bu konuda bünyemizde bulunan 45 ilde bulunan temsilcilerimizle ve yüzlerce sayıdaki üyelerimizle birlikte Cumhurbaşkanımızın sonsuz yanında olduğumuzu özellikle belirtmek istiyoruz. Kazanımların farkında olmalıyız. Kazanımlar kolay elde edilmedi. Bizler buralara dişimiz tırnağımız ile geldik.  28 Şubat mücadelemizden kamuoyundan da büyük destek aldık. Almaya da davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA-AA

Editör: TE Bilişim