31 Mart Mahalli İdareler Seçimi, aday adaylık süreci itibariyle gündemimizi yoğun bir şekilde meşgul etmeye başlamıştı. Seçimlerin gerçekleştirilmesi sonrasında da gündemimizi yoğun bir şekilde  meşgul etmeye devam ediyor gibi gözüküyor. Seçim sürecinin başlamasıyla birlikte yerel seçimlerde ittifak tartışmalarının baş göstermesi ve sonrasında bu durumun yürürlüğe girmesi, seçime yüklenen anlamın üzerine yeni tartışmalar doğurdu. Yerel yönetimlerde ittifakın beraberinde getireceği yeni ilişki şekillerinin Türkiye projeksiyonun da nasıl bir tablo çıkaracağı üzerine de epey konuşuldu. 

Seçim sonuçlarının, yerelden başlayarak Türkiye siyasetini nasıl şekillendireceği hala tartışılırken aslında aday adaylık sürecinde yaşananlarında önemli bir yeri olduğunu görmekteyiz. Aday belirleme noktasında partilerin ve özellikle teşkilatların içeride yaşadıklarının, seçim sonuçlarından bağımsız okunması doğru olmayacaktır. Bu noktada bütün partilerin bir muhasebe yapma ihtiyacının yanında özellikle iktidar olan Ak Parti’nin özelinde bu durumun daha önemli olduğunu düşünüyorum. Öyle ki iktidarın verdiği güç ve Ak Parti’nin hitap ettiği kitlenin büyüklüğü ile yerel yönetimlerde ki gücünden kaynaklı bu durumun öneminin arttığını düşünüyorum.

Teşkilatlar ve partinin yerelde ki kanaat önderleri çevresinde oluşan yapıların bir biriyle olan ilişkilerinin özellikle son seçim sürecinde kimi sorunlarla inşa edildiğini görmekteyiz. Öyle ki aday adaylık sürecinde bu yapıların bir biri ile olan ilişkilerinin gerildiği ve bu gerginliğin dışarıya yansıdığını söylemek mümkün gözüküyor. Yerelde oluşan bu tablonun, içeriden kurulan farklı trol sosyal medya hesapları ile dışarıya yansıtıldığını da söylemek mümkün. Bu sosyal medya hesapları teşkilat içinde ki kimi durumları dışarıya taşırken yaptıkları çarpıtmalarla da birçok kafa karışıklığına sebep oldu. Üstelik bu durumda oluşan yapıların kendi iç hesaplarını, teşkilatlarının çıkarlarının önüne geçirdiklerini göstermektedir. Aslında bu durum seçim sonuçlarının en önemli değerlendirilmelerinden birisi olarak görülmesi gerekmektedir. Cumhurbaşkanının daha önce bahsettiği ‘’metal yorgunluğu’’nun başka bir halinin yansımasını bu seçim sürecinde görmüş gibi duruyoruz da denebilir. 

Seçim sürecinde ittifakların oluşmasında, teşkilatların birlikte çalışma alanı oluşturma iradeleri de siyasetin şekillenmesinde önemli bir yere sahip oldu. Ancak bu ittifakların toplum tarafından anlamlandırılması ve analiz bağlamında çözümlenmesi pekte kolay olmadı denebilir. Buna rağmen ittifakların şekillenmesi sonrasında seçime yüklenen anlamın yerelin ötesine taşınma çabalarının teşkilatlara birlikte çalışma motivasyonu sağladığı söylenebilir. Öyle ki siyasetin şekillenmesinde yeni hatların oluşması tarafların saflarını sıklaştırmasını sağladı. Bu seçim bu anlamda da Türkiye siyasetinin şekillenmesinde etkili olacağını göstermiş oldu. 

Seçim sonrası sonuçların şekillenmesiyle birlikte özellikle Ankara ve İstanbul’da karşılaştığımız tablo ziyadesiyle kritik ve önemli durumu ortaya koymuş oldu. İlk açıklamalarda Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun önde olması, birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Seçime yapılan itirazlarla devam eden ve hala kazananın açıklanmadığı bu iki büyük şehrin, Türkiye siyaseti açısından önemi ve anlamı aslında Türkiye’nin gelecek dönemi açısından da kıymetli gözükmektedir. YSK’nın sonuçları açıklayacağı güne kadar kazananı söylemek mümkün ve doğru olmasa da yukarıda da bahsedildiği üzere partilerin yeni rotaları ve teşkilatları açısından kimi adımları getireceği açık olarak gözükmektedir. Bu bağlamda oy sayımında ki şaibenin varlığı iddiaları ya da seçimin bu tabloyla neticelenmesi açısından her iki durumda da Ak Parti İstanbul teşkilatı sorgulanacaktır. Çünkü Ak Parti’nin seçim organizasyonlarında İstanbul’un Seçim İşleri Başkanlığının yanında özel bir yapıya sahip olduğunu bilmekteyiz. Bu sürecin ivedilikle neticelenmesi ve kazananın YSK tarafından açıklanmasını itidalli ve sağduyulu bir şekilde beklemek en doğru tavır olacaktır. 

 ******

Seçimde Konya açısından ise Cumhur İttifakının teşkilatlarının uyumlu ve birlikte çalışmasının neticesinin olumlu sonuçlarını gördüklerini söyleyebiliriz. Büyükşehirler arasında en yüksek oyu Konya’da alan Ak Parti’nin, Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatı ile yoğun bir çalışmanın karşılığını aldığını söylemek mümkün gözüküyor. Bu uyumun seçim sonrasında da Konya’da devam edeceği izlenimi de verilmektedir. 

Birlikte çalışmaya devam ederek, uyumun sürekliliğinin sağlanması için Cumhur İttifakında, Milliyetçi Hareket Partisi’nin özgül ağırlığının yerelde arttığı görüntüsünün de verilmesinde fayda görüyorum.

Konya’da Taşkent’in BBP adayının Muhsini bir duruştan uzak tavırla hareket etmesi dışında seçimlerin sağduyu çerçevesinde geçtiğini görmekteyiz.  

Ereğli ve Beyşehir gibi iki büyük ilçede bağımsız adayların seçimi kazanması da, adayların aday adaylık sürecinde aday gösterilmemesinden dolayı Cumhur İttifakı tarafından düşünülmesi gereken bir durum olarak karşımızda durmaktadır. Bu anlamda aday belirleme noktasında yeterli çalışmanın yapılmadığı izlenimi de verilmektedir. 

Seçim havasının Türkiye genelinde bir an önce geçip Türkiye’nin ekonomik tablosuna yoğunlaşması gerektiği talebi ve gerekliliği de hissedilmektedir. Bu süreçte özellikle Ak Parti’nin açıklamaları ekonominin kısa vadede ki geleceği için önemli gözüküyor. Bu bağlamda açıklamaların daha itidalli bir havada şekillenmesi gerektiğini düşünüyorum.