Tarımda Türkiye’nin lideri olan Konya, pandemi sürecinde de tarımsal üretimi ile ülke ekonomisine katkı sağlıyor. Savunma sanayii ve teknoloji başta olmak üzere yapılan yatırımlarla gelişen Konya, Türkiye’nin gündeminde yer almaya devam ediyor.

Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, gıda üretiminin ve güvenliğinin büyük bir önem kazandığı bu süreçte, Konya’nın Türkiye ve dünya için taşıdığı önemi değerlendirdi. Büyükhelvacıgil, “Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını ile beraber her ülkenin önceliği kendisi oldu. Ülkeler önce kendi ihtiyaçlarının güvenliğini sağlıyor. Güvenlik ihtiyacının en başında ise gıda ve tarım güvenliği geliyor. Yüzyılımızın en stratejik sektörü tarımdır. Ülkemizin tarım başkenti Konya, bu nedenle her zamankinden daha önemli bir kent konumuna geldi. Anadolu’nun üretim üssü, Türkiye’nin tahıl ambarı Konya, ürün çeşitliliği, modern tarım uygulamaları ve sulama teknolojisi ile Türkiye’nin öncüsü olmalıdır. Tarımda gerçekleştirdiği öncülüğünü ihracata, teknolojiye ve Ar-Ge’ye de taşımalıdır.” dedi. 

Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, hasat sezonunun sonuna geldiğimiz bu günlerde bitkisel yağ sektörünü ve Konya’da yaşanan son gelişmeleri gazetemize değerlendirdi. Yüzyılın en stratejik sektörünün tarım olduğunu söyleyen Tahir Büyükhelvacıgil şu açıklamaları yaptı:

ÜLKEMİZDE YATIRIMLAR DEVAM EDİYOR

“Mart ayından bu yana ülkemizi de etkisi altında alan koronavirüs pandemisi, tarım, gıda, turizm, lojistik, ulaşım ve imalat sanayileri başta olmak üzere tüm sektörlerde geri dönüşü olmayan etkiler bıraktı. Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın dediği gibi korona virüsle birlikte yeni bir dünya düzeni kurulmaya başladı ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ülkemiz bu badireyi, Cumhurbaşkanımızın güçlü duruşu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin güçlü yapısı ve hükümetimizin doğru politikaları ile en az zararla atlatıyor. Bu süreçte ülkemizde yatırımlar devam ediyor, tüm sektörler ellerinden geldiğince ülke ekonomisinin kalkınması için destek veriyor. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de olumsuzlukları fazlasıyla hissettiğimiz bu süreç, daha da uzun süreceğe benziyor. Pandemi sürecinde özellikle tarımın her ülke için stratejik bir sektör olduğu bir kere daha gün yüzüne çıktı.

57 milyar dolarlık üretim kapasitesiyle dünyanın en büyük 10’uncu tarım ülkesi olan Türkiye’nin, tarımda hem kendi ülke vatandaşlarına hem de dünya vatandaşlarına karşı sorumluluğu daha da arttı. Ayçiçek dahil hasat sezonunun sonuna geldiğimiz bu günlerde TÜİK’in duyurduğu bitkisel üretimimizin geçen yıla göre artacağı tahmini, hepimizin yüzünü güldürdü. Tahminlere göre, üretim miktarları 2020 yılının ikinci tahmininde bir önceki yıla göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde, yüzde 7,3, sebzelerde yüzde 1,6, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde ise yüzde 7,3 artış gösterdi. Üretim miktarlarının 2020 yılında yaklaşık olarak tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde, 68,5 milyon ton, sebzelerde 31,6 milyon ton, meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde ise 23,9 milyon ton olarak gerçekleşeceği tahmin edildi. Bu artışta Konya’mızın, özellikle de Konyalı çiftçimizin katkısı büyüktür. Konyalı çiftçilerimiz sorumluklarını biliyor ve devletimizin de destekleri ile ekili alanlarını değerlendirerek sofralarımızda bizi gıda ile buluşturuyor.

YAĞLI TOHUMLARDA STRATEJİ BELİRLEMELİYİZ

Gönül isterdi ki, bu veriler yağlı tohumlar için de yükseliş göstersin. Ancak bu yıl gerek pandeminin, gerekse iklimsel değişimin etkisiyle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de rekolte düşüşü yaşadık. Yüzde 10 ila 15 arasında düşen rekolte, 1 milyon 500 bin tondan 1 milyon 290 bin ton civarına geriledi. Ülkemizin toplam yağlı tohum ihtiyacı ise 3 milyon ton civarında seyrediyor. İhtiyacımız olan ile ürettiğimiz arasındaki ton farkı, sektörümüzü yüzde 65 oranında dışa bağımlı kılıyor. Ülkemizin yağlı tohum ihtiyacını karşılayan Karadeniz Havzası, Rusya gibi ülkeler de rekolte düşüşü yaşadı. Çin, Hindistan gibi ülkeler bu yıl Karadeniz havzasından yağlı tohumlar rezervlerini en aza indirdi. Dünya genelinde küresel bir soruna dönüşen bu duruma acilen hükümetimizle beraber el atmalı, yağlı tohumlarda strateji belirlemeliyiz. Bunun yanında Konya’nın son 10 yılda ayçiçeğinde yazdığı başarı öyküsünü hatırlatmakta fayda var. 2019 yılında 350 bin ton civarı bir üretimle Konya ve çevre iller olarak üretim rekoru kırmıştık. Önümüzdeki süreçlerde özellikle kanola, aspir gibi yağlı tohumlarda bu başarı öykümüzü taçlandırmalı, Konya’yı yağlı tohumlarda daha da ön plana çıkarmalıyız.

DOĞRU POLİTİKALAR İLE YÜKSEK POTANSİYELİ ORTAYA ÇIKARABİLİRİZ

Türkiye tarımda doğru politikalarla, yüksek potansiyelini ortaya çıkarabilir. Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Dr. Bekir Pakdemirli liderliğindeki Bakanlığımız, özellikle pandemi sürecinde ülkemiz adına önemli ve etkili projelere imza attı. Atıl durumdaki tarım arazilerimizin tarıma kazandırılması, sulama projeleri, destekler, gıda ve arz güvenliğinin sağlanması bunların başında geliyor. Türkiye’nin tarımda gerçekçi ve güçlü performansı takdire değer. Başta Sayın Bakanımız Pakdemirli olmak üzere tüm Bakanlık ekibine ayrıca teşekkür ediyoruz.

Bakanlığımız Konya ilimize de tarımsal anlamda önemli yatırımlar yapıyor. Kadim bir tarım kültürüne sahip olan Konya, yetiştirilebilir bitkideki çeşitlilik oranı, seracılık ve turfandacılığa kadar uzanan geniş ürün yelpazesine yönelik sürdürülebilir bir tarımsal üretim modeli uygulanmasıyla ve hükümetimizin de desteğiyle, Türkiye'nin gıda güvenliğinin teminatı olabilir.

Sulu tarımda da yüksek bir potansiyelimiz var.  Konya’yı suya kavuşturmak ülkedeki tarımsal üretim kapasitesine çok büyük katkı sağlayacaktır. Bu hasat sezonunda tarım arazilerine verilen 815 milyon 220 bin metreküp su ile ülke ekonomisine yaklaşık 1 milyar 650 milyon TL katkı sağladık. 331 bin 930 dekar tarım arazisini kapalı sistem sulamaya kavuşturacak olan Apa-Hotamış, 1,2,3 sulamaları inşaatı ile 20’yi aşkın sulama projesinde çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Tarım İl Müdürlüğümüzün soya ve silajlık mısır karışımı gibi yerli tohum denemeleri ve bunları çiftçimizle buluşturma arzusu bizi ziyadesiyle memnun ediyor. Bunlara benzer yatırımlar ve sürdürülebilir bir tarımsal üretim modeli ile tüm Türkiye’ye, hatta dünyaya örnek oluruz.  İnşallah Konya ilimize yapılan bu yatırımlar kısa sürede tamamlanır ve Konya sulu tarımda da arzu ettiğimiz seviyeye ulaşır.

ÖNCELİĞİMİZ ÇİFTÇİLERİMİZ OLMALI

Tarımın yüzyılımızın en stratejik sektörlerinden biri olduğu pandemi süreci ile tekrar ortaya çıkmışken, biz de ülke olarak sürdürülebilir tarım politikaları ile tarımsal kapasitemizi daha da yukarılara çıkarmalıyız. Memleketimizin bereketli toprakları 84 milyona, 84 milyon da çiftçimize emanettir. Doğru tarım politikaları ile güçlenecek çiftçimiz, toprağını sahiplenerek, emek vererek, 1 metrekare ekilebilir toprağı bile boş bırakmadan refah düzeyi yüksek bir ülke de inşa edecektir. Bu anlamda çoğu sulamaya elverişli 2 milyon hektar tarım arazimizin her metre karesini değerlendirecek şekilde yatırımlarımıza devam etmeliyiz. Bu görev, sadece hükümetimizin değil, başta tarım ve gıda sektörünün temsilcileri bizler olmak üzere 84 milyonun görevidir.

FAHRİ ALTINOK

Editör: TE Bilişim