Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü, görev alanları içerisinde yer alan tahıllar, endüstri bitkileri, yemeklik tane baklagiller, tıbbi aromatik bitkiler, çayır-mera ve yem bitkileri, meyvecilik, sebzecilik, biyolojik çeşitlilik, genetik kaynaklar ve hayvancılık olarak çalışmalarını sürdürüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğüne bağlı 48 araştırma enstitüsünden biri olan Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü çalışmaları hakkında bilgi veren Enstitü Müdürü Dr. Fatih Özdemir, “Enstitü’müzün Ülkesel görev alanı; Orta Anadolu ve geçit bölgeleri dahilinde bulunan 13 İlimizi (Konya, Aksaray, Karaman, Niğde, Nevşehir, Kayseri, Sivas, Eskişehir, Kütahya, Afyonkarahisar, Isparta, Burdur ve Yozgat) kapsamaktadır. Enstitü'nün Uluslararası görev alanı ise başta Ortadoğu, Kafkasya, Orta Asya, Balkanlar, Kuzey ve Orta Afrika ülkeleri ve diğer ülkelerdir. Görev konuları tahıllar, endüstri bitkileri, yemeklik tane baklagiller, tıbbi aromatik bitkiler, çayır-mera ve yem bitkileri, meyvecilik, sebzecilik, biyolojik çeşitlilik, genetik kaynaklar ve hayvancılık olarak belirlenmiştir. Enstitü'müzün başlıca görevleri Islah ve yetiştirme teknikleri ile pazar talepleri doğrultusunda yeni çeşit, hat, ırk, verim ve kaliteyi geliştirmek, hastalık, zararlı ve olumsuz çevre koşullarına dayanıklılığı artırmak, bu görevleri yaparken biyoteknoloji gibi yeni teknik ve teknolojileri kullanarak temel ve uygulamalı araştırmalar yapmaktır. Tarla bitkilerinde (tahıllar, çayır-mera yem bitkileri, mısır, karabuğday, endüstri bitkileri ve yemeklik tane baklagiller) kuru ve sulu şartlara uygun çeşit yetiştirmek, geliştirilen çeşit ve hatları tescil ettirmek, ıslah materyalinin devamlılığını sağlamak ve geliştirdiği çeşitlerin elit ve orijinal kademede tohumluk üretimini gerçekleştirmektir. Bunun yanında 2010 yılında kurulan "Kuraklık Test Merkezinde" ülkesel bazda kurağa dayanıklı hat ve çeşit geliştirme çalışmaları yapmak. Uluslararası Kışlık Buğday Geliştirme Programının (IWWIP) ülkesel koordinatörlüğünü yürütmek. Tarla bitkilerinde kalite, hastalıklara ve zararlılara dayanıklılık, yetiştirme teknikleri ve sosyo-ekonomisi üzerine araştırmalar yapmak.Bitkisel ve hayvancılık konularında ulusal ve uluslararası araştırmalar yürütmek.Görev alanında biyolojik çeşitliliğinin korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması amacıyla, bitkisel genetik kaynakların toplanması, muhafazası, tanımlanması, gerekli görüldüğünde kültüre alınması ve ıslah programında kullanılması konularından çalışmalar yapmak.Bahçe bitkileri (Sebzecilik, Meyvecilik) konularında araştırmalar yapmak.Büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı hayvanlarda, verimliliği, üretim artırmak ve çeşitlendirmek amacıyla biyoteknoloji, ıslah, yetiştirme teknikleri, tabii, suni tohumlama ve embriyo, transferi konusunda araştırmalar yürütmek.Büyükbaş, küçükbaş ve kanatlı hayvanların bakım-beslenme, hayvan refahı ve sürü idaresi teknikleri, barındırma sistemleri ve sosyo-ekonomisi konularında araştırmalar yapmak olarak belirlenmiştir. Ürün çeşitliliğinin artırılması için alternatif ürün araştırmalar yapmak,Evcil hayvan genetik kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı konularında araştırmalar yürütmek,Hayvancılık sektörü ile ilgili gelişmeleri izlemek, gözlem yapmak, rapor hazırlamak ve karar vericilere muhtemel krizleri önleyici önlemleri öngören ayrıntılı raporlar sunmak,Görevli olduğu temel ürünlerde vejetasyonu izlemek, gözlem yapmak, gelişim ve hasat dönemlerinde rekolte tahmini de içeren raporlar hazırlayarak karar vericilere, muhtemel krizleri önleyici önerilerde bulunmak.” ifadelerini kullandı.

‘ULUSLARARASI VE TÜM TÜRKİYE’DE ÇALIŞIYORUZ’

Enstitü olarak Ar-Ge faaliyetlerinden dolayı uluslararası ve Türkiye genelinde çalıştıklarına dikkat çeken Özdemir, “ Bahri Dağdaş olarak Konya dahil 13 ilin yanında Tüm Türkiye ile uluslar arası programlarda ülkemizi temsil ediyoruz. Çeşitli desteklerden de enstitü olarak faydalanıyoruz. Özel sektörle de işbirliği ile enstitü olarak güzel çalışmalara imza atıyoruz. Gıda her zaman önemli ve strajetik ve son zamanlarda da önemi daha da iyi anlaşıldı. Enstitü olarak uluslar arası işbirliği çalışmalarını da oldukça önemsiyoruz. “

‘GIDANIN ÖNEMİ ANLAŞILDI’

Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitü Müdürü Dr. Fatih Özdemir, Pandemi birlikte gıda güvenliğinin anlaşıldığını ifade ederek, “ Koronavirüs döneminde çalışmalarımıza aralıksız devam ettik. Esnek çalışma uygulandığı dönemde de araştırmacı arkadaşlarımız ve tüm personellerimiz ile enstitümüze gelerek çalışmalarımızı sürdürdük. Koronavirüs ile birlikte güvenilir gıdanın önemi anlaşıldı. Gıda Güvenliği, yani bir ülkenin kendi nüfusunu besleyecek gıdayı üretmesi ve bunun sürekli olması oldukça önemli. Gıdayı üretmeliyiz, bu süreklilik arz etmeli. Bu konuyu yıllardır dile getiriyorduk. Pandemi ile birlikte kendi gıdasını üretemeyen ülkelerin, başkalarına muhtaç kaldıklarını da gördük. Gıda tarımsal üretime bağlı ise tarımsal üretimde toprak işleme sistemleri dahil olmak üzere tohuma bağlı. Dağdaş olarak 40 yılı aşkın süredir yerli tohum konusunda çalışıyoruz. Enstitü olarak geçtiğimiz yıldan bu yana kuraklığa dayalı, verim ve kalitesi yüksek , sulu koşullarda verimi daha da yüksek olan sanayicinin isteklerini karşılayacak tohumlar geliştiriyoruz.”

KURAKLIĞA DAYANIKLI, VERİMLİ VE KALİTELİ BUĞDAY GELİŞTİRİLDİ

Enstitü olarak kuraklığa dayalı buğday geliştirdiklerine dikkat çeken Özdemir, “Kuraklığa dayanıklı Taner adında buğday geliştirdik. Orta Anadolu ve geçit bölgelerinde 3,4 milyon hektar alanı doğrudan ilgilendiren bir buluş ve tescil. Bu çeşidimize, 'Taner' ismini verdik. Dekarda kurak koşularda 350 kilogram verim ve 261 alveograf değeriyle yüksek kaliteli. Şu anda tescili yapıldı. Mevcut çeşitlerin yerine geçtiği takdirde yüzde 15 daha fazla verim, kalitede ise yüzde 200'den fazla artış sağlayacak. Parasal anlamda verim ve kalitedeki artış ile ekonomiye yıllık 1 milyar dolardan fazla katkı verecek. Uzun yıllar verisi bunu gösteriyor. Bir buğday çeşidinin gelişmesi için 10 yıla ihtiyaç var. Bahri Dağdaş olarak değişen koşullar karşısında milli ekonomiye sağlayacağı katkı bir çeşit ile Bir Milyar dolar civarında. Bu rakamlar tarımsal Ar-Ge’nin önemini gösteriyor. Taner yanında diğer geliştirdiğimiz çeşitler de Türkiye piyasasına hakim olacak çeşitler. Ancak ıslah ve genetik ilerleme durmuyor ve biz Taner, Şehzade, Tuğra, Ayrancı, Özer, Otağ, Diriliş gibi çeşitlerle kalmıyor, daha iyilerini geliştirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

‘LARENDE TÜRKİYE’NİN GÖZDESİ’

Enstitü olarak geliştiren ve çiftçilerle buluşturulan Larende arpalık tohumunun çiftçiler tarafından büyük beğeni aldığına dikkat çeken Özdemir, “Çift sıra, beyaz ve iri taneli özelliğe sahip Larende'nin, kuru ekim şartlarında da ortalamanın üzerinde verime ulaşabildiğini, bu üstün özellikleri nedeniyle hububat çiftçisinin gözdesi. Türkiye genelinde ekilen arpaların dörtte birinden fazlası Larende. Türkiye’de ekilen buğdayın yüzde 5’ini enstitü olarak bizler üretiyoruz. Türkiye’nin sertifikalı tohum üretimi 2023 hedefleri neredeyse 2018 yılında tamamlandı ve hedefler artırıldı. Yerli Milli tohumculuk da devlet, özel sektör büyük bir başarı gösteriyor. Özel bir firma olan Ülker ile yaptığımız anlaşma sonucunda enstitü olarak Aliağa bisküvilik buğday geliştirdik ve sektöre kazandırdık” ifadelerini kullandı.

‘YEREL BUĞDAY ÇEŞİTLELERİNİ KORUYORUZ’

Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsünce kuraklığa dayanıklı, yüksek verimli ve kaliteli yerli buğday çeşitlerinin geliştirilmesinin yanı sıra yerel buğday çeşitlerini de koruduklarını ifade eden Özdemir, “Yerel buğdaylar bir yerlerde ekilmeli ve korunmalı. Genetik kaynak olarak gelecek nesillere aktarılmalıdır. Entstitü olarak Türkiye genelinde atalık tüm buğday çeşitlerini topladık. Yerel tohumların korunması için çeşitli Büyükşehir Belediyeleri ile çalışmalar yürütüyoruz” diyerek sözlerini tamamladı.

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA

Editör: TE Bilişim