Yaklaşık 2 yıldır üzerinde çeşitli çalışmalar yapılan Yargı Reform Paketi’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’nin açılmasıyla ilk gündem maddeleri arasında yer alması bekleniyor. Adalet mekanizmasında yaşanan bazı sorunların çözümü ve hukuk sistemine olan güvenin tesis edilmesi adına oldukça önemli olduğu belirtilen Yargı Reform Paketi, bu anlamda hukuk camiası tarafından dört gözle bekleniyor. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Konya Baro Başkanı Mustafa Aladağ, Yargı Reform Paketi konusunun mesleki bir beka olduğunu söyledi.

EKİM AYINI BEKLİYORUZ 

Konya Baro Başkanı Mustafa Aladağ, Yargı Reform Paketi’nin yaklaşık 2 yıldır Cumhurbaşkanlığı, Adalet Bakanlığı, Barolar Birliği, Barolar, yargının tüm paydaşlarının çok büyük emekler verdiği bir çalışmanın ürünü olduğunu söyledi. Yargıda ciddi sorunların bulunduğunu belirten Aladağ, şöyle devam etti, “Bu paket şunu ifade ediyor; yargıda ciddi sorunlarımız var. Halkın yargıya olan güveni azalmış durumda. Bu sorunların varlığı ortadayken çok geniş kapsamlı 250’ye yakın başlık altında Yargı Reformu Paketi Nisan ayında Sayın Cumhurbaşkanı tarafından ifade edildi. Hazırlıklar başladı. Bizim istediğimiz Meclis tatile girmeden Temmuz ayında birkaç başlığın yasalaşmasıydı ama gündemin yoğunluğu nedeniyle yetişmedi. Şimdi Meclis 1 Ekim’de yeni yasama yılına girecek. Biz tüm taleplerimizi dile getirdik, Barolar Birliği Başkanı’mızın çok büyük emeği var. Adalet Bakanı’mızın meslekten gelmesi nedeniyle bize büyük ilgisi var. Bu önemli bir çalışma ve sonuna kadar destekliyoruz. Mesleğin birçok sorunları var. Mesleki sorunların çözümüne de yardımcı olacak bir konu.”

TAMAMEN BU KONUYA ODAKLANDIK 

Paket içerisinde nelerin bulunduğunun net olarak bilinmediği ancak içerikle ilgili bazı duyumların olduğunu belirten Aladağ, şu bilgilere yer verdi, “Mesleki yeterlilik sınavı, Hukuk fakültesi 5 yıla çıkacak, 190 bin olan kontenjan 100 bine inecek, yeterli akademik kadrosunu bünyesinde barındırmayan fakülteler için bir düzenleme öngörülüyor gibi başlıkların bulunduğu belirtiliyor. Bunlar aşama aşama yapılacak. Duyumumuz bu şekilde. Paket içerisinde 60 başlık var. Bu başlıkta neler var, altı nasıl dolduruldu, mevzuat anlamında nasıl şekillenecek bilgi sahibi değiliz. Mesleki anlamda bir beka olarak görüyorum ben bunu. Onun için sonuna kadar destekliyorum ben bunu. Yargının çok ciddi sorunları var, herkes farkında olmasına rağmen geciktik. Ama yarınlar anlamında bu paketin olmazsa olmaz olarak görüp, biran evvel geçmesi için takip ediyoruz. Meclis açılır açılmaz 2 Ekim tarihinde bir programımız var. Tamamen bu konuya odaklandık.”

HUKUK FAKÜLTELERİ GÖZDEN GEÇİRİLMELİ 

Hukuk fakültelerinin fazlalığından yakınan Aladağ, bu konuda da çalışmalar yapılması gerektiğini savundu. Konuya rakamlarla açıklık getiren Aladağ, “Geçmiş yıllardaki hukuk fakültesi kontenjanına baktığımızda 16 bin 500 hukuk fakültesi kontenjanı var. Özellikle 25’e yakın hukuk fakültesinin kontenjanı dolmamış bunların tamamı özel üniversite. Haliyle rağbet yok. Hümanist bir yaklaşımla hukuk fakültesi açmanın bir anlamı yok diye düşünüyorum. Yeterli kadrosuna sahip olmayan, rağbet görmeyen, tercih edilmeyen bir fakültenin varlığını devam ettirmesinin anlamı ve önemi yok. Dolayısıyla biz Vakıf Üniversitelerinin tekrar gözden geçirilmesi, kalite, nitelik anlamında belli kriterlerin konulması, bu sağlayamayanların da kapatılması gerekiyor” diye konuştu. 

ELEŞTİRMENİN, BÖLÜNMENİN ANLAMI YOK 

Çok tartışılan Adli Yıl açılışına da değinen Aladağ, “Adli yıl açılışının Külliye’de yapılmış olması tartışmalara neden oldu. Birçok baro başkanı katılmama kararı aldı. 51 baro toplantıya katılmama kararı aldı 41 baro resmi açıklama yaptı. Biz toplantıya katılma kararı alan 25 barodan biriyiz. Biz katılmama kararı alan baroların görüşüne saygı duyuyoruz. Bu anlamda birbirimizi yermenin, eleştirmenin anlamı yok. Çok ilginçtir önemli olan şu benim için; Türkiye Cumhuriyeti 96 yaşında ve bugüne değin sayısız adli yıl açılışı yapıldı. İlk defa Baro Başkanları Adli Yılı açılışına davet edildi. Ve biz özel bir muameleye tabi tutulduk. Bunu da anlamlandırıyorum. Bunların hepsinin mesleki anlamda olumlu bir gelişme olarak görüyorum” ifadelerini kullandı. 

KADIN CİNAYETLERİNE KARŞI MÜCADELE EDİLMELİ 

Son dönemde işlenen kadın cinayetleriyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Aladağ, bu sorunun toplumsal bir sorun olduğunu ve topyekun bir mücadele gerektirdiğini dile getirerek şunları söyledi, “Meseleye cezadan bakmamak gerekiyor. Adalet anlamında burada bir eksik yok. Birinci derecede yakınınıza karşı işlenen adam öldürme hadisesinde bunun Türk Ceza Kanunu’nda karşılığı ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Mevcut infaz ceza sistemimizdeki en ağır cezadır. Bu anlamda bir sorun yok. Ben burada işe yargıdan ziyade toplumsal bir vakıa olarak bakmak gerekiyor. Sorun hepimizin ortak sorunu. Bu anlamda topyekun seferberlik yapmak gerekiyor. Bir ülkede her gün bir kadın cinayeti işleniyorsa ciddi bir vakıa var demektir.”

NAFAKA KONUSU MASAYA YATIRILMALI 

Bir süredir tartışılan nafaka konusunda da çözümler getirilmesi gerektiğini söyleyen Aladağ, “Nafaka ödememenin ayrı bir düzenlemesi var. Bunun gözden geçirilmesi lazım. Evlilik süresine göre, toptan bir nafaka miktarı, kadının evlenme oranı ve sosyo-ekonomik durumuna göre nafaka miktarı gibi konuların tartışılması lazım. Sınırsız bir nafaka bana göre amaca hizmet etmiyor. Nafaka kaldırılsın demiyorum, 6 aylık evlilik, 3 aylık evlilik, 1 yıllık evlilik. Boşandı taraflar ardından sınırsız ödenen nafaka. Bunun adil olmadığını düşünüyorum. Bu nafaka meselesinin de çok ciddi masaya yatırılması gerekiyor” dedi. 

HASSAS DÖNEMDE HASSAS DAVRANILMALI 

Ekonomik krizden dolayı artan icra olaylarında yaşanan bazı olumsuzlukların istenmeyen hadiseler olduğunu ve bu konuda herkese düşen görevler bulunduğunu belirten Aladağ, “Ekonomik bir kriz var ama biz bunu battık artık demek doğru değil. Bu ülke bizim. Burada bin yıldır yaşıyoruz yaşamaya da devam edeceğiz Ben demeyi bırakıp biz demeliyiz. Ekonomik anlamda seferberlikse eğer tüm paydaşlarıyla fedakarlık yapacağız. Alacaklı da olabiliriz borçlu da olabiliriz. Bizim temel görevimiz mevzuatın el verdiği ölçüde bir alacağı cebri icra vasıtasıyla tahsil etmek. Benim avukat arkadaşlarımdan isteğim, hem avukatlık kanunu hem ilgili icra iflas kanunu bize bir alacağın tahsilinde nasıl hareket etmemiz gerektiğini, avukata verilen yükümlülüğün ne olduğunu tek tek sıralamış. Burada dosyayı kişiselleştirmememiz gerekiyor. Bize verilen hak neyse onu kullanmamız gerekiyor. Karşımızda bir insan olduğunu unutmamamız gerekiyor. Bu hassas dönemde bizlerin de biraz vatandaş gözüyle hareket etmemiz gerekiyor. Aksi halde gerginlikler yaşanıyor bunlar bizim istemediğimiz hadiseler” değerlendirmesinde bulundu. 

ABDULLAH AKİF SOLAK-RASİM ATALAY

Editör: TE Bilişim