Türkiye gündeminde yerini alan, kamuoyunda "İmar Barışı" olarak bilinen ve 13 milyon konutun imar ve iskan sorununu çözmesi hedefleyen Yapı Kayıt Belgesi verilmesine yönelik başvurular devam ediyor. Edinilen bilgilere göre, 13 milyon konutun imar ve iskan sorununu çözmesi hedefleyen düzenleme kapsamında Yapı Kayıt Belgesi almak için Türkiye genelinde 1.8 milyon başvuru yapıldı. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği barış için başvurular 8 Haziran'da başlamıştı. En çok başvuru yapılan illerin başında ise kaçak yapıların büyük bölümünün bulunduğu İstanbul geldi. Yaklaşık 2 milyon kaçak bina bulunan şehirde şu ana kadar 330 bin başvuru yapıldı. İstanbul'u 172 bin başvuru ile İzmir takip ederken, Konya ise 133 bin başvuruyla vatandaşın İmar Barışı için yoğun ilgi gösterdiği ilk 3 şehir arasında. Bursa ve Kocaeli'de yapılan müracaatlar ise sırasıyla 88 bin ile 87 bin 500'e dayandı. 

İMAR BARIŞININ SINIRLARI TEKRAR  GÖZDEN GEÇİRİLMESİ LAZIM 

İnşaat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Süleyman Kamil Akın, imar barışı ile ilgili düşüncelerini paylaştı.  Akın, “İmar barışı ile ilgili olan çalışmalar aslında Türkiye’deki ruhsatlandırılmamış yada ruhsatlandırılamamış , resmi hale getirilmemiş yapı stokunun kayıt altına alınması için bir yaklaşım. Devlet bundan kazanç elde ediyor ancak kayıtsız şartsız barışmanın çok ciddi mahsurları da var. Öncelikle faydalı olan kısmından bir örnek verelim. Vatandaş köyler mahalle statüsü kazanmadan yıllar önce  bir ahır yaptırmış. Tarımsal üretimi teşvik için devletimiz uygun şartlarda hayvan desteği vermek için ahırına ait resmi evrakı beyan etmesini istiyor. Yapı resmi kayıtlarda görünmediği için destekleme yapılamıyor. İmar affı ile yapı resmileşecek ve destek yapılabilecek.  Diğer taraftan aynı köyde bir başka vatandaşımız mera sınırları içerisinde yada yayla tabir ettiğimiz bölgede bir ahır yapmış. Arazi devletin ve tüm köylünün kullanımına açık. Burada yapıyı ve üzerinde bulunduğu araziyi kişiye az bir bedel ile veriyorsunuz. Köylünün kullanımına ait olana alan kişiye geçiyor. Kayıtsız şartsız İmar Barışı bu tür sıkıntıların oluşmasına yol açacak. Diğer taraftan beyan edilen yapıların doğal afetlere ve depreme dayanıklılığı tamamen yapı sahibinin beyanına kalmış. Tek katlı bir köy yapısında bu çok önemli görülmese de büyükşehirlerde 8-10 katlı yapılarda bu çok çok önemli. Yaşanan afet sonrası bu yapılarda oluşacak can ve mal kaybının sorumlusu kim olacak. Başvurulardaki beyanların doğruluğunun devlet tarafından ya da özel kuruluşlar tarafından mutlaka kontrol edilmesi gerekiyor. Aksi takdirde olmayan yapıların yada olan yapıların alanlarının mevcut halinden çok daha büyük beyan edilmesi kaçınılmaz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şuan ki yapısı ve şekli ile bu beyanları kontrol edecek ne personele ne de teknik altyapıya sahip kamu mülkiyetinde bulunan hiçbir yapının af kapsamına girmemesi lazım. Bu şekilde su toplama havzalarında, kıyılarda, orman arazilerinde çok kötü sonuçlar ile karşı kalacağız” diye konuştu.

KONYA BAŞVURULARDA ÜÇÜNCÜ SIRADA 

İmar barışına en çok başvurunun İstanbul’dan geldiğini ve Konya’nın da başvurularda üçüncü olduğunu ifade eden Akın, “En çok başvuru yapılan illerin başında ise kaçak yapıların büyük bölümünün bulunduğu İstanbul geldi. Yaklaşık 2 milyon kaçak bina bulunan şehirde şu ana kadar 330 bin başvuru yapıldı. İstanbul'u 172 bin başvuru ile İzmir takip ederken, Konya ise 133 bin başvuruyla vatandaşın İmar Barışı için yoğun ilgi gösterdiği ilk 3 şehir arasında. Konya nüfus olarak Türkiye’nin en kalabalık üçüncü şehri değil, yapı sayısı olarak da 3. Şehir değiliz. Başvuru sayısının fazlalığı yıllarca birçok şeyi doğru yapmamış olduğumuzu göstermekte” dedi.

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA