Bilindiği üzere Orta Asya Türkiye’de “Ata Yurdu” olarak görülüyor. 1071 Malazgirt Zaferi ile Orta Asya’dan göç ederek Anadolu’ya girmeye başlayan Türkler, bu tarihten itibaren Anadolu’yu yurt edinmiş ve birçok devlet kurmuştur. Orta Asya ile Türkiye arasındaki tarihi bu bağ ise halen sürüyor. Kazakistanlı Ozat Shamshıyev, konuyla ilgili önemli bilgiler verdi. Eğitim görmek için Konya’ya gelen ve 10 yıldır burada yaşayan Ozat Shamshıyev, Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde İslam Hukuku alanında doktora yapıyor. Kazakistan’ın Taraz şehrinden gelen Shamshıyev, Türkiye ile Kazakistan arasındaki bağa dikkat çekti. “Türkiye’ye geldiğim zaman ben Kazakistan’ın farklı bir şehrine gelmiş gibi oldum” diyerek Türkiye’de yabancılık çekmediğini belirten Shamshıyev, “Aynı kökten geliyoruz” ifadelerini kullandı. 

İLK TANIYAN ÜLKE TÜRKİYE 

Misafir öğrencilerle söyleşiler sayfamızın konuğu olan Kazakistanlı Ozat Shamshıyev, Kazakistan hakkında bilgiler vererek sözlerine başladı. Kazakistan’ın yüzölçümü bakımında dünyanın en büyük ülkelerden olduğunun bilgisini veren Shamshıyev, “Yüzölçümü bakımından dünyanın 9. Ülkesi. Orta Asya’nın en zengin ve en önde ülkelerinden birisidir. Kazakistan Türkiye ile akraba ülkelerden biri. Ortak dil konuşuyoruz, ortak medeniyetimiz var, ortak kültürümüz var. Buradan Kazakistan’a gidenler hiç zorluk çekmeden 1-2 ay içinde Kazakçayı da öğreniyorlar. Rusya, Çin, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve deniz yolu ile Azerbaycan’a sınırımız var. Kazakistan uzun süre Rusya hakimiyeti altında kaldı. 1991’de bağımsızlığını ilan etti. Kazakistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan ülke de Türkiye oldu. Kazakistan bağımsızlık ilanı yapıldıktan yarım saat sonra dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı arayarak bağımsızlığınızı kabul ediyoruz, destekçininiz mesajı vermiştir” diye konuştu. 

RUSYA, KAZAKİSTAN’I ASİMİLE EDEMEDİ

Kazakistan’da tarihten bu yana birçok devlete ev sahipliği yaptığını söyleyen Shamshıyev, özellikle eski Türk devletlerinin birçoğunun Kazakistan sınırları içerisinde hakimiyet gösterdiğini belirtti. Shamshıyev, Kazakistan’ın bir süre Rusya’nın hakimiyeti altında kaldığını hatırlattı. Ancak kültürel açıdan Rusya’nın Kazakistan’ı değiştiremediği yorumunu  yapan Shamshıyev, şöyle devam etti, “Uzun bir dönem Rusya’nın hakimiyeti altında kalmış isek de, Rusya’dan siyasi anlamda etkilenme olmuş ama onun dışında herhangi bir etkilenme söz konusu değil. Rusya dominant bir ülke olmasına rağmen, Kazakları asimile edememiştir. Siyasi ve dil anlamında ufak tefek etkilenmeler olmuştur. Onun dışında kültürel olarak hiç etki edememiştir. Çünkü Türklerin binlerce yıllık geleneksel bir yapısı var. Bunu hiçbir medeniyet yıkamamıştır. Dolayısı ile bizim medeniyetimize, örfümüze, adetlerimize baktığımız zaman Rusya’ya ait hiçbir şey bulamazsınız.”

KAZAKİSTAN’DA İSLAM BAHARINI YAŞIYOR

Rusya’nın hakimiyet sürdüğü dönemlerde yaşadıkları zorluklara da değinen Shamshıyev, özellikle dini anlamda büyük bir baskı olduğunu üzülerek ifade etti. Ancak buna rağmen, İslam’ı hiçbir zaman bırakmadıklarını ve yeni nesillere de aktarmayı başardıklarını dile getiren Shamshıyev, “Kazakistan İslam ruhunu da Rusya’nın hakimiyeti altında yaşadığı süre içerisinde de yaşatmaya bugünlere getirmeye devam etti. Bir dönem Türkiye’de de bu durum yaşanmış. Kur’an-ı Kerim açık açık okunamıyormuş. Ahırlarda, bazı evlerde toplanıp Kur’an-ı Kerim okuyup öğreniyorlarmış. Türkiye’nin bir dönem yaşadığı bu durum, bizim orda da yaşandı. İnsanlar İslam’ı açık açık yaşayamamış. Fakat gizli gizli de olsa İslam’dan kopmamış, bugünlere kadar getirilmiştir. Şunda dini anlamda hiçbir sıkıntı yok. Kazakistan’a gittiğiniz zaman bahar dönemini yaşayan bir İslam görürsünüz. Birçok İslam ülkesinde camilerde yaşlı insanları görürsünüz ama Kazakistan’da ve o coğrafyadaki ülkelerde camiler gençlerle, çocuklarla dolup taşar. Bu da renkli görüntüler oluşturuyor” diye konuştu. 

‘KÖKLÜ BİR İLİŞKİMİZ VAR’

Türkiye’ye geldiği ilk yıllarda, farklı ülkelerden gelen yabancı öğrencilerin ilk zamanlar zorluklar yaşamasına rağmen kendisinin herhangi bir zorluk yaşamadığını belirten Shamshıyev, bu durumu “Kardeşlik” olarak açıkladı. “Asırlar öncesine dayanan köklü ilişkilerimiz var” diyen Shamshıyev, Türkiye’ye geldiğinde Kazakistan’ın başka bir şehrine gitmiş gibi olduğunu söyledi. Burada kendilerini yabancı olarak görmediklerini vurgulayan Shamshıyev, “Biz zaten buralı sayılır. Kendimizi yabancı olarak görmüyoruz. Çünkü aynı kökten geliyoruz. Kültürel olarak da buluştuğumuz birçok noktalar var. Aynı kültürel unsurlara sahibiz. Büyüklere hürmet, yemekler, paylaşım, komşuluk ilişkileri gibi hemen hemen kültürel anlamda aynı yapıya sahibiz” şeklinde konuştu. 

TÜRKİYE’Yİ ABİ OLARAK GÖRÜYORUZ

Türkiye hakkındaki duygularını da paylaşan Shamshıyev, şu görüşlere yer verdi, “Türkiye hem İslam hem de Türk devletlerinin abisi olarak görüyorduk. Buraya gelince bunu bizzat görüp şahit oldum. Şuanda İslam ülkeler arasında en önde gelen, en ileri düzeyde olan, dünyaya karşı meydan okuyan bir ülke Türkiye. Allah bu ülkeye zeval vermesin, baki eylesin. Türkiye gerçekten güzel bir ülke. Her sene binlerce yabancı öğrenciyi getirip burada eğitim vermek, kendi ülkelerine gittiklerinde dahi iletişimi, irtibatı koparmadan devam ettirmek her ülkenin yapabileceği bir şey değil. Kendi vatandaşıyla ilgilenemeyen ülkeler var. Ama Türkiye bunu başarabiliyor. Kazakistan’da ilk geldiğim zaman gördüğüm her şeyin fotoğrafını çeker not alırdım. Türkiye’nin çok yerini gezdik gördük. Her şehri her ili kendine has özellikleri olan, dünyanın harikalarından biri. Türkiye’dekiler bunun farkında olmayabilir ama biz dışardan biri olarak bunu görebiliyoruz. Her ili farklı. Şiveler, yemekler, doğal güzellikler her ilde farklı. Konya’nın bile yüzlerce yemeği var. Türkiye anlat anlat bitmez. Türkiye anlatılmaz yaşanır. Bir çok medeniyeti bünyesinde barındıran Türkiye, şuanda da dünya ülkeleri arasında önemli sıralarda yer alıyor.” Konya’daki Ramazan’larla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Shamshıyev, “Konya’daki Ramazan’lar çok güzel. İnsanların hepsi Ramazan olduğunun bilincinde. Ramazan atmosferi çok güzel yansıyor. İnsanlarda yardımseverlik, misafirperverlik duyguları daha da kabarıyor. Camiler daha fazla doluyor ve renkli görüntüler oluşuyor. İnsanlar akrabalarını, eş-dostlarını ziyaret ediyorlar. Ramazan Türkiye’de güzel yaşanıyor. Türkiye’de dini anlamda bir kopukluk olmadı. Türklerin Anadolu’ya yerleşmesinden sonra oluşan bu geleneksel yapı hiç aksamadan devam ediyor” yorumu yaptı. 

ABDULLAH AKİF SOLAK