Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,

Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! 

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker! 

Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. 

(Mehmet Akif Ersoy)

İşte biz, vatan için, bayrak için her dönem canını seve seve feda etmiş, nice tarihi kahramanlıklarla dolu bir neslin çocuklarıyız. Mehmetçik torunu kahraman yiğit evlatlarından birinin adı: Ali Fatih Birtek. 

*** 

“Oğlumu şehadetinden 12 gün sonra rüyamda gördüm. ‘Anne sabır’ diyor bana. Yine şehit olmuş rüyamda, ‘anne sabır’ diyor. Ben de ‘babana sor ben gibi kimse sabredemez’ diyorum. Rabbime olan inancım benim en büyük tesellim”

*** 

Jandarma Komando Er Ali Fatih Birtek, 19 Temmuz 1995 yılında Van-Çatak bölgesinde  operasyon sırasında PKK'lı teröristlerin pususu sırasında helikopterden inerken şehit edildi. Annesine sürekli, “Anne ben çok şanslıyım değil mi?” dermiş. Şehit haberini alan anne, yüreğindeki acısına rağmen 'Vatan sağolsun' diyerek, dua ediyor.  

Aliye-Mevlüt Birtek çiftinin üç çocuğundan ortancası olan Ali Fatih Birtek, 11 Mart 1974 tarihinde Konya’da dünyaya gelir. İki kız bir erkek kardeşler. 

Ali Fatih Birtek, Kerimdede Çeşme Mahallesi’nde oturdukları için İlkokulu Akçeşme İlkokulunda, ortaokulu da Hâkimiyet Orta Okulunda okumuş.  Ortaokul eğitiminden sonra kuyumcu olan babası yanına almış ve birlikte çalışmaya başlamışlar. Hem çocukluğu hem de yetişkinliğinde saygılı bir çocuk olmuş hep. Şehadetine kadar ne annesini ne babasını üzmüş, saygıda kusur etmemiş. 

Bir kere yüksek sesle “anne” bile dememiş. Ablası ve kız kardeşiyle her zaman arası iyiymiş. Annesine sürekli “Anne ben çok şanslıyım değil mi?” der dururmuş.  Üç evladının üçünü de evden Ayetel Kürsi okumadan göndermeyen Aliye Hanım, konu, komşu ve akrabalarının ifadesiyle çok güzel çocuklar yetiştirmiş. Çocuklarını kapıdan uğurlarken kim gidiyorsa arkalarında çağırır Ayetel Kürsi okuyacaklarını hatırlatırmış. Çok yakışıklı, uzun boylu oğlunun ise hem kendisine okutur duasını hem de kendisi okurmuş arkasından. 

Askere gitmek için o kadar acele etmiş ki, şubeye gide gele, gide gele sonunda askerliği gelmiş. Babası askeriyede tanıdık birinin olduğunu onunla görüşebileceğini söylediği halde haksızlık olur diye görüşmeden gelmiş. 1994 yılının Ramazan ayının 15. günü vatani hizmetini yerine getirmek için yola çıkmış. 

Acemi birliği eğitimi için Manisa Kırkağaç’a gitmiş. Daha sonrasında uzun bir süre kendisinden haber alamadıkları evlatlarını görmek için bayramda ziyaret etmiş. Ziyaretle ilgili anne Aliye Birtek, “Bayramda yanına gittik. O, gönderdiğim Alim’den eser kalmamış. Yüzünün her yeri soğuktan çatlamış, zayıflamış, boyu falan küçülmüş. Askeri kıyafetle topallayarak geliyor. Babası ‘Ali geliyor’ dedi. Bir baktım ‘bu topallayarak gelen küçülmüş, zayıflamış, bizim oğlumuz mu?’ dedim. Bembeyaz yüzü, al al yanaklarından geriye her yeri yara içinde bir yüz kalmış. Sonra bana ‘anne ben iyiyim’ dedi. Daha geldiği günden beri banyo yapamamış. 17 gündür banyo yapmamış, sıra gelmemiş kalabalıktan” diye anlattı o günleri. 

Yemin töreninde de evlatlarını ziyarete giden anne ve baba tarifsiz bir onur yaşamış. Acemi birliği eğitiminde Şehidimiz, arkadaşı, Konyalı, anne ve babası olmayan Mustafa ile tanışmış. Üç aylık acemi birliği eğitimleri bittikten sonra kendisine usta birliği eğitimi için Van Çatak çıkan Şehidimiz, gelince annesine “Anne bana iyi yer çıktı ama Mustafa’ya kötü bir yer çıktı” deyip arkadaşı için üzülmüş. Kaderde olan şu ki Mustafa askerliğini tamamlayıp gelmiş, Ali Fatih, şehadet şerbeti içmiş. Usta birliği eğitimi için jandarma komando er olarak Van Çatak’a gitmiş. Aynı zamanda havancı olan Şehidimiz 20-25 kilo yük taşırmış sırtında. Bölgede güvenliği sağlamak için sürekli görevdeymiş dağlarda. Buna üzülen annesini de sürekli teselli etmiş. Genelde dağlarda operasyonda olan oğlu telefonla aradıkça görüşebilmiş. Şehit olmadan üç ay kadar önce yaptıkları atış taliminden sonra mükâfat iznine gönderilmiş. Bu evlatlarını son görüşleri olmuş. Kurban Bayramı’na bir hafta kala birliğine gitmiş. Kurban Bayramı’nda “Anne bak hiç üzülme biz buradan bir kurban aldık, kestik, kavurup yedik” demiş annesine. 

TERHİSİNE 19 GÜN KALA ŞEHİT DÜŞTÜ

19 Temmuz 1995 günü saat 13.00 ile 13.30 arasında ailesini arayan Şehidimiz, kız kardeşi, ablası, anne ve babasıyla görüşmüş. Bir tanıdıklarının askere gideceğini öğrenince o nu aramış. Sonrasında şehit olmuş.  O gün sabaha kadar hiç uyuyamayan Şehidimiz, normalde çıkmadığı halde çarşı iznine çıkmış. Orada arkadaşlarına sabaha kadar hiç uyuyamadığını anlatmış, ailesi için tedirgin olmuş. Terhisine 19 gün kala, çarşıdan birliğine döndükten sonra operasyona çıkmış. Operasyonlara helikopterle gider günlerce dağlarda gezer, teröristlerle çatışırlarmış. O gün de helikopterle gitmişler toplamda 35 kişi. Helikopterden atlarken pusuya düşürülmüş önden inen iki korucu ve ardından inen teğmenle birlikte şehit edilmiş. 

“ALLAH’TAN EMİR GELDİ’ DEYİP TESELLİ OLMAYA ÇALIŞIYORUM”

Anne Aliye Birtek, oğlunun şehit haberini aldıkları anı ise şöyle anlattı:

“Allah Teâla her şeyi bildiriyor da bazen biz göremiyoruz. O gün ablasındaydım. Akşam eve geldim. Üstüme bir sıkıntı bir üzüntü geldi. Ben daha hiç namazların sadece farzını kılmadım. O gün yatsı namazının sadece farzını kılabildim. İçime öyle bir sıkıntı geldi ki. Namazı kılıp yattım saat 24.00 falan. Gece telefon çaldı. Hepimiz yatıyorduk. İlk haber Köprübaşı Karakolu’na şehit haberi gelmiş. Ali adres olarak dükkânın adresini verince Zafer’deki polis merkezine haber vermişler. Oradan aramışlar. Eşimi sordular, “Mevlüt Birtek var mı, görüşebilir miyiz?’ diye sordular. Ben de olmadığını söyledim. Sonra eşimin kardeşlerine ulaşmışlar. Eşim Köprübaşı Karakoluna gittiğinde asker ve polislerin toplandığını görmüş. Askerleri görünce ‘bari şehit olmasaydı’ diyormuş kendi kendine. Orada ‘oğlunuz şehit oldu’ demişler. Eve gelince söylemedi, sabah namazına kadar okuyalım dedi. Sabah namazından sonra söyledi. Rabbim evlat acısını kimseye vermesin. Annen, baban, kardeşin, eşin hepsine dayanıyorsun ama evlat acısı çok farklı, çok acı. ‘Herkese nasip olmaz’ diyorum bir yandan ama çok zor. ‘Allah’tan emir geldi’ deyip teselli olmaya çalışıyorum. Oğlumu şehadetinden 12 gün sonra rüyamda gördüm. ‘Anne sabır’ diyor bana. Yine şehit olmuş rüyamda, ‘anne sabır’ diyor. Ben de ‘babana sor ben gibi kimse sabredemez’ diyorum. Rabbime olan inancım benim en büyük tesellim.” 

HAYALLER YARIM KALDI

Ali Fatih Birtek’in de her şehit gibi gerçekleştireceği hayalleri, yaşayacağı güzel günleri vardı ancak olmadı. 

Şehidimizin hayali, kuyumcu olan babasının yanında beraber çalışmakmış. Babasının hayali ise kuyumcu dükkanını oğlu askerden döndükten sonra ona devretmek. 

“Benim ise çok beklentim vardı” diyen anne Aliye Birtek, “Oğlumun şehadete ermesinden sonra her şeyimiz değişti. Hayatımız altüst oldu. Kuyumcu dükkanı da kapandı zaten.” dedi.  

Eşi Mevlüt Birtek’in, oğlunun şehadetinden sonra şeker ve kalp rahatsızlıkları çıktığını, ardından diyalize girmeye başladığını ifade eden Aliye Birtek, “18 Nisan 2011 tarihinde de vefat etti” dedi. 

24 yıl önce yarım kalan hayaller, günler, mutluluklar, şehit annesine acı dolu zamanları yaşatmaya devam ediyor.

Bu vatanı kanının son damlasına kadar müdafaa eden tüm şehitlerimiz için, Vatan sağ olsun.

*** 

Bugün, şehit Ali Fatih Birtek’in ismi, Konya’da adının verildiği bir sokakta yaşatılıyor.

Yenigün Gazetesi olarak bu cennet vatanımız için şehadet şerbetini içmiş, aziz şehidimiz Ali Fatih Birtek’i rahmet ve minnetle andık, annesi Aliye Birtek’e plaket takdiminde bulunduk. 

Milletin huzur ve güvenliğini sağlamak, ülkemizin bölünmez bütünlüğünü koruma uğruna her türlü fedakarlığı gösteren şehidimiz jandarma komando er Ali Fatih Birtek’e bir kez daha Allah’tan rahmet diliyoruz, mekanı cennet, ruhu şad olsun, ailesine sabırlar ihsan eylesin. 

Editör: TE Bilişim