Her yıl 7-17 Aralık tarihinde gerçekleştirilen "Mevlana'nın Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri"ne yurt içi ve yurt dışından binlerce ziyaretçi katılıyor. Bu yıl "Vefa Vakti" temasıyla hazırlanan anma etkinlikleri, çok sayıda davetlinin katılımıyla devam ediyor. Mevlana'nın 746. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Etkinlikleri çerçevesinde Mevlana Kültür Merkezi’nde kurulan stantlar da yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ilgi görüyor. Stant görevlileri ve stantları ziyarete gelen misafirler, aldıkları hizmetlerden memnun kaldıklarını dile getiriyor

‘CAM SANATI İNCELİK İSTER’

Polenezköy Cam Sanat Merkezi Görevlisi Cansu Civelek, “746. Vuslat Yıldönümü etkinliklerine Polenezköy Cam Sanat Merkezi olarak katılmış bulunuyoruz. Öncelikle cam sanatı incelik ve el becerisi isteyen bir iş. Sıcak alevin karşısında hazır şekilde gelen camlarımızı eriterek tekrardan hayal gücümüze göre şekil veriyoruz. Aslına bakarsanız üç boyutlu resim yapıyoruz da diyebilirim. Fraklı renklerde farklı biblolar, hayvanlar ve figürler tasarlıyoruz. Bizim için çok keyifli ve eğlenceli oluyor. Çünkü her seferinde farklı şekiller ortaya çıkıyor. Sadece tek bir kalıp değil. O yüzden kişiye özel çalışmalarda yapıyoruz. Bu sanatı icra etmek bir hayli zor. Özellikle öğrenme aşamasında. Yaklaşık 9 yılım bu işin içerisinde geçti. Hala öğrenmeye çalışıyorum. 9 yılın sonunda öğrenemediğim bir çok teknik var o yüzden kolay olduğunu söyleyemeyeceğim. Şeb-i Arus törenleri için tasarladığımız Semazen figürlerimiz var onlar üzerinde yoğunlaştık. Diğer ürünlerde de tamamen talep meselesi. İnsanların hayal gücüne ve isteklerine göre üretiyoruz. Beğenenler almak isterse alıyorlar” ifadelerini kullandı.

‘KÜÇÜK ÇOCUKLARA EĞİTİMLER VERİYORUZ’

Civelek, “Bizden çoğunlukla bu sanatın nasıl yapıldığına dair bilgiler alıyorlar. Eğitimler veriyoruz ve küçük çocukların bu sanatta el becerisi kazanmaları için çalışmalar yürütüyoruz. Cam her seferinde yüzde 100 dönüşebilen tek madde.  Bu bağlamda özellikle çocuklara yönelik birçok eğitimlerimiz oluyor. Bir hafta gibi bir süredir buradayız ve insanların ilgisi gerçekten üst düzeyde. İnsanlarımızın tek sıkıntısı ürettiğimiz ürünleri taşıma konusunda. Bunun dışında bir problemle karşılaşmadık. Ürünlerimizi alan insanlarda da memnuniyetlerini bildirdi. Bizler de burada olmaktan çok memnunuz” dedi.

‘TÜRK İSLAM MEDENİYETİ’NİN YAZISI’

Dünyaca ünlü Hat Sanatçısı Hüseyin Öksüz de, “Hat sanatı Türk İslam Medeniyetinin yazısıdır. İlk defa Satuk Buğra Han’ın kabul etmesiyle Türkler İslam alfabesini kabul ettiler. Bütün kitaplar, kitabeler ve tablolar bu yazı ile yazıldı. Tabi bu yazı Türkler arasında çok ilerledi ve bir sanata dönüştü. Bir esere sanat eseri diyebilmemiz için bazı özellikleri taşıması gerekir. Burayı ziyaret eden turistler Türk toplumunda oluşmuş bir yazı sanatı görünce büyük ilgi gösteriyorlar. Gelip o sanatı tanımaya çalışıyorlar ve sorular soruyorlar. Sanattan anlayan insanlar ilgi alanı ne olursa olsun bizim sanatımızı görünce etkileniyorlar. Hat sanatını öğrenmek zorlu ve meşakkatli bir iştir. İlk önce çocukluk çağı atlatılmalıdır. Daha sonra gençlikten itibaren bu sanata gönül vererek bu sanatı öğrenmek hedeflenmelidir. İslam sanatları arasında en zor sanatlarından bir tanesidir” diye konuştu.

‘MEVLEVİ KÜLTÜRÜ’NÜN KOKULARI’

Itriyatçı Mehmet Fatih Vural, “Firmamız Türk İslam Kültürü’ndeki kokular üzerine çalışmalar yapmaktadır. Itriyat çiçek yağları manasına gelmektedir. Fakat Günümüz Türkçesi’nde parfümeri de denmektedir. Kokularımız Endülüs, Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki sanatımızın kokularıdır. Ayrıca Mevlevi Kültürü’nün kokularıdır. Burayı ziyaret eden yabancı turistler kendileri parfüm yağlarını yanlarında taşıyorlar. Müslüman turistler kendi kültürlerinden getirdikleri parfüm yağlarını aynı şekilde yanlarından ayırmıyorlar. Fakat bizim vatandaşlarımız hacı yağı diye nitelendirere3k bu kokulardan uzak duruyorlar. Bu işi yanlış yapanlardan kaynaklanıyor ki bu manevi kokulardan insanlarımız kaçıyor. İllaki bu işi herkes kötü yapıyor diye genellemek doğru değil. İşini kötü yapan kişiler yüzünden insanlarımız kokularımızdan uzaklaşıyor. Bu manevi kokular ise beynin ihtiyacı olan, olmazsa olmaz denilebilecek kokulardır. Türk milletinin bir an önce kaliteli kokulrla taşınarak önyargılarını kırmaları gerekir” şeklinde konuştu.

‘METALİ OYARAK SANATA ÇEVİRİYOR’

Metal Hat Oymacısı Rahim Köseoğlu’da, “Burada icra ettiğimiz sanat Hakkak sanatıdır. Geçmişten günümüze kadar gelmiş benimde baba mesleğimdir. Mevlana’yı Anma Törenleri’nde bizde stant açarak bizde burada bulunuyoruz. Osmanlı döneminde bu meslek keski ile oyularak yapılıyordu. Geçmişte birçok farklı alanda işleme yapılıyordu. Bahçelerde bulunan demirlerde, Kamelyalardaki süslemelerde ve farklı birçok alanda kullanılıyordu. Mesleğimizin kökeni Hakkaklık’tır. Hakkaklık da kelime anlamı olarak metal oymacılık anlamına gelir. Yabancı turistler memleketlerinde hiç görmedikleri için çok meraklı yaklaşıyorlar. Bakıyorlar, inceliyorlar ve detaylı sorular soruyorlar. Sanatımızdan ve memleketimizden memnun kalıyorlar” ifadelerini kullandı. 

‘AĞIZLARI TATLANDIRIYORUZ’

Mevlana Kültür Merkezi’nde bulunan stantlarında tanıtımı ve satışını yaptıkları şekerlemelerin tamamen doğal tatlılar olduğunu belirten Tatlıcı Betül Çelepçi, “7 Aralıktan itibaren başlayan Mevlana’yı Anma Törenlerinde misafirlerimizin ağızlarını tatlandırmaya devam ediyoruz. Burada sergilediğimiz tatlılarımız unsuz, yağsız, şekersiz, glütensiz ve tamamen doğal tatlılardır. İçerilerinde üzüm, kayısı, hurma, ceviz, badem ve baharatlar bulunuyor. Döneminde ve şu anda şifa bulmak amacıyla tüketiliyor. Kansızlığa iyi gelir, şekeri dengeler, kolesterol değerini düşürür, sindirim sistemini hızlandırır ve saymakla bitiremeyeceğimiz şifaları barındırırlar. Ayrıca tatlılarımız A, B, C, E vitaminlerini de barındırdığı için çocukların beden ve beyin gelişimlerine büyük katkı sağlar. Türk vatandaşlarımız bu lezzetlere alışık olduğu için yabancı turistlerimizin ilgisi ve merakı daha yüksek seviyelerde” dedi.

BERKCAN BAŞ

Editör: TE Bilişim