Konya Ovası'nın önemli tarım ürünlerinden olan şeker pancarı hasadı, bölgede tüm hızıyla devam ediyor. Hasat devam ederken bölgedeki şeker fabrikaları da Ekim ayı itibariyle alımlarına başlayıp pancarı işlemeye başladı. Fabrikaların pancar işleme dönemleri Şubat aylarına kadar sürecek. Stratejik bir ürün olan şeker pancarında bu yıl çiftçinin yüzü gülüyor. Şuana kadar hasat edilen şeker pancarında herhangi bir sorun olmadığı gibi, pancardan hem dekar başına alınan ürün miktarı hem de pancarın polar değeri bakımından rakamlar ortalamayı tutturmuş durumda. Önümüzdeki günlerde polar değerlerinin daha da artacağı belirtilirken, bu durumun çiftçi açısından olumlu karşılandığı ifade ediliyor.

ORTALAMA TUTTURULDU

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Meram Ziraat Odası Başkanı Ali Ataiyibiner, şeker pancarı hasadının bölgede devam ettiğini hatırlattı. Şuanda şeker fabrikalarında mal girişinin sürdüğünü dile getiren Ataiyibiner, Şubat ayına kadar şeker fabrikalarının şeker pancarı işlemeye devam edeceğini söyledi. Konya bölgesinde şuanda şeker pancarında rekolte ortalamasının dekar başına 8 ton olduğunun bilgisini veren Ataiyibiner, "Rekolte konusunda şuana kadar bir sıkıntı yok. Şuanda bu rekolteyi yakalıyoruz hatta bunun üzerinde çıkan bölgeler var. Sadece rekolte değil polar oranı yani pancardaki şeker oranı da önemli. Çünkü şuanda pancar alımları polar oranına göre yapılıyor. Konya bölgesinde polar oranı da 16-17 civarında. Bu iyi bir oran. Bu yıl Ağustos ayından itibaren gece soğuklarının mevcut olduğu bir iklim yapısı oldu. Bu da pancarın polarını artırdı. Polar değerleri bundan sonra daha da yükselir. Herhangi bir sıkıntı görülmüyor. Fiyat konusuna gelecek olursak, Konya Şeker olarak 16 polara kilogramda 25 kuruş fiyat vermiştik. Ama polar 20'lere çıktığı zaman çiftçimiz kilogramda 30 kuruşa kadar satabilecek. Polar arttıkça çiftçimizin birim alandaki kar oranı daha yüksek olacak" diye konuştu. 

ŞEKER PANCARI STRATEJİK BİR ÜRÜN 

Şeker pancarının stratejik bir ürün olduğuna dikkat çeken Ataiyibiner, Türkiye'nin şeker kamışı üretemediğini söyledi. Bu nedenle şeker üretiminde tek seçeneğin şeker pancarı olduğunu söyleyen Ataiyibiner, şöyle devam etti, "Biz tarım ülkesiyiz. Buna rağmen şekeri dışarıdan ithal edersek bu da bizim ayıbımız olur. Şeker her yönüyle mutfaktan sanayiye kadar kullanım alanı geniş bir ürün. Bunu biz ithalatla karşılamamız doğru olmaz. Nasıl ki petrole, gıdaya ihtiyacımız varsa şekere de ihtiyacımız var. Çiftçimizin üretimi dışında alternatif değerlendirmek ve desteklemek doğru olmaz."

MISIRLA İLGİLİ ALGI YANILMASI VAR!

Başkan Ataiyibiner, son yıllarda bölgede artan mısır üretimi ile hububatta yaşanan kaçışlarla ilgili de önemli bilgiler verdi. Mısır konusunda bir algı yanılmasının mevcut olduğuna dikkat çeken Ataiyibiner, sözlerini şöyle sürdürdü, "Mısır sulu bir münavebe bitkisi. Hububat hem sulu alanlarda hem de kuru alanlarda ekilen bir münavebe bitkisi. Şuanda İç Anadolu'da kuru alanlarda hububat alternatifsiz tek ürün. Ama sulu alanlarda münavebe esnasında ürün değişikliği en çok mısır ve ayçiçeği üzerinde görülüyor. Gerek işçilik gerek maliyet açısından değerlendirildiği zaman mısır ön plana çıktı. Bu ülkenin mısıra da buğdaya da ihtiyacı var. Biz geçen yıl ilk defa 2017 yılında mısır ithal etmedik. Bu nasıl oldu? Münavebe bitkisi olarak mısır alanlarının çoğalmasıyla oldu. Bu nedenle ilk defa 2017 yılında mısır ithal etmedik. Ama biz buğday ithalatçısı da bir ülkeyiz. Çünkü dünya un ihracatında birinci sıradayız. Biz hammadde alıp mamul sarıyoruz. Mısırda da aynı durum söz konusu. Biz hem mısırı yemlik olarak kullanıyoruz hem de nişasta olarak kullanıyor. Aynı zamanda ihracat açısından değerlendiriyoruz. Artık Türkiye eski Türkiye değil. Yani hammadde satan bir ülke değil mamul satan bir ülke haline geldi. Türkiye bunu son yıllarda başarmış bir ülke. 2017 yılına kadar mısır ithalatçısı bir ülkeydik. Ancak üretim potansiyelini artırarak buraya geldik. Biz üretimi desteklemezsek yeniden mısır ithalatına başlarız. Bu nedenle biz hem mısır üretimine hem de buğday üretimine devam edeceğiz. Son yıllarda buğday ekim alanlarında düşüş var doğrudur ama bu kuru alanlarda değil sulu alanlarda. Münavebe bitkilerinde çeşitlenme var, sulu alanlardaki yaklaşık 100 bin hektar düşüşümüz doğrudur ama üretim rekoltesinde düşüş yoktur. Konya yine üretim rekoltesinin üzerinde bir üretim yaptı. Alternatif ürün olan ürünlerin ihtiyaç olan ürünler olması nedeniyle bu üretimler oldukça önemli. Her halukarda her iki ürünü de yetiştirmek durumundayız. Ayçiçeği de önemli. Çünkü Türkiye ham petrolden sonra ikinci olarak ham yağa para veriyor. Bu nedenle ham yaş açığını da kapatmamız gerekiyor."

ABDULLAH AKİF SOLAK

Editör: TE Bilişim