Yeraltı suları, karbonik asitle zenginleşip, asit özelliği taşıyarak, kireç taşlarını eritip, yeraltına mağaralar oluşturuyor. Zamanla mağaralardaki sular çekiliyor. Mağaraların üzerindeki toprak örtü de kendini taşıyamıyor. Toprak örtü patlamaya benzer şekilde büyük bir gürültü ve çöküyor. Ağız çapları derinlere doğru genişleyen çukurlar oluşuyor. Bu çukurlara ise yöresel olarak “obruk” adı veriliyor. Konya'da Tuz Gölü'nden başlayıp güneye doğru Cihanbeyli, Altınekin, Kadınhanı, Karapınar, Çumra ve Akören’e hatta Karaman’a kadar uzanan bir bölge içinde, eriyebilir kayaçlar bulunması nedeniyle sık sık obruk oluşuyor. Karapınar ilçesinde 3 ayda 6'ncı obruk oluştu.  Oluşan obruklar ile ilgili İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü incelemelerini sürdürüyor. Yine Obruk sorunlarıyla ilgili KOP İdaresi, MTA Genel Müdürlüğü ve AFAD Başkanlığı ile birlikte yürütülen projenin sonucunda Obruk duyarlılık haritası oluşturularak riskli alanların derecelendirilmesi sağlanacak ve buna göre gerekli çalışmaların yürütülmesi planlanacak.

Son yıllarda artan obruk oluşumlarıyla ilgili bilgi veren Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık,

"2017'de 9, bu yıl ise 11 obruk daha oluştu. Geçmiş yıllarda su seviyesi daha yukarılarda olduğu için obruklar daha üst kotlarda oluşuyordu. Şu anda yerleşim alanlarında, evlerin yanında ve tarımsal alanlarda oluşuyor. Çapı 25-30, derinliği 15 metre olan obruklar var. Bunun üzerinde bir yapı olsaydı, olduğu gibi içine giderdi. Onun için tedbirler almak gerekiyor" dedi. 

BÖLGEDE GENÇ BİR OLUŞUM VAR 

Obruk oluşumu son yıllarda artığını ancak, sadece son yıllarda değil daha öncelerde de devam eden yüz binlerce yıllık bir süreç olduğunu ifade eden Arık, şunları söyledi, “Bölgede özellikle Tuz Gölü civarında kuzeyden güneye doğru Tuz Gölü, Cihanbeyli, Altınekin, Kadınhanı, Sarayönü, Eskil, Karapınar, Çumra ve Akören bölgelerini kapsayan hatta  Karaman’a kadar uzanan Cihanbeyli yada İnsuyu formasyonu olarak tanımlanan Jeolojik olarak  genç bir formasyon bulunmaktadır. Bu formasyonun içerisinde kireçtaşı, killi kireçtaşı gibi su ile karşılaştığı zaman eriyebilir nitelikte katmanlar var. Aynı zamanda yeraltında MTA’nın çalışmalarıyla da tespit edilen ve Karapınar’dan Tuz Gölü’ne doğru yaklaşık kuzey-güney doğrultulu bir fay (kırık) hattı bulunmaktadır. Yeraltı suyu ise Karapınar’dan Tuz Gölü’ne doğru yani güneyden kuzeye hareket etmektedir. Bu suyun hakareti ve su-kayaç etkileşimi sonucunda yer altındaki gözeneklere ve kırıklara baylı olarak küçük boşluklar oluşuyor. Su etkileşimi devam ettikçe boşluklar büyüyor ve zamanla boşluk genişleyince üstteki tabaka inceldiğinden ani çökmelerle karşılaşıyoruz. Karstik bir şekil olan bu oluşumlara yöresel olarak obruk diyoruz” dedi.

OBRUKLARIN SEBEBİ AŞIRI SU TÜKETİMİ 

Obruk oluşumu son yıllarda arttı ancak, Daha öncelerde de devam eden binlerce yıllık bir süreç olduğuna dikkat çeken Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Prof. Dr. Fetullah Arık, “Obruk oluşumu son yıllarda arttı ancak, daha öncelerde de devam eden binlerce hatta yüzbinlerce yıllık bir süreç. Geçmişte daha yüksek ve tepelik alanlarda oluşurken, şimdilerde yerleşim yerlerine ve tarımsal alanlara inmiş vaziyette. Bunun nedeni de su kayaç etkileşimin seviyesinin düşmesi.  Temel neden su-kayaç etkileşimi ancak yer altı su seviyesi düştüğü için artık obruklar yerleşim alanlarını tehdit eder hale geldi. Yer altı seviyesini düşüren temel etken de aşırı ve kontrolsüz su kullanımı. Bu su kullanımı ile ilgili olarak uzun yıllardır ısrarla önerilerimiz ve uyarılarımızı yapmaktayız. Özellikle bölgede sulu tarım yapılıyor ve yüksek verimlilikle şeker pancarı, mısır, ayçiçeği ve yemlik bitkiler yetişiyor. Vatandaş bu tarımı yapabilmek için daha çok suya ihtiyaç duyuyor. Konya Kapalı Havzası’nda kuyu sayısı 130.000’i çoktan aşmış durumda. Bu kuyuların çok büyük bir bölümü neredeyse 100.000’e yakını kaçak yollarla açılmıştır. Belgesiz veya kaçak kuyular hem kontrolsüz bir şekilde su tüketmekte hem de herhangi bir jeoloji mühendisliği teknik desteği almadıkları için yeterli verim elde edilememektedir. Su kullanırken de Karapınar bölgesinin yağış azlığı yaşaması yeraltı su seviyesini olumsuz yönde etkiliyor.  Karapınar – Tuz Gölü Son 30-40 yıllık dönemde yıllık ortalama 1.5 m’lik yeraltı suyu düşümü ile 40 yıl önce yüzeyde olan sular bu gün yüzeyden 60 m derinliğe düşmüştür. Bölge Türkiye yıllık yağış ortalamasının (642 mm/m2) yarısından daha az (300 mm/m2) yağış aldığı için yer altı suyu beslenemiyor. Üstelik çok fazla ve kontrolsüz su tüketiyoruz. Buda yer altı su seviyesinin düşüm hızını artırıyor. Su seviyesi düştükçe obruklar yerleşim ve tarımsal alanlara kadar gelmiş vaziyette. Son günlerde obrukların artmasının sebebi de bölgede çok su tüketen mısır, şeker pancarı, yemlik bitkilerin sulanması ve kurak geçen bahar yağışları ile ilgili” ifadelerini kullandı. 

 KARAPINAR BÖLGESİNDE YETİŞTİREN ÜRÜNLERİN TEŞVİKLERİNİN YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ LAZIM

Obruğun oluşmasını durdurmak, şu an için mümkün olmadığını ifade eden Arık, “ Doğal jeolojik süreçlerle oluştukları için obrukların oluşmasını durdurmak, şu an için mümkün değil. Ancak obruk oluşumunu tetikleyen faktörleri biraz daha kontrol altında tutabiliriz. Tarım ve Orman Bakanlığı ile Kalkınma ve Enerji Bakanlığına bağlı kurumların bir araya gerek bölge ile ilgili ortak çalışma yapması gerekiyor. Su kullanımında Konya Kapalı Havzasının hem küçükbaş hayvancılık, hem de Buğday, Arpa gibi çok su istemeyen ve yağışlarla beslenebilen ürünlerin ekilmesi su kullanımı azaltmak amacı ile bir çözüm olabilir. Kontrol edemediğimiz su kullanımı bizi bu durumlara itiyor. Karapınar bölgesinde yetiştiren ürünlerin teşviklerinin yeniden gözden geçirilmesi lazım.  Hububat tarımı özendirilmesi gerekiyor.  Havzada herkesin suyu az tüketecek önlemler alınması ve belgesiz kuyuların kontrol altına alınması gerekmektedir. Bu önlemlerle yeraltı su seviyesindeki düşümü azaltabilirsek obruk oluşumları azalacak ve yeni oluşacak obruklar yine daha yüksek kotlarda meydana gelecektir. Böylece yerleşim ve tarım alanlarından uzakta obruk oluşumu gerçekleşebilir” dedi.

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA

Editör: TE Bilişim