“Ramazan, paylaşmaktır. Bazen bir ekmeği, bazen bir derdi; varlığı ve yokluğu paylaşmak. Bugünlerde imsakiyeye bakarken, başka ülke ve şehirlerin de iftar ve sahur vakitlerini öğrenin. Mesela Niamey için bayram namazı saati kaçmış, öğrenin ki Ramazan sofralarında aşınız, bayram dualarında yeriniz olsun.”

Dört yıl önce gitmiştim Nijer’e… İHH İnsani Yardım Vakfı, İslam Kalkınma Bankası, TİKA ve Nijer Sağlık Bakanlığı işbirliği ile yaklaşık 350 bin dolar harcanarak ülkenin başkenti Niamey’de inşa edilen göz hastanesinin açılışına katılmıştım da, gözlerim açılmıştı. Aslına bakarsanız, yardımsever bir milletiz. Fakat yardım ettiğimiz memleketlerdeki insanların yaşantısına bizzat tanık olduğunuzda, yapılan işin kıyıya vuran denizyıldızlarını tek tek kurtarmaya çalışmak olduğunu görüyorsunuz. İnsanların çaresizlikleri o derece büyük ki, ortaya konulan her çare, çaresiz kalıyor. Fakat böyle diye, elinizden geleni esirgemeniz gerekmiyor. Hikâye meşhur ama ben yeri geldiği için buraya tekrar yazacağım:

Bir adam kumsalda yürüyüş yaparken, telaşla denize bir şeyler atan başka bir adama rastlar. Biraz yaklaşınca, adamın kumsala vurmuş denizyıldızlarını tekrar denize atmaya çalıştığını görür.

-Neden bu denizyıldızlarını denize atıyorsunuz?

Denizyıldızlarını denize atmaya devam eden adam cevap verir:

-Yaşamaları için.

Öteki şaşkınlıkla şöyle der:

-İyi ama burada sahile vurmuş binlerce denizyıldızı var; hepsini atmanıza da imkân yok; sizin bunlardan bazılarını yeniden denize atmanız ne fark ettirecek ki?

Adam, yerden bir denizyıldızı daha alıp denize atar ve şöyle der:

-Bak bunun için çok şey fark etti!

KARANLIKLAR İÇİNDE BİR BAŞKENT

Nijer’i, Nijerya ile karıştırmamak mümkün değil. Fakat Nijer, Nijerya ile sadece komşu. Kuzeyde Cezayir ve Libya, doğuda Çad, güneyde Nijerya, batıda Burkina Faso ve Mali ile... Nijer’in tek havaalanı da başkent Niamey’de. Niamey’e “başkent” dediğimizde aklınızda canlanan başkentleri tahmin edebiliyorum. Burası ne Berlin’e benziyor, ne Roma’ya, ne de Ankara’ya. Hatta uçak havaalanına iniş için hazırlandığınızda “Bu uçak buraya mı inecek” demekten kendinizi alamıyorsunuz. Ve sahiden de herhangi bir kasaba terminalini andıran, akla gelebilecek pek çok güvenlik tedbirinden mahrum bu havaalanına iniyorsunuz. Gece, havaalanına ulaştığınızda ve uçaktan aşağıyı izlediğinizde, karanlıklar içinde bir başkente bakıyorsunuz ve neredeyse bir tek ışığın göz kırpmadığı masallardaki yokluk ülkesine ulaşmış oluyorsunuz.

ERDOĞAN’IN GİDİŞİ İLK OLMUŞTU

Şimdi hatırlıyorum da Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın, 2013 senesinde başbakanken Nijer’e ziyareti, bölge halkı için büyük sevinç oluşturmuştu. Keza Erdoğan, Nijer’e ziyaret gerçekleştiren ilk Türk Başbakan’dı. Ziyareti hakkında Erdoğan, “Biz Afrika ile sömürgeci bir mantıkla tek taraflı olarak değil, karşılıklı fayda ve saygı temelinde, her iki tarafın da kazanacağı kalıcı bir işbirliği tesis etmek istiyoruz. Nijer’de biz onun için varız. Bizim derdimiz buraların petrolü, altını, elması bütün bunların ötesinde, biz kardeşliğimizi, dostluğumuzu yüzyıllarca buralarda oluşturulan kardeşlik nasıl olur, birlikte ayağa kalkış nasıl olur, özgürlük mücadelesi nasıl olur bunu göstermek için Nijer’deyiz” demişti.

BATI, TEK ÇİVİ ÇAKMADAN SÖMÜRÜYOR

Erdoğan’ın bu cümlelerini buraya almamın nedeni, Batı devletlerinin ve özellikle Fransa’nın Nijer’de uyguladığı can acıtan politikalardan dolayı. Toprağın üstünde yaşayanların, dünyanın en çaresiz insanları olduğuna mı üzüleceksiniz, yoksa ülkenin yer altı zenginliklerini emerek bu fakirliği besleyen ve aldıklarına rağmen bölgeye tek çivi çakmayan Batı’nın, tüm dünyaya insanlık(!) dersi vermesine mi? Evet, çok şaşıracaksınız ama Nijer, dünya uranyum üretiminde beşinci sırada bulunuyor ve bu kaynakları Fransa alıp götürüyor. Açlıkla mücadele eden Afrika ülkelerinden Benin, Burkina Faso, Gine, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal, Togo, Kamerun, Orta Afrika Cumhuriyeti, Çad, Kongo, Ekvator Ginesi ve Gabon yıllar önce bağımsızlıklarını ilan etmelerine rağmen hâlâ Fransa’ya sömürge vergisi ödüyorlar.  

SÖMÜRGECİLER, AÇIN HALİNDEN ANLAMIYOR

Nijer’de resmi dilin Fransızca olduğunu öğrendiğimde Mevlana’nın “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguyu paylaşanlar anlaşır” sözünün karşıtının an be an yaşandığını anlıyorum. Nijerlilerle aynı dili konuşsalar da sömürgecinin ayrı bir duygu dili vardır. Sadece kendisini önemli gören bu duygu dünyasına, açlık çaresizliği yaşayan insanlar maalesef ki hitap edemez. 1960 yılında bağımsızlığını ilan eden ülkede, 1992 yılında halkoyuyla kabul edilen anayasa ile çok partili demokrasiye geçilmiş. 2010 yılındaki askeri darbe ile de, ne kadar demokrasi verilmek istenirse o kadarı veriliyor. Zaten yokluğun pençesinde olan halk da, yönetimin nasıl ve kimlerde olduğu konusunda çok fazla kafa yoramıyor. Ülkeyi sömüren aynı zamanda yönetimi elinde tutuyor.

TÜRKİYE’NİN ÇABALARI ÇOK ÖNEMLİ

Türkiye’nin hem devlet olarak hem de Kızılay ve İHH gibi yardım kuruluşları vasıtasıyla Nijer’de yaptığı işler çok önemli. 2014 yılında benim de katıldığım göz hastanesinin açılışının Nijerlilerde nasıl bir bayram havası oluşturduğunu dün gibi hatırlıyorum. En basit katarakt ameliyatını olamadıkları için, türlü çaresizliklerin yanı sıra görme yetilerini de kaybeden insanlara, bu hastane ve gönüllü doktorlarımız umut oluyorlardı. Masrafları Türkiye’den bağışçılar tarafından karşılanan hastane, şimdiye kadar binlerce Nijerlinin dünyasını aydınlatmış olmalı. Bir diğer güzellik de şu: Buradaki doktorlarımız, yerel doktor adaylarına eğitim veriyordu. Bu da, yardım faaliyetlerinin geleceğe yönelik en önemli katkısı diye düşünüyorum.

EĞİTİMDEN DE YOKSUNLAR

Grubumuzla birlikte Niamey sokaklarında gezerken yokluğun kucağındaki insanların ve özellikle çocukların durumu içimizi burkmuştu. Bizi gördükleri her yerde etrafımıza doluşan çocuklar, yine de neşelilerdi. Yardım faaliyetleri ile ilgili haberlerde pek çok defa dile getirildiği gibi Nijer’deki çocuklar sadece ekmekten değil, eğitimden de yoksunlardı. Fakat yine de öğrendiğimize göre, her yaştan kadın ve çocuk mescit ve Kur’an kurslarına giderek Kur’an okumayı öğrenmeye çalışıyorlardı. Burada da şartlar çok ağırdı, çünkü küçük öğrenciler Kur’an’ı ahşap levhalardan okuyorlar, hafızlar kâğıt bulamadıkları için ayetleri ahşap levhalara yazıyorlardı.

ONLAR HER ZAMAN ORUÇ TUTUYOR

Zaman zaman gençlerimize ve çocuklarımıza anlatırken, ‘orucun açın halinden daha iyi anlamamızı sağladığını’ ifade ederiz. 7, 8, 9 yaşlarındaki çocuklarımız oruç tutmaya başladıklarında, kıyamayıp, ara ara molalar vermelerini, daha küçük yaştakilere Ramazan’ın başında, ortasında ve sonunda tutarlarsa yeterli olacağını tembihleriz. Hatta Konya’mızda ve Anadolu’nun pek çok şehrinde çocukların öğleye kadar tuttukları tekne orucu da pek yaygındır. Tüm bunları düşündüğümde Nijer’deki çocukların tüm yıllar boyu bir ‘oruç’ ülkesinde yaşadıklarını söyleyebilirim. Sahuru ve iftarı olmayan bir oruç ülkesi... Yüzde 90’dan fazlasının Müslüman olduğu Nijer’e ve benzer ülkelere de bizimle birlikte erişen Ramazan’ın, oruç ülkesinin insanlarına vereceği tembih ne olabilir, diye çok düşündüm.  Orada, babalar ve anneler çocuklarına orucun hangi özelliğinden bahsederler de çocuklar ikna olur?

RAMAZAN PAYLAŞMAKTIR; VARLIĞI VE YOKLUĞU

Belli ki açın halinden anlamamızı sağlayan Ramazan, anladığımız bu çaresizliğe aynı zamanda çözüm olmamızı da bekliyor bizden. Hayatımızdan 1 ay boyunca çıkardığımız o bir öğünü bile paylaşabilirsek, sadece bir denizyıldızını dahi olsa kurtarmamıza vesile olabilir. Ramazan, paylaşmaktır. Bazen bir ekmeği, bazen bir derdi; varlığı ve yokluğu paylaşmak. Bugünlerde imsakiyeye bakarken, sadece kendi şehrinizin değil başka ülke ve şehirlerin de imsakiyesine bakın, iftar ve sahur vakitlerini öğrenin. Bu insanların gerçek bayramları, sizlerin gönlünden koparak sofralarına ulaşan yiyeceklerle, giyeceklerle, her türlü yardımlarla olacak. Bunu yaptığınız zaman Ramazan size ‘açın halinden anlamayı’ öğretmiş olacak. Daha da mühimi, kendilerinden binlerce kilometre uzaklıkta da olsa dostlarının var olduğunu bilecekler ve çocuklarına bu muştuyu haber edecekler. Hadi bakın imsakiyeye; Niamey için bayram namazı saati kaçmış? Öğrenin ki; Ramazan sofralarında aşınız, bayram dualarında yeriniz olsun.

+++

Nijer / M. Ali Köseoğlu

İçimden deli ırmaklar geçer 

İnsanlığa ne kadar uzak nijer

Ağır bir ağıt uykularımı böler

İnsanlığa ne kadar uzak nijer

Çığlıklarçığlıklar karanlığı deler

İnsanlığa ne kadar uzak nijer

Bu çocuklar ademin ne yer ne içer

İnsanlığa ne kadar uzak nijer.

MEHMET ALİ KÖSEOĞLU 

Editör: TE Bilişim