Kurban Bayramı'nda mazlumlara yardım elini uzatan Cansuyu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği ile Filipinler'e giden Gazeteci-Yazar Mehmet Ali Kayacı, Moro İslam Devleti topraklarındaki Müslümanların yaşadığı sorunları anlattı. "Zulmün farklı bir boyut kazandığı dönemde Filipinler'de, barış görüşmelerinin de tıkandığı bir süreçte bombardıman altındaki Marawi şehrine girmeyi başardık ve kurulması yakın olan Moro İslam Devleti topraklarındaki Müslüman kardeşlerimize ulaştık" diyen Kayacı, "Mayıs ayında başlayan bombardımanlar neticesinde yaklaşık 4 aylık süreç içerisinde bine yakın Müslüman hayatını kaybetmiş. Bölgenin ve Moro'nun İslam Merkezi olan Marawi şehri neredeyse tamamen yıkılmaya yüz  tutmuş. Meseleyi doğru anlamak için özetle ifade etmek gerekirse, Filipinler hükümeti ile Müslümanlar arasında yapılması planlanan anlaşma, son aşamalarında gelmişken rafa kaldırılmaya çalışılıyor. Daha çok Müslümanların yaşadığı bölgeye, eli silahlı terör örgütü mensuplarının giriş yapması ile birlikte (DEAŞ diye ifade ediliyor) onların da yok edilmesi için Amerika'nın da desteği ile Filipin Hükümeti ortak çalışıyor. Ve bunun neticesinde DEAŞ ortadan kaldırılıyor denilirken yüzlerce Müslüman'ın öldürülmesine göz yumuluyor, koskoca bir İslam şehri yıkılıyor. Kaldı ki, Müslümanlar da bu ve benzeri örgütlerle elinden gelen mücadeleyi yapıyor" ifadelerini kullandı. 

BOSNA SAVAŞI'NDAN EMARELERE ŞAHİT OLDUK

Gazeteci-Yazar Mehmet Ali Kayacı, "Bombardımanın yaşandığı bölge çevresinde de gezilerimizi sürdürdüğümüzde karşımıza çıkan en acı tablolardan birisi de, Filipin hükümetinin kontrolünde olan Hıristiyan mülteci kamplarının sağlıklı ortamlarda, Müslüman mülteci kamplarının ise şehrin atık su kenarlarında kurulan çadırlarda yer alması oldu.

Bu kamplarda en dikkat çekici unsur, masonik yapıların kampları desteklemesi ya da uluslararası kuruluşların Hıristiyan kamplarına çocuk oyuncaklarından sağlık taramasına kadar her türlü faaliyeti gerçekleştirdiğine ve bu yardımlarından kamuoyu oluşturmak adına nasıl pazarlandığına şahit olduk. Ve tabii, Müslüman kamplarında haftada bir öğün yemek verildiğine ve dahi makyaj malzemeleri ulaştırıldığına tanıklık ettik.

En ilginç olanı ise, 164 öğrenci 10 öğretmeni bulunan kamp ve medrese alanına haftada bir gün ve tek öğünlük yardım yapıldığına tanıklık ettik" dedi. 

EMPERYALİZMİN HAREKET SAHASI DİKKAT ÇEKİCİ

"Kameralar önünde Filipin hükümeti ile Amerika anlaşmamış olarak gösterilse de, Müslümanların yaşam merkezi olan Marawi, hibe edilen uçaklar ve dışarıdan desteklenen bombardımanlarla yıkılıyor. Ve sadece 200 kadar olduğu söylenen teröristler için!..." diyen Kayacı, şunları kaydetti: "İşte tam bu noktada, bildiğimiz hedefleri, Müslümansızlaştırmak ve dahi İnsansızlaştırmak istedikleri bölgelerde arazi dahi satın aldıklarını öğrenmiş olduk. 

Yeni dünya düzenlerinde, ortaklaşma ve yabancı şirketlerce satın alma modelini Moro'nun Marawi bölgesinde de İsrail menşeli sürdürdüklerini gözlemlemiş olduk."

550 İNSAN VE HİFÂ

Sadece bir apartmanın sığabileceği tek katlı alanda kalan 550 insanı görünce etkilenmemenin  mümkün olmadığını aktaran Kayacı, "Ancak imkanlar dahilinde her kapta yağsız, tuzsuz, suda kaynatılmış pirinç görünce bizim için asıl vahamet o an gün yüzüne çıkmıştı.

Bir hanımefendinin doğacak çocuğuna Muhammed ya da Aişe ismini koyarken, koşa koşa gelen bir annenin bombardımandan kalarak adına sıkıyönetim dedikleri 4 aylık bebeğin de asıl ismini koymak bizlere nasip oldu. Uzakdoğu'da sabreden, cennetle müjdelenen bir Hifa'mız oldu" diye konuştu. 

ARAKAN'DAN MORO'YA MÜCADELENİN ÖZÜ

"Daha öncede çeşitli bölgelere zor şartlarda ziyaretlerimiz olmuştu. Bugünde anlıyoruz ki, yakınımızdaki Suriye'de ne yaşandı ise Moro'da da benzerine şahitlik ettik. Bosna'da ne oldu ise Arakan'da da bir benzeri oluyor" diyen Kayacı, şu değerlendirmede bulundu: "Yaptığımız gıda yardımları gerçekten çok önemli idi ancak bunların hemen hemen hepsi en doğru yerlere ulaşsa dahi yeterli değildi. Biz Arakan'da, Moro'da yangının içine su dökerken, diğer yardımsever kardeşlerimiz de sınırın ötesinde kaçan/kurtulan kardeşlerimizi karşıladı. 

Ancak sorunların çözümü için, öncelikle Amerika-Çin-Kore denkleminde Müslümanların zarar gördüğünü idrak etmeli. Coğrafi olarak bir başka yere yönümüzü çevirirken en yakınımızdaki en temel problemlere sırt çevirmemeliyiz. Ki asıl amaçlananın, güçlü Müslümanların zayıflatılması. Şöyle ki, eğitimsel birliktelik, askeri güçlenme ve ekonomik pazarda ortak güçlülüğün sağlanmaması ile bu alanlarda tamamen parçalanmamıza sebep olurken, daha çok ülkede sorunlarla karşılaşıp daha çok sorun çözmekle meşgul edilebiliriz. 

Ve her şeye rağmen, en kısa zamanda, Milli bir eğitim, savunma ve ekonomi ile dünya üzerinde zulüm gören tüm Müslüman ülkelerle, sömürge altında olan tüm dünya ülkeleri ile de sorunları ortak noktalarımızla çözebiliriz. Temel bakış açımız, ortak değerlerimizde buluşma olursa bu hadisenin gerçekleşmesi de oldukça kolay ve mümkündür.

Vazife, inanmak ve birlikte yaşamak üzerine kurulmuşsa eğer, Müslüman kardeşlerimiz gıda yardımı yapmaktan öteye geçebilir ve Yeni Dünya'nın Düzeni'ni kurabilir."

TEVFİK EFE 

Editör: TE Bilişim