Küçük yaşlarda hafızlığını tamamlayan Mustafa Runyun Efendi, aldığı eğitimle edindiği ilimle, İslam adına önemli hizmetlerde bulundu. Küçük yaşlarda babası Kaçıkçı Ali Rıza Efendi ile birlikte Medine’ye hicret eden Mustafa Runyun, burada Zeynelabidin Efendi’nin sohbetlerine katıldı. Bu sohbetlerden büyük bir haz ve feyz alan Mustafa Runyun, küçük yaşlarda bir mücahit olarak yetişti. Bu durum sonraki yıllarda Mustafa Runyun’un yolunu çizdi. Runyun Mısır’da El-Ezher Üniversitesi’nde tahsil gördü. Bir süre sonra Türkiye’ye dönen ve ülkesine hizmet etmek için burada kalan Runyun, çeşitli görevlerde bulundu, hutbeler verdi. 

MUSTAFA RUNYUN (1917-1988) 

1917'de Konya'da doğdu. Babası; Konya’nın Hadim ilçesine bağlı Alata (Balcılar) Köyü’nden Abdülkerim Efendi’nin oğlu, Konya ulemasından Kaşıkçı Ali Rıza Efendi (1884 -1969)’dir. Kaşıkçı Ali Rıza Efendi, Hadim’de Sıdıka Hanım (1882-1963) ile evlenmiş, bu evliliğinden Fadime (Depeler), Nesibe Hanım ve İbrahim İlimler (1337- 1996) isimli çocukları olmuştur. İkinci evliliğini Mevlüt Efendi’nin dul eşi olan Hatice Hanım ile Konya’da yapmıştır. Hatice Hanım’dan, Naime Hanım, Mustafa Runyun ve Abdullah Rıza Efendi(1924- 2014)dünyaya gelmiştir. Üçüncü eşi Mukaddes Hanım ile Medine’de evlenmiştir. Bu evliliğinden de Ahmet Rıza isimli bir oğlu olmuştur. Mustafa Runyun’un annesi Hatice Hanım 1973 yılında İstanbul’da vefat etmiş, Sahra-ı Cedid Mezarlığı’nda defnedilmiştir.  Kaşıkçı Ali Rıza Efendi Nakşi-Halidi Şeyhi Esad Erbili (1847-1931)’ye intisap ederek ondan hilafet almıştır. Ali Ulvi Kurucu (1922-2002) hatıralarında “Ali Rıza Efendi'nin Şeyh Esad Efendi nezdinde, büyük değeri ve itibarı vardı. Konya'daki dervişlerine adeta bir tamim halinde şöyle söylediği biliniyordu: “Ali Rıza Efendi, benim halifelerimden biri olmakla birlikte Cenab-ı Hakk'ın mahbub-i hassıdır. Binaenaleyh onu gücendiren, sade benim gönlümü kırmakla kalmaz, Allahuazimüşşanı gücendirir..." diye bahsetmektedir. Mustafa Runyun, ilkokulu ve hafızlığını Konya’da tamamladı. Kapu camiinde ramazanlarda kardeşi Abdullah Rıza ile birlikte mukabelede bulundu. 

MEDİNE’YE HİCRET 

Babası Esad Erbili’nin Konya halifesi olması ve onunla mektuplaştığı gerekçesiyle Menemen hadisesinden sonra bir iki ay hapis yattı. Fakat suç teşkil edecek bir şey bulunamadığı için serbest bırakıldı. Daha sonra gördüğü rüya üzerine Kaşıkçı Ali Rıza Efendi 1934 yılında önce Şam’a sonrada hacca gitti. Ardından 1935’de ailesiyle birlikte Şam'a hicret etti. Bir sene Şam’da oturduktan sonra Medine’ye yerleştiler. Medine’nin en fakir dönemleri olduğu için büyük zorluklar yaşadılar. Tek odada beş kişi kalıyorlardı. Su ihtiyaçlarını kuyulardan çaydanlıkla çekerek karşılıyorlardı. Ali rıza efendi burada Konya’da iken öğrendiği kaşıkçılıkla geçi-mini sağladı. Oğlu Mustafa ile birlikte çöllerdeki bodur ağaçlardan yaptıkları kaşıkları boyayıp cilalayarak hac mevsiminde satarak geçimlerini sağladılar. 

ZEYNELABİDİN EFENDİ ETKİSİ 

Mustafa Runyun, Medine’de kardeşi Abdullah Rıza ile birlikte, Bozkırlı Muhammed Bahaeddin Efendi(1831-1906)’nin oğlu olan Nakşi-Halidi şeyhi Zeynelabidin Efendi (1862-1939)’nin sohbetlerine devam etti. Babası Ali Rıza’nın ifadesine göre Zeynelabidin Efendi bu sohbetlerde oğullarına ilim sevgisiyle vatana dönerek hizmet etme aşkı aşıladı. 

İsmail Bilgili, Ahmet Çelik, Muhammed Kudsi el-Bozkiri, Hoca Memiş Efendi, 

Zeynelabidin Efendi’nin Mustafa Runyun üzerindeki tesirini Ali Ulvi Kurucu şöyle anlatır: Mustafa ile Abdullah kardeşler Şeyh (Zeynelabidin) efendiyi çok sevdiklerinden her gün ziyaretine gider sohbetini dinlerlermiş. Alı Rıza Efendi şöyle derdi. “Zeynelabidin Efendi’ye ne kadar dua etsem ne kadar rahmet okusam onun hakkını ödeyemem. Zira ben Mustafa’yla Abdullah’ı çok küçük yaşta buraya getirdim. Bir günden bir güne hallerinden şikâyet etmediler. Konya’da bıraktığımız bağımıza bahçemize döküp saçıp bıraktığımız işimize dükkânımıza imrenmediler. Tehasür bile göstermediler. Çünkü Zeynelabidin efendinin sohbetleri onları mücahit yapmıştı. Onlara tahsillerini yapıp mücahit olarak yetişip memlekete dönerek hizmet etme aşkını gayesini aşılamıştı. Çocuklara oğlum bizim yarıda bıraktığımız hizmeti siz tamamlayacaksınız. ”der onları böyle okşardı. 

MISIR’DA EĞİTİM 

Tahsili için 1938’de Mısır'a giden Mustafa Runyun, Ezher’de okudu. Burada müdürlüğünü Yozgatlı İhsan Efendi’nin yaptığı Sultan Mahmut Medresesinde kaldı. Mustafa Sabri Efendi (1864-1954), Muhammed Zahid Kevserî (1859-1951) ve Yozgatlı İhsan Efendi (1902-1961) gibi Türk âlimlerinin derslerine ve sohbetlerine katıldı. Ahmet Davudoğlu (1912-1983), Ali Yakup Cenkçiler (1913-1988) İsmail Ezherli (1907-1976) Mehmet Emin Saraç, Ömer Biçer, Ali İhsan Okur, Abdülkadir Şener, Ali Özek ve Ali Ulvi Kurucu, gibi Mısır’da öğrenim gören Türk öğrencilerle yakından dostluk kurdu. Ali Ulvi Kurucu onu: “Ders şerikim(ortağım), Mısır’da tahsilime sebep olan gönüldaşım Mustafa Runyun bey kardeşim benden 4 yaş kadar büyüktür. Konya’da Kapı Camiinde kendisiyle birlikte mukabele okurduk. Abdullah Rıza Bey de bizimle okurdu.” diye tanıtır.

TÜRKİYE’YE DÖNÜŞ 

Üniversiteyi bitirdikten sonra İslam Hukuku alanında ihtisası yaptı. Fakülte son sınıfında iken babası müftü olan Nuran Meyyan Hanım(d.1932)’la evlendi. Eşi Nuran Hanım’ın geçirdiği bir rahatsızlık sebebiyle 1950 yılında onun tedavisi için Türkiye’ye geldi. Yıllar sonra ülkesine dönen Mustafa Runyun, Adana’dan girdiği ülkesinde ezanların tekrar yüksek sesle ve Arapça okunduğunu duyunca çok sevindi. Siyasi yapının değiştiğini anlayınca artık Türkiye’de kalıp ülkesine hizmet etmek istedi. Cumhuriyet döneminde ilk kez Runyun’un el-Ezher Üniversitesi diplomasının denkliği kabul edildi. 1 Mayıs 1951-30 Nisan 1952 tarihleri arasında İstanbul'da yedek subay olarak askerlik görevini ifa etti. Askerliğini yaptıktan sonra 30 Nisan 1952 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı Müşavere ve Dini Eserleri İnceleme Kurulu Aza Yardımcılığı’na, aynı yılın sonunda da asil azalığına atandı. Ek görev olarak Ankara Hacı Bayram Veli Camii’nde hatiplik, Ankara Müftü Vekilliği ve Ankara İmam Hatip Okulu’nda meslek dersleri öğretmenliği yaptı. 

HACI BAYRAM CAMİİ HUTBELERİ 

Mustafa Runyun Ankara Hacı Bayram Veli Camii’nde hatip iken verdiği hutbelerini de kitaplaştırmıştı. “Hacı Bayram Minberinden Hutbelerim” adını verdiği eserin önsözünde şöyle demektedir: “1952- 1657 yılları arası, Ankara Hacı Bayram Camii’nde, ek görev olarak hatiplik vazifesi ifa etmiştim. Adı geçen camide ilka etmiş olduğum hutbeleri, Diyanet işleri Reisliği bastırarak, Müşavere ve Dini Eserler İnceleme Heyeti kararınca, teşkilatına tamim ve tevzi' etmişti. Bu eserin ikinci cildini hazırlamak emelinde iken, kader, müellifini başka sahalara sürükledi. Bu yüzden bu emelin tahakkuku da ferdalara kaldı; böylece ikinci cildini hazırlamak müyesser olmadı.” Runyun, bu eserinde 48 hutbeye yer vermiş olup bazı başlıkları şöyledir: “İslam Dini ve İman, Temizlik, Hayırlı Mal Nasıl olur, Ölümü Hatırlamak, İlim Hakkında, İslam’da Müsavat, Allah İçin Muhabbet ve Buğz, İhlas, Hayâ, Sabır, Dini Terbiye, Tevbe, Riya, Haset, Koğuculuk, Rüşvet, Vatan Müdafaası” 

RADYO KONUŞMALARI 

1950’den itibaren başlayarak Diyanet İşleri Başkanlığı adına radyoda her hafta dini ve ahlaki konuşmalar yapılması kararlaştırılmıştı. İlk önceleri Mustafa Asım Köksal’ın hazırladığı bu konuşmaları hazırlamak vazifesi Mustafa Runyun’a da verildi. Mustafa Runyun, Ankara Radyosu’nda Dini ve Ahlaki sohbet programına hazırladığı bu sohbetler haftada bir defa ve 10 dakika olarak vermekteydi. Ankara Radyosunda yapılan bu konuşmalarını bir araya getirerek üç adet küçük kitap halinde neşretti. Ancak 7 Haziran 1955 tarihinden önce Diyanet İşleri Başkanlığı murakabesi altında yapılan “Dini ve Ahlaki Musahabeler” adlı konuşmalar bu tarihten sonra bizzat Radyo Evi tarafından idare edilmeye başlanmıştı. Runyun’un neşrettiği eser, bu tarihten sonraki konuşmalarını kapsamaktadır. Eser, konuşma tarihlerine göre sıralanamamış olup konuların birbiri ile olan münasebetleri dikkate alınmıştır. Bu konuşmalarında yaptığı bazı başlıklar şöyledir: “Allah’a Karşı Vazifelerimiz, Peygamberi Sevmek Vazifemizdir, Büyüklere Hürmet, Allah Korkusu Faziletlerin Kaynağıdır, Hulus ve İhlas, Tevbe, Hilim, Tevazu, İstikamet, Ticaret Ahlakı, Şefkat ve Merhamet, Temizlik, Tevekkül, vb.” 

KURAN MEALİ HAZIRLAMA 

Mustafa Runyun, 1956′da Diyanet İşleri Başkanlığı’nda zamanın ihtiyaçlarına uygun bir tercüme hazırlamak üzere bir heyet kuruldu. Bu heyette Şehit Oral, Yusuf Ziya Ersal, Asım Güven, M. Asım Köksal, Kemal Edip Kürkçüoğlu, M. Şevki Özmen’le birlikte Mustafa Runyun’da yer aldı. Sonraları heyette Şehit Oral, Yusuf Ziya Ersal, M. Asım Köksal ve Şevki Özmen kaldı. Bu heyet Ali İmran suresine kadar gelebildi. Bu çalışma 1973 senesinde neşredildi. 

SİYASETE GİRİŞ 

Radyodaki programlarıyla birlikte Runyun’un Kaşıkçı Ali Rıza Efendi’nin oğlu olduğunu öğrenince kendisine büyük teveccüh gösteren Konyalılar, Demokrat Parti milletvekili adayı olmasını istediler. Runyun, “Ben ülkeme başka türlü hizmet etmek istiyorum. Siyasete girmek istemiyorum.” dediyse de “Bundan mesulsün.” denilerek ikna edildi. Cumhuriyet Halk Parti de Runyun’a teklif götürdü. Ancak Runyun bu teklifi kabul etmeyip 1954’te DP’den adaylığını koydu. 

Fakat “din âlimi” diye Cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından onun vekilliği veto edildi. Konya’dan Adnan Menderes’in yanına giden heyetler “Bizim seçtiğimiz vekil nasıl veto edilir?” diye tepki gösterince Menderes, “İstifasını versin, 1957’de tekrar adaylığını koysun.” dedi. Bunun üzerine 1957’de tekrar adaylığını koydu ve adaylığı kabul edildi. Seçim çalışmalarına başladı. 

KONYA MİLLETVEKİLİ 

Seçim günlerinde 7 Ekim 1957’de Mevlit Kandili münasebetiyle Konya Esnaf Dernekleri tarafından Kapı Camiinde bir mevlit okutturuldu. Mevlit öncesinde Mustafa Runyun “İnsanlığın Biricik Önderi Hz. Muhammed” başlığıyla bir vaaz verdi. Bu konuşma ulusal basında çarpıtılarak şöyle verilmiştir: “Kahire'deki Ezher Üniversitesi mezunu ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Danışma Kurulu üyesi olan Mustafa Runyun, memleketi Konya'dan adaydı. Camide vaaz adı altında iki saatlik bir seçim konuşması yaparak yasaları çiğnedi.” 

27 Ekim 1957’de yapılan genel seçimlerinde Konya’da yüzde 44 oyla Demokrat Parti 21 milletvekili çıkarmış ve seçim sonucunda Mustafa Runyun da Konya’dan milletvekili seçilmiştir. TBMM’nde 1 Kasım 1957’den 27 Mayıs 1960 Askeri Darbesine kadar Demokrat Parti Konya milletvekili olarak görev yaptı. Mecliste Maarif Encümeni görevinde bulundu. 

HAZIRLAYAN: H. Ali DEMİRLEK

Editör: TE Bilişim