Adını kutsallığından alan şehir olarak tabir edilen Kudüs, Davut mührü veya yıldızı olarak bilinen iki üçgenin ters bir şekilde birleşerek altı köşeli yıldızı andıran hali Kudüs’ün yerin ve göğün birbirine en yakın şehir olduğunu anlattığı belirtiliyor. Bir çok inanca göre mübarek bir şehir olan Kudüs, bu nedenle tarihte ve günümüzde oldukça önemli. Öyle ki Kudüs, tarihinde 40 kez kuşatılmış, 32 defa yıkılmış, 26 defa el değiştirmiş bir şehir olarak dikkat çekiyor. Kudüs için Asurlular, Babiller, Kıptiler, Yunanlar, Ptolemiler, Selevsitler, Romalılar, Bizanslılar, Persler, Müslüman Araplar, Selçuklular, Fatımiler, Haçlılar, Moğollar, Memlükler, Osmanlılar, İngilizler, İsrailliler, Ürdünlüler, Mısırlılar, Suriyeliler, Lübnanlılar, Iraklılar bir çok kez savaşmışlardır. Kudüs’ün Müslümanlar için ise önemi ilk kıble, ikinci harem, üçüncü mescit olmasıdır. Öyle ki, yaklaşık 17 ay kıblemiz olarak kalan bu mübarek bölgede, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.)’in buyurduğu üzere 1 rekat namaz kılmak 500 rekat sevaba eşdeğer. Ayrıca, Hz. Peygamberimizin buradan Mirac’a çıkması ve peygamberlerin bu bölgede yaşaması da Müslümanlar için çok önemlidir. Ayrıca bu bölge Yahudiler ve Hıristiyanlar için de önemlidir. 

PEYGAMBERLER BÖLGESİ

Peygamber Efendimiz’den sonra kabrinin yeri en sahih olan peygamberlerden biri olan Hz. İbrahim, eşi Hz. Sare Validemiz, oğlu Hz. İshak, Hz. Refika, Hz. Yakup, Hz. Yusuf El Halil şehrinde medfundurlar. Bu nedenle bölge yukarıda da bahsedildiği gibi, Müslümanlar açısından oldukça önemli bir bölge. Bir çok kez el değiştiren ve uğruna savaşların yapıldığı bölge için Osmanlı, Selçuklu gibi cihan devletlerinin büyük bir emeği bulunuyor. Bölgeye gittiğiniz zaman bunu çok güzel bir şekilde görebiliyorsunuz. Özellikle Osmanlı döneminde bölgeye bir çok yatırımlar, hayırlar, eserler yapılmış. Bu eserler günümüzde hala canlılığını koruyor. Osmanlı medeniyetinin yapıcı ve kalıcı izlerini bölgede görünce, ecdadın ne kadar büyük bir görkemi olduğu daha net bir şekilde anlaşılıyor. 

OSMANLI SEVGİSİ HALA YAŞIYOR

Osmanlı’nın bölgede hakim olduğu dönemlerde, diğer bölgelerde olduğu gibi yapıcı ve hoşgörü medeniyetini bölgeye hakim kılması, bölge halkının unutamadığı önemli bir unsur olarak göze çarpıyor. Filistinliler Türkleri görünce “Osmanlı” demeden kendilerini alamıyor. “Osmanlı ne zaman gitti, burada işler karıştı” anlayışına sahip olan Filistinliler, bu nedenle Türkiye’den çok şey bekliyorlar. 

3 OSMANLI PADİŞAHINA AYRI SEVGİ BESLENİYOR

Filistinliler genel anlamda Osmanlı anlayışını, Türkleri çok seviyorlar. Ancak Osmanlı padişahları içerisinden 3 padişaha ayrı bir sevgi besliyorlar. Bunlar; Fatih Sultan Mehmet, Kanuni sultan Süleyman ve 2. Abdülhamid. Fatih Sultan Mehmet’i İstanbul’u fethederek Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.)’in Hadis-i Şerif’ine mazhar olduğu için çok seviyorlar. Kanuni Sultan Süleyman’ı, padişah olduğu dönemde Kudüs ve bölgesine çok fazla yatırım ve hayır hizmeti yaptığı için seviyorlar, 2. Abdülhamid’i ise; İsrail’in kurulmasında önemli rol oynayan, politik siyonizmin kurucusu olarak bilinen Theodor Herzl’in Filistin’den toprak talebini 2. Abdülhamit’in sert bir şekilde reddetmesi olarak belirtiyorlar. 

OSMANLI MEDENİYETİ CADDE VE SOKAKLARDA 

Osmanlı’nın izlerini bölgenin her köşesinde görmek mümkün. Öyle ki, cadde ve sokak isimlerine de bu durum yansımış. İbn-i Sina caddesi, Kanuni sultan Süleyman Caddesi gibi cadde isimleri bulunuyor. Ayrıca Selahaddin Eyyübi de aynı şekilde bölgede oldukça seviliyor. Bu nedenle Selahaddin Eyyübi’nin de ismini cadde ve sokaklarda görebiliyorsunuz. 

KANUNİ’DEN BÜYÜK HİZMET

Kanuni Sultan Süleyman’ın Kudüs’te büyük hizmetleri bulunuyor. Osmanlı dönemlerinde çeşme büyük bir hayır hizmeti olarak yaptırılıyordu. Bu nedenle Kanuni Sultan Süleyman’ın Kudüs’te yaptırdığı 6 çeşme bulunuyor. Bu çeşmeler günümüzde de hala ayakta. Ayrıca eski Kudüs olarak anılan ve Mescid-i Aksa ile Kubbet-üs Sahra’nın da içerisinde bulunduğu bölgeyi çevreleyen surlar, Kanuni Sultan Süleyman tarafından onarılarak yeniden yaptırılıyor. Bu Kanuni’nin yaptırdığı bu surlar da yine hala ayakta. 

ABDÜLHAMİD’İN HEDİYESİ

El Halil şehrinde İslam dünyası için önem arz eden El Halil Camii bulunuyor. El Halil Cami Emeviler ve Abbasiler döneminde inşa edilmiş. Burada Hz. İbrahim, hanımı Hz. Sare, Hz. Yakup ile hanımı Lamia ve Hz. Yusuf’un kabirleri bulunuyor. Burada da yine Osmanlı’nın izlerini görmek mümkün. Öyle ki, Abdülhamid’in hediye ettiği ve altından yapılmış olan şamdanlar camiyi süslüyor. Şamdanlar hala ayakta, buraya gelen ziyaretçilerin beğenisine sunuluyor. 

100 ODALI KERVANSARAY

Kudüs-Eriha Yolu üzerinde Hz. Musa’nın makamının bulunduğu Nebi Musa Külliyesi bulunuyor. Türbe bir caminin içinde küçük bir odada bulunuyor. Caminin etrafında da geçmişte han ve medrese olarak kullanıldığı anlaşılan bir külliye bulunuyor. Osmanlı zamanında burada yapılmış 100 odalı kervansaray bulunuyor. Ayrıca buradaki kervansaray TİKA tarafından restore ediliyor. 

SUR MİMARLARININ İSTEĞİ YERİNE GETİRİLDİ

Kanuni Sultan Süleyman tarafından eski Kudüs’ü çevreleyen surların yapıldığını söylemiştik. Kanuni surları yapmak üzere 2 mimar görevlendiriyor. Mimarlar surları bitirdikten sonra Kanuni Sultan Süleyman mimarları ödüllendirmek üzere isteklerini sorar. Mimarlar, öldükten sonra kendi yaptıkları suların dibine gömülmek ister. Kanuni sultan Süleyman bunu memnuniyetle karşılar ve mimarlar öldükten sonra surların dibine defnedilirler. Humer Meydanı’nda bulunan mimarların kabirleri, bugüne kadar korunmuş. İsimleri ve ölüm tarihleri bilinmese de, buraya ziyarete gelen Müslümanlar, mimarlara Fatiha okumadan geçmiyor. Ayrıca yine bu meydanda Osmanlı döneminde kullanılan bugünkü polis merkezi görevini gören bina da bulunuyor. 

OSMANLI SAYGISININ İZLERİ DURUYOR

Kudüs’te bulunan Osmanlı izleri, Osmanlı’nın İslam, kültür ve medeniyet anlayışını güzel bir şekilde ortaya koyuyor. Eski Kudüs’ü çevreleyen surlardan geçilen kapılardan biri olan Halil Kapısı’nda bulunan “La İlahe İllallah, İbrahim Halilullah” yazısı bunlardan bir tanesi. Bu yazı Osmanlı’nın diğer dinlere olan saygısını ve hoşgörüsünü ortaya koyuyor. 

MAHMUDİYE CAMİ (ULU CAMİ) 

Yine Eski Yafa’nın kuzeydoğu bölümünde yer alan Mahmudiye (Ulu Camii) Osmanlı’nın eserlerinden bir tanesi olarak göze çarpıyor. 2. Mahmud döneminde inşa edilen Camii, Yafa’nın en büyük ve en önemli camisi olarak dikkat çekiyor. Cami bugün de ilk günkü ihtişamı ile ziyaretçilerini karşılıyor. 

SAAT KULESİ

Sultan II. Abdülhamid’in saltanatının 25. sene-i devriyesinde, memalik-i Osmaniye’nin dört bir tarafına, saat kuleleri hediye ettiği belirtiliyor. 100’den fazla kule, hassas İsviçre saatleriyle birlikte, çeşitli kentlere hediye edilmişti. O saat kulelerinden 7 tanesi Filistin’deydi. Bunlardan biri, Tel Aviv’e çok yakın bir kent olan Yafa’da. Yeni Saray ya da Yeni Hükümet binasının bulunduğu Sekinetü’d Devle bölgesinde, yafet caddesinde yani eski Pazar yerinde bulunuyor. Bu saat kulesi, Sultan 2. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. senesi anısına 1901 yılında inşa edilmiş. Saat kulesi halen meydanda ihtişamlı bir şekilde ayakta duruyor.

ABDULLAH AKİF SOLAK

Editör: TE Bilişim