Meram Belediyesi'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kudüs’e gidin” çağrısıyla düzenlediği "Abdülhamid Han’ın İzinden Meram Atiyye-i Seniyye Projesi” kapsamında Kudüs'e düzenlediği 4 günlük programdan geriye önemli izlenimler kaldı. Programa Meram Belediye Başkanı Fatma Toru, İl Müftüsü Prof. Dr. Ali Akpınar, Meram Müftüsü Sabri Kütükçü, meclis üyeleri, STK temsilcileri, basın mensupları, Abdülhamit Han’ın Torunu Şehzade Orhan Osmanoğlu ve Nilhan Osmanoğlu, 15 Temmuz gazisi Şerife Boz ve eşi, Meram Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü işçileri ile Kudüs Akademi öğrencileri olmak üzere yaklaşık 110 kişilik bir grup katıldı. Programdan herkes memnun ayrıldı. Özellikle İslam alemi için önemli bir manevi değeri olan Kudüs’ü görmek ve buralarda ziyaretler gerçekleştirmek, heyetteki herkesi memnun etti. Bu nedenle Kudüs’ün ve Filistin’in yalnız bırakılmaması gerektiğini belirten ziyaretçiler, buraların hala Osmanlı toprağı olduğunu, Türkiye’den buralara sık sık ziyaretler gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat çektiler. 

‘OLAĞANÜSTÜ SORUMLULUKLARIMIZ VAR’

Ziyaretlerle ve programla ilgili değerlendirmelerde bulunan Türkiye İmam Hatipliler Vakfı (TİMAV) Genel Başkanı Abdullah Ecevit Öksüz, proje için Meram Belediye Başkanı Fatma Toru ve emeği geçenlere teşekkür etti. Dünyada çok farklı ülkelere gittiğini ancak hiç birinde bu kadar duygu yoğunluğu yaşamadığının altını çizen Öksüz, “Bu ziyarette coşkum, hüznüm, sevincim, acım yani duygularım tamamen birbirine karıştı doğrusu. Çok coşkulandım ecdadımız ne eserler bırakmış. Çok hüzünlendim eserlerimiz Yahudi zulmü altında nasıl bir perişanlığı yaşadığına şahitlik etmek hüzünlendirdi. Sevindim, Filistinli kardeşlerimizin hangisiyle temas edersek edelim dirençlerini, azimlerini, sabırlarını gördüm. Diğer taraftan ümitlerim yine tazelendi. Türkiye adına, gönül coğrafyamız adına, İslam kardeşliği adına ümitlerim tazelendi. Cumhurbaşkanımızın çağrısından sonra mıdır bilemiyorum, Mescid-i Aksa’da toplamda her namazda 6-7 saf cemaat var. Bunların yarıdan fazlasının Türk olduğunu görmek ümitlerimi tazeledi ve onur duydum. Diğer taraftan Filistinli kardeşlerimizin Türkiye’den geldiğimizi ifade ettiğimiz zaman, siz gittikten sora biz burada huzur bulamadık sözleri bir gerçekti. Her Filistinli kardeşlerimizden duyduğum sözlerden bir ide şuydu; ne olur çabuk gelin. Hala bizi bekliyorlar. Bu manzaraya baktığımızda bizim Türkiye olarak insanlığın ortak iyiliğine dair gereklerin yerine getirilmesine dair olağanüstü sorumluluklarımız var. Olağanüstü çalışmamız, geceyi gündüzü birbirine katmamız, birlik, dirlik ve kardeşliğimizi dimdik tutmamız, azmimizi sadece Türkiye için değil, gönül coğrafyamız için de artırmamızın ne kadar zorunlu olduğunu gördüm. Buradan döndükten sonra, elimin erdiği kadarıyla, en kısa zamanda ailemle birlikte buraya gelmeyi, çocuklarıma Kudüs bilincini yaşatmayı arzu ediyorum. Sorumlu olduğumuz alanlarda, imam hatipli kardeşlerimize Kudüs’le ilgili neler yapılabilir bunu arzu ediyorum. İmam Hatipli kardeşlerimizi de nasip olursa böyle bir projeyle buraya getirmeyi arzu ediyorum. Diğer STK’lardan, kardeşlerimizden Kudüs’e gelmelerini arzu ediyorum” dedi. 

‘BURALAR BİZİM TOPRAKLARIMZI’

Kudüs’te bir çok peygamberin ve evliyanın meftun bulunduğu bu nedenle oldukça önemli olduğunu ifade eden Öksüz, Osmanlı’nın izinin hala Kudüs’te olduğunu söyledi. Bu nedenle, Kudüs’e, Filistin’e sahip çıkılması gerektiğine dikkat çeken Öksüz, şöyle devam etti, “Burada bir çok peygamberin meftun olduğunu, sokaklarında, surlarında Osmanlı izi olduğunu bir çoğumuz bilmiyoruz. Bunları değerlendirdiğimizde burası bizim topraklarımız. Biz burayı terk edemeyiz. Biz Filistin’den, Kudüs’ten, Mescid-i Aksa’dan, Kubbet-üs Sahra’dan vazgeçemeyiz. Vazgeçmemek için de sorumluluklarımızı idrak etmemiz, buraya daha çok gelmemiz, Filistin’e dair, dünyanın bir çok bölgesindeki mazlumlara karşı bir şeyler yapmak için gayret ederken, bugünü de görmemiz, bugünden tezi yok harekete geçmemiz gerekiyor. Biz harekete geçersek, inşallah zalimlerin oyunları bozulacak. Biz harekete geçersek dünyada iyilik hakim olacak. Zira bizim niyetimizi hayır, Rabbim’den akıbetinin de hayır olmasın niyaz ediyoruz. Biz kendi sorunlarımızla yüzleşirken, buralardaki bizden beklentileri de görmek mecburiyetindeyiz. 15 Temmuz ruhunu muhafaza ederek, millet olma bilincimizi geliştirerek kendimiz kol kola girmiş vaziyette bizden yardım bekleyen, ümit besleyen gariplere ulaşmak gibi bir sorumluluğumuzun olduğunu Kudüs’e gelince çok fazla yaşıyoruz. İslam’ın olmadığı ama geçmişte İslam’ın yaşanıldığı beldelere gidildiğinde, zalimlerin ve küffarın ne kadar ziyadeleştiğine şahitlik ediyorsunuz. Bu yılın Mayıs ayı içerisinde bir sempozyum vesilesi ile Endülüs’e gitmiştik. Oranın tarihini dinledik, haçlıların neler yaptığını dinledik. Endülüs’ün eserlerine hançer gibi kiliseleri saplamışlar. Endülüs düştükten sonra bir tane Müslüman ve Yahudi bırakmadan hepsini katletmişler. Kaçabilen kaçmış. Endülüs’ten kaçan Yahudiler Osmanlı’ya sığınmışlar. Osmanlı kucak açmış. İşte insanlığın iyiliği için güçlü olmak gerekiyor derken bu duygu buradan geliyor. İsrail devleti kuruluyor ve o Yahudiler şu adına Filistin’de ve Kudüs’te gelmişler burada Osmanlı’nın torunlarına zulmediyor. Mescid-i Aksa garip, mahzun. Aksa’ya İsrail polisinin kontrolünde giriyorsunuz. Biz bunları fark etmemiz için Kudüs’e daha fazla gelmemiz lazım. Bu heyecanımızı, azmimizi, sorumluluğumuzu diri tutalım.”

‘İSLAM ALEMİ GALİP GELECEK’

Heyet içerisinde yer alan 15 Temmuz gazisi Şerife Boz da, organizasyondan dolayı Meram Belediye Başkanı Fatma Toru’ya teşekkür etti. Kudüs’ü görmekle çok güzel duygular yaşadığını belirten Boz, “Her şey çok güzeldi. Hz. Musa Peygamberin kabrini gördüm, Hz. Meryem validemizin kabrini gördüm. Gezdik gördük çok güzeldi” dedi. Filistinlilerin imkansızlıklar içerisinde yaşadığını ve bu durumun kendisini oldukça üzdüğünü söyleyen Boz, konuşmasını şöyle sürdürdü, “Burası zor. İmkanlar kısıtlı. O çocukları gördüm, İsrail askerlerini gördüm. Müslümanların içinde ne işi var diye düşündüm. Herkesin burayı ziyaret etmesi lazım. Filistinliler her an tehlikede. Türkiye’de 15 Temmuz oldu ama biz hep beraber sokağa çıktık. Zulme dur dedik. Burada öyle bir imkan yok. Yapılabilecek hiçbir şey yok. İnşallah İslam alemi galip gelecek.”

‘HERKESE KUDÜS’Ü ANLATACAĞIM’ 

15 Temmuz gazisi Şerife Boz’un eşi Şenol Boz ise, Kudüs’ü Osmanlı toprağı olarak tanımladı. İsrail’in buradaki zulmünün tüm İslam alemine yapıldığını belirten Boz, “Müslümanlar için 3. önemli mescit buradadır. Bütün evliyalar, peygamberler buradan geldi geçti. Bizim buraya gelmemiz gerekiyor. Gelelim ki İsrail’e gövde gösterisi olsun. Korksunlar. Zaten korkuyorlar. Görüyorsunuz bir elektrik direğindeki ampulü değiştirecek 3-4 asker ile yapıyorlar bunu. Çünkü korkuyorlar. Biz burayı ziyaret edeceğiz. Burası çünkü bizim toprağımız. Osmanlı eserleri hala burada yaşıyor. Biz sık sık buraya geleceğiz ki bu hainler Türkiye’nin burayı boş bırakmadığını görsünler. Biz Osmanlı’yız diyelim. Buradaki zulüm çok ağır. Kendi öz vatanlarında mahkumlar. Gördük ki çocuklar, bizim ziyaretimizle güç kazanıyor. Gördük işte, çocuklar bizi görünce İsrail askerlerine taş atmaya başladı. O yüzden buralara gelmemiz lazım. Herkese Kudüs’ü anlatacağım ve buraya gelmelerini söyleyeceğim. Osmanlı’nın ayak izleri hala burada bu yüzden herkesin burayı ziyaret etmelerini isteyeceğim” şeklinde konuştu. 

Editör: TE Bilişim