Türkiye’de ilk defa Küçükler Basketbol Ligini kurarak altyapı hareketini çocuklar seviyesine indiren basketbol il temsilcisi, Deplasmanlı Basketbol Liglerinde kesintisiz en uzun süre görev yapan hakem, ilk görev yılında şampiyonluğu son iki dakikada kaçırıp bir daha takım çalıştırmayan Antrenör, profesyonel futbol takımının kapısından basketbol antrenörünün baskısıyla dönen sporcu, yüksek atlamada beş yıl üst üste Konya şampiyonu, kısaca Konya basketbolunun kıdemli emektarı… Aynı zamanda gazeteci, basın danışmanı, sicil lisans şefi… Bu meziyetlerin hepsine sahip olan Nizamettin Yetişen ile çocukluk ve gençlik yıllarından bugüne yaşadıklarını, tecrübelerini konuştuk.

M.GÜDEN: Doğum yeriniz ve aileniz hakkında bilgi verir misiniz?

N.YETİŞEN: 1946 yılında Konya’nın, o zamanlar ‘Çukur Mahalle’ diye anılan Piriesat Kabasakal Mahallesinde Akçeşme Sokak’ta dünyaya geldim. Babam TMO’dan emekli Hayrettin Efendi, annem ise Bozkır Karacaardıç köyünden ev hanımı rahmetli Cemile hanımdır. Diğer kardeşlerimden, ağabeyim Hikmet Mali Müşavirlik yaptı. Kız kardeşim Hilal ise emekli öğretmen Gürol Yalçınkaya ile evlenerek hayatını sürdürdü.

M.GÜDEN: Tahsil hayatınızı hangi okullarda sürdürdünüz?

N.YETİŞEN: O günkü ismiyle Hâkimiyet-i Milliye, bugünkü ismiyle 23 Nisan İlkokulunda öğrenime başladım. Daha sonra evimize çok uzak olmasına rağmen, o yıllarda başkaca okul olmadığı için Karma Ortaokuluna gittim. Biz ikinci sınıftayken mahallemize Devrim Ortaokulu yapılınca da 3.sınıfta naklim buraya alındı. Konya Sanat Enstitüsü Motor Bölümünde de Lise tahsilimi yaptım.

M.GÜDEN: Üniversite tahsilini düşünmediniz mi?

N.YETİŞEN: Yüksekokul sınavlarına sıkı bir şekilde hazırlanmıştım. Fakat o senelerde basketbola aşırı tutkuluydum ve sıkı bir İdmanyurdu’luydum. İran asıllı Kılınç Gombadi’nin de tam o sırada İdmanyurdu’na transferi gündemdeydi. Üstelik Kılınç bize transfer olursa Erkek Sanat Okulunda okuyacaktı. Onun için Kılınç’ı İstanbul’dan getirmeye Üniversite sınavlarından iki gün önce okulun Beden Eğitimi Öğretmeni Ali Esen ile birlikte gittik. Ali hoca rahatlıkla sınava yetişeceğimizi söylüyordu. Fakat hoca İstanbul’da eski arkadaşlarını bulunca muhabbet koyulaştı, ayrılmaları zor oldu. ‘Sabah erken çıkar sınava yetişiriz’ dedi ama olmadı, yetişemedik. Benim Üniversite hayalim de böylece kapandı.

M.GÜDEN: Spor, hayatınıza nasıl girdi ve size nasıl yön verdi?

N.YETİŞEN: Sporculuk yaşantıma 1958 senesinde meşhur sarı-yeşil formalı Konyaspor’da basketbolcu olarak başladım. O yeşil-sarı Konyaspor, şimdiki Yeşil-Beyaz Konyaspor’un nüvesidir. 1959 yılının ağustos ayında da Konya İdmanyurdu Gençlik ve Spor Kulübüne ilk adımımı attım. Fakat Rahmetli babam okumamı çok istediğinden spora vakit ayırmama karşı çıkıyordu. Çok ısrar etmeme rağmen izin kâğıdımı bir türlü imzalatamadım. İdmanyurdu’nun yöneticisi Silleli merhum Hasan Korkmaz ağabeyimiz amcam Kemal Yetişen ile PTT’de mesai arkadaşıydı. İzinnamemi babam adına amcama imzalatarak benim transferimi gerçekleştirmişti.

M.GÜDEN: Sporu ailenizden saklı gizli mi yaptınız?

N.YETİŞEN: Evet, başlarda öyle oldu. 1959-60 ve 1960-61 sezonlarında babamın haberi olmadan Konya İdmanyurdu’nda oynadım. Bu arada Konya Şampiyonu olduk ve Türkiye Şampiyonası grup elemelerine gitme hakkını kazandık. Fakat ben babamdan habersiz oynadığım için grup müsabakalarına gidemedim. 1961-62 sezonunda da şampiyon olup yine gruplara katılma hakkını kazanınca Konya’nın basketbol önderlerinden, büyük başarılara imza atan antrenörümüz Özcan Vanlıoğlu gruplara götüreceği takım listesini babamın TMO’da mesai arkadaşı, iyi bir spor adamı ve Konyaspor Başkanlarından Oğuz İyioldu’ya vermiş. Oğuz ağabey de listeyi babama göstermiş. Böylece babam benim kendisinden kaçak spor yaptığımı öğrenmiş oldu. Hiç unutmam, spor yaptığım ortaya çıktığı günün akşamında babam evde kıyametleri koparmıştı.

M.GÜDEN: Babanız sizi spor yaparken hiç izlemedi mi?

N.YETİŞEN: Babam, Oğuz ağabeyin ısrarlarıyla bana karşı yumuşamış, spor yapmama rıza göstermeyi kabul etmişti. Spor yaptığımı öğrendikten bir sezon sonra Oğuz ağabey, benim de haberim olmadan babamı bir maçımıza getirip izlettirmiş. Ben idmanyurdu’nun başarılı sporcuları arasındaki yerimi hızla alırken babam da bizim maçların müdavimi olmaya başlamıştı. Hatta bizim maçlara benden önce gelip tribündeki yerini alıyordu. Başarılarım babamı yumuşatmıştı.

M.GÜDEN: Büyükler kategorisine ne zaman yükseldiniz?

N.YETİŞEN: 1963 senesinde Konya Büyükler İl Karması antrenörü Yılmaz Erkangil, Kayseri ile Konya İl Karmalarının Kayseri’deki maçına yaşımız küçük olmasına rağmen beni ve Yolspor’dan Mustafa Kasırga’yı da almıştı. Bu maç benim ilk deplâsmanım olmuştu. Duyduğum heyecan ve yaşadığım sevinci tarif edemem. Aynı zamanda ilk defa da büyükler kategorisinde yer almıştım.

M.GÜDEN: Futbol takımının eşiğinden döndüğünüzü duymuştum, anlatır mısınız?

N.YETİŞEN: Basketbol takımıyla Kayseri’ye gittiğimiz senelerde İdmanyurdu genç futbol takımının da sağbek oyuncuydum. 3. Ligde mücadele eden profesyonel takımın antrenörü ‘Tahtabacak’ lakaplı ismet ağabey genç takımdan benimle birlikte Ziya Gülsaçan, Mustafa Gürel, Abdülkadir Doğan ve Karamanlı Hayati ile ismini şimdi hatırlayamadığım iki arkadaşımızı A takıma çağırdı. Böylece Büyükler futbol takımında antrenmanlara başladık. Biz iyi birer basketbolcuyken, birden bire profesyonel futbol takımında kendimizi buluvermiştik. Ama Özcan Vanlıoğlu yönetim üzerine ağırlığını koyarak benim futbol takımından çıkarılmamı ve basketbol takımına dönmemi sağladı. Başkanımız Halis Ünal beni çağırıp “Oğlum, Özcan hocan çok ısrar ediyor, Nizamettin iyi basketbolcu olacak, onu futbolda oynatmayın diyor” dedi. Böylece vazgeçtik, artık sadece basketbol takımında oynayabilecektim. Yaşım gençler kategorisine uygun olmasına rağmen Özcan hoca beni ondan sonra A takımda oynattı. Üst üste on yıl Konya şampiyonu olduk. O takımla Türkiye genelinde de önemli başarılar elde ettik. Yine o on yılda grup ve yarıfinal birinciliklerini kimseye bırakmadık. 1967, 68 ve 69 yıllarında da İstanbul, Ankara, İzmir harici illerin birincilerini yenerek Anadolu Kupası Şampiyonu olduk ve en büyük kupaları aldık. Bu başarılarımız Konya basketbol tarihinde müstesna bir yere sahiptir. Başka bir Konya takımı bu başarılarımıza erişemedi ve Anadolu Kupası Şampiyonu olamadı.

M.GÜDEN: Şampiyon kadroda kimler vardı, hatırlayabilir misiniz?

N.YETİŞEN: Tabi hatırlarım; Mazhar Vardar, rahmetli Hüseyin Erkek, Amerikan vatandaşı Criss, Hasan Ün, Hasan İlday, rahmetli Kerim Sargın, rahmetli Hasan Çavuşoğlu, Halil Yüzbaşıoğlu, Osman Küçükkök gibi o dönemin en başarılı sporcuları İdmanyurdu’nun şampiyon kadrosunu oluşturuyordu.

M.GÜDEN: Sizin gençlik döneminizde Konya’nın tesis durumu nasıldı, salon müsabakaları nerede oynanıyordu?

N.YETİŞEN: O vakitler sadece Atatürk Spor Salonu vardı. Daha sonra 100. Yıl Spor Salonu yapıldı. Şimdi ikisi de yıkılıp tarih oldu ya; Konya’nın çok yükünü çekti bu iki salon. Maçlar akşamları oynanırdı ve çok geç biterdi. Hatta Ramazan aylarında maçlar sahur vaktini bulurdu.

M.GÜDEN: Liglerde hangi takımlar vardı?

N.YETİŞEN: O senelerde Konya İdmanyurdu, Karagücü, Havagücü, Selcukspor, Stadspor, İstasyon Birlikspor, Gençlerbirliği, Şekerspor, Yolspor ve Boks İhtisas kulüpleri vardı. Her birinin birbirinden değerli yöneticileri, sporcuları vardı.

M.GÜDEN: Futbol ve basketbolda belirgin bir başarınız varmış. Peki diğer spor dallarıyla ilişkiniz nasıldı?

N.YETİŞEN: Ortaokul dönemindeyken basketbolun yanında voleybol ve atletizm takımlarında da yer aldım. Konya İdmanyurdu’ndan yakın arkadaşım Mazhar Vardar’ın Beden Eğitimi Öğretmeni olduğu Devrim Ortaokulu’nu voleybolda Konya ikincisi, basketbolda Konya şampiyonu yaptık. Lisedeyken de Sanat Enstitüsü’nü 1968 yılında Hasan Ün ve Nail Yüzbaşıoğlulları ile birlikte Konya şampiyonu yaptıktan sonra Bolu’daki grup ve yarıfinal maçlarını kazanarak Ankara Deneme Lisesi ile final oynadık.

DEVAM EDECEK

MUSTAFA GÜDEN

Editör: TE Bilişim