Gelişen teknoloji, artan sanayileşme bir yandan gündelik hayatı kolaylaştırırken diğer yandan dünyanın ekolojik dengesini olumsuz yönde etkiliyor. Artan karbondioksit salınımı atmosferin dengesini bozarken, bu durum iklimlerde de bozulmaya yol açıyor. Dünya üzerinde birçok bilim adamımın üzerinde araştırmalar yaptığı, akademik çalışmalar ortaya koyduğu Konya’nın da içinde bulunduğu İç Anadolu Bölgesi de bu bozulmaya maruz kalıyor. Özellikle son yıllarda Konya’daki iklimler olağanın dışında bir seyir içinde gözlemlenmesi, gelecek açısından bölgenin iklimsel durumunun endişelendirdiği uzmanlarca vurgulanıyor. Bu yıl karasal iklim özelliklerine uygun olmayan bir kış geçiren Konya’da, kırkikindi yağışları olarak bilinen konveksiyonel yağışların da dengesi bozulmuş durumda. Normalde Nisan ayında başlayıp, Haziran ayına kadar devam etmesi gereken kırkikindi yağışları, bu yıl neredeyse 1 ay sarkarak, Haziran ayının sonlarına geldiğimiz bugünlerde kendini hissettirmeye devam ediyor. Bu durumun normal olduğunu belirten uzmanlar, iklimin insanların marifeti ile alışagelmiş düzeninin dışına çıkmasına dikkat çekiyor. 

İKLİMİN KARAKTERİ DEĞİŞTİ

Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Eğitim Fakültesi, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Pınar, iklimlerdeki dengesizliğe dikkat çekti. “İklimde yaşanan yağışların alışagelmişmiktarlarda olmama halini görüyoruz” diyen Pınar, bu durumun bir afet olduğunu söyledi. Son yıllarda dünyadaki ekolojik sorunların başında global ısınma olarak gösterildiğini hatırlatan Pınar, “Bundan ziyade, düşmesi gereken zamanda düşmeyen ya da düşmemesi gereken zamanda düşen yağışlar daha büyük tehlike arz ediyor. Bu durum bizim öteden beri ticari zirai faaliyetimizi direk etkiliyor. Konya’da su baskınlarına yol açan yağışlar veya bugüne kadar çok görülmeyen dolu yağışlarını görüyoruz. Bu yıl hiç şahit olmadığımız şiddette yağışlar, aynı zamanda fırtına ve dolu yağışları görüldü. Bu çok çok anormal bir şey. Buradan hareketle, günümüzde dünya genelinde iklimdeki problem budur” diye konuştu. 

KIRKİKİNDİ YAĞIŞLARI SARKTI 

 Yaz döneminde Haziran girdiği zaman yağışlar kesilir. Ama bu yıl bu Haziran sonuna geldik bu yağışlar hala devam ediyor. Konveksiyonel yağışlar dediğimiz kırkikindi yağışları Konya’da şuanda neredeyse 1 ay bir zaman sarkmış durumda. Biz bu sarkmaya göre hareket edemiyoruz. Yani ekinlerimizi buna göre ayarlayamıyoruz. Ekim zamanı gelince ekimlerimizi yapacağız. Veya doluya bağlı olarak meyvelerimizde tahribatlar oldu. Küflenme veya kurtlanmalar oldu. Veya şuanda yağan dolu, buğdayın tanelerinin dökülmesine yol açar. Ya da devam eden yağışlar yine küflenmelere neden olur. Çok alışık olmadığımız geçen yıllarda çok rastlamadığımız sıkıntılardan biri de bu. İç Anadolu’nun karasal ikliminin dışında bir iklim yaşadık. 2 sene önce yaşadığımız yoğun kar yağışı aldığımız kış ayı, İç Anadolu Bölgesi’nin karakteristik, olması gereken kışıydı, bunu yine söylemiştik. Ama Mayıs’ta da kırkikindi yağışlarının başlayıp Haziran’da kesilmesi, havaların ısınması lazım. İç Anadolu’daki karasal iklimin yaz yağışı yoktur. Bu yılki veriler bu normalliklerin dışında gelişti.” 

BEŞERİ HATALAR DENGEYİ BOZUYOR

Bundan sonraki yıllarda bu durumun devam edip etmeyeceği ile ilgili öngörüde bulunmanın zor olduğunu belirten Pınar, “Türkiye’de yaşanan dengesizliğe bakacak olursak, olmaması gereken zamanda oluşan şiddetli yağışlar, fırtınalar, insanların yaptığı hatalardan dolayı atmosferde oluşan dengesizlikten kaynaklanıyor. Gelecek yıllarda da bu olumsuzlukların olabilme ihtimaline karşı hazırlıklı olmamız gerekiyor”dedi. İklimlerde yaşanan bu değişikliği tabi afet olarak yorumlandığını fakat bu olumsuzlukların beşeri hatalardan kaynaklandığını dile getiren Pınar, şöyle devam etti, “Dünyanın alışagelmiş düzenini alt üst edecek karbon salınımı var. Veya karbondioksit dengesini bozma. Bunlar atmosferin kendini çekip çevirebileceği sistemi büyük ölçüde tahrip ediyor.Çok anormalleşme var. Hiç beklenmediği zamanlarda çok şiddetli yağışların yağması, bu yıl hiç kış yaşamamış olmamız anormal bir durumdur. Bu durum böyle devam eder veya etmez diyemiyoruz. Depremin tahmin edilemeyeceği gibi bu konuda da net bir şey söylenemez. Ama dünya genelinde özellikle gelişmiş ülkelerin fütursuzca oluşturdukları sanayilerin atmosfere olan salınımları, bu tür sonuçlara neden oluyor. Bu yolla iklim dengesizleşiyor.”

YERALTI SUYU YILDA ORTALAMA 1 METRE AZALIYOR

Her yıl azalan yeraltı su seviyesi konusunda da çarpıcı açıklamalarda bulunan Pınar, “Orta Anadolu’da ortalama her yıl 1 metre yeraltı su seviyesi azalıyor. Onu yerine koymamız mümkün değil. “Bu sene çok yağış oldu onu dolduracağız” diye bir şey mümkün değil.  Bu çok yanlış bilinen bir konu. Karapınar’da Meke Gölü mesela. Dünyada eşi benzeri yok. Ama kurudu. Bunun çaresi yok. Yeraltı su seviyesinin düşmesine bağlı olarak o göl suları aşağı çekiliyor ve kuruyor. Kar çok yağdığı için belediye oraya kar atmıştı, Meke Gölü yeniden canlandıracak diye. Ama öyle bir şey yok ki. Bu kuma bir bardak su dökmek gibi bir şeydir. Dolayısı ile Karapınar çevresi Türkiye’de hiç ihmal edilmeyecek kadar büyük bir risk çölleşme adına” değerlendirmesinde bulundu. 

ABDULLAH AKİF SOLAK

Editör: TE Bilişim