20 Temmuz 1974 yılında, Türklerin uğradığı baskı ve zulmü ortadan kaldırmak amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından başlatılan Kıbrıs Barış Harekâtı’nın üzerinden dile kolay 44 yıl geçti. O yıllarda vatanı uğruna mücadele eden Türk askeri, adada akan kanı durdurdu, vatandaşları özgürlüğüne kavuşturdu… "Ayşe Tatile Çıksın" parolasıyla başlatılan harekâta 37 bin 500 asker katılırken 498 asker şehit oldu. Askerlerden 27 bini ise şuan hayatta. O dönemde vatanı ve milleti için mücadele veren Emekli Baş Komiser Türkiye Muharip Gaziler Derneği Konya Şube Başkanı Mustafa Buğur, Türkiye Muharip Gaziler Derneği Samsun Şube Başkanı Ahmet Diril ve Türkiye Muharip Gaziler Derneği Bursa Şube Başkanı Muzaffer Uyar ile bir araya gelerek, neler yaşandığını dinledik. Türkiye Muharip Gaziler Derneği Konya Şube Başkanı Mustafa Buğur, “Eğer oraya müdahale etmemiş olsaydık, Türkler katledilir ve ada Yunan adası haline gelmiş olurdu” dedi. Türkiye Muharip Gaziler Derneği Samsun Şube Başkanı Ahmet Diril ise, “Türk Askeri gittiği her yerde barışı, adaleti ve sosyal yaşam hakkını herkese tanımıştır” diyerek duygularını ifade etti. 

 “TÜRK ASKERİNİN BAŞARISIZ OLACAĞINI DÜŞÜNDÜLER”

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın Muharip Gazilerinden olan Türkiye Muharip Gaziler Derneği Konya Şube Başkanı Mustafa Buğur, harekatın 20 Temmuz 1974 yılında sabaha karşı yapıldığını ifade etti. Amerika dahil olmak üzere, Türk askerinin başarısızlığını gözlemlemek için istihbarattan kişiler gönderdiklerini belirten Buğur,  “20 Temmuz 2018, Kıbrıs Barış Harekatı’nın bu sene 44. Yıldönümü. Kıbrıs Barış Harekatı 20 Temmuz 1974 yılında sabaha karşı yapıldı. Bizim nere ve nasıl gideceğimiz belli değildi. Aniden gerçekleşti. İlk olarak havadan ve denizden olmak üzere çeşitli şekillerde, Türkiye’nin çeşitli yerlerinden ve birliklerinden piyadeler, komandolarla başladı. O harekâtı şu şekilde anlatıyoruz; Dünya kamuoyu bu harekâtın yapılamayacağını düşünüyordu. Ancak hareket yapıldı ve başarı ile tamamlandı. Amerika dahil o dönem kendi istihbaratlarını göndermiş. Bu kişilerde Türk askerinin orada nasıl başarısız olacağını gözlemlemek için gelmiş. Fakat Türk Ordusu başarı sağlayınca onlarda ne yapacaklarını şaşırdı ve geri döndü” diye konuştu. 

“MÜDAHALE EDİLMESEYDİ YUNAN ADASINA DÖNÜŞECEKTİ”

Kıbrıs Barış Harekatına katılırken ne yapacaklarını bilmediklerini dile getiren Buğur, “Eğer oraya müdahale edilmemiş olsaydı, Türkler katledilir ve Yunan adası haline gelmiş olurdu” diyerek sözlerine şu şekilde devam etti: “Ben orada mekanize piyadeydim ve bir bölüktük. Kendimin ne yapacağının dışında başkasının ne yapacağını bilmiyordum. Orada derdik ki; Gidiyoruz ama benzinimiz bitse ne olacak? Demek ki askeriyede bir hiyerarşik düzen, disiplin varmış diyoruz. Her şeyin düzeni ona göre ayarlanmıştı. Ben orada gururlandım ve duygulandım. Her şey organizeydi diyebiliriz. Kıbrıs bizim gözümüzün önünde ve bizim için önemli olan bir bölge. Eğer oraya müdahale edilmemiş olsaydı, Türkler katledilir ve Yunan adası haline gelmiş olurdu. Zaten Türkleri de katlediyorlardı. Harekat ile Türkler kurtarıldı. Şuan en azından Türkler rahatlık içerisinde yaşamaktalar” 

“O ANLAR ŞUAN HALEN GÖZÜMÜZDE CANLANIYOR”

Yaşadıkları anları da anlatan Buğur, o anların halen gözlerinde canlandığını dile getirerek duygu dolu sözlerine şu şekilde yer verdi: “Biz oraya gideceğimiz zaman ne yapacağımızı bilmiyorduk. Arazide her şeyi almış ve yüklenmiş vaziyette bekliyorduk. Orada ki her askerin konumu da değişikti.  ‘Türk Milleti asker doğar’ diye bir deyim var. İşte o şekilde gittik ve geri döndük. Belli bir zaman geçtikten sonra ise kendi kendime halen ‘bu bir rüyamı idi’ diye soruyorum. Bu da zaten Türk milletinin özelliğidir. Barış harekâtında yaşadığımız ve geçirdiğimiz anlar şuan halen gözümüzde canlanıyor. O anları yaşamak gerçekten güzel bir duyguydu. Gitmeyen yaşamayan kesinlikle bilemez.”

“TÜRK ASKERİ GİTTİĞİ HER YERDE BARIŞI, ADALETİ VE SOSYAL YAŞAM HAKKINI SAĞLADI”

Harekâtın sadece orada bulunan Türklere ve Rumlara yaşam hakkı sağladığını belirten Türkiye Muharip Gaziler Derneği Samsun Şube Başkanı Ahmet Diril ise Türk Ordusu gittiği her yerde barışı sağlamıştır dedi. Türkiye’nin oraya garantör olmak için harekatı düzenlediğini de sözlerine ekleyen Diril, “Kıbrıs Barış Harekatına, Hava İndirme Tugayı Kayseri Paraşütçü Komando olarak katıldım. Harekât havadan atma, havadan indirme ve denizden çıkartma olarak 3 şekilde icra edildi.  15 Temmuz’da Kıbrıs’ta bildiğiniz üzere bir darbe yapıldı. Enosis’çiler, Eoka’cıları darbe yaparak ihtilal ile düşürdü. Enosis’in kelime manası; Kıbrıs’ın, Yunanistan’a bağlanmasıdır. Orada Makarios yönetimi adayı terk etmek zorunda kaldı ve Yunanistan Enosis hayalini gerçekleştirdi. Enosis’in tarihin derinliklerinde ki plan ve projeleri; Akdeniz’i, Türkiye’nin Güneyinden tecrit etmek, oradaki Türk varlığını sonlandırmak, bir de Rumların elinden yaşam hakkını alarak büyük iddiayı gerçekleştirmekti. Bu, halen devam eden Helen İmparatorluğunun devamı olan bir iştir. Yunanistan’a bugün gittiğiniz zaman Etnik Heyetelya diye bir dernek vardır. Bu derneğin almış olduğu kararların tamamı onlara göre tanrı buyruğu niteliğindedir. Derneğin 17 maddelik bir bildirgesi vardır. Bu bildirgenin 1. Maddesi; ‘Türkler ezeli ve ebedi düşmanımızdır’ şeklindedir. Halen bu algıyı devam ettirmektedirler. Bunu tarihin ilerleyen derinliklerinde de göreceğiz. Dolayısı ile 15 Temmuz’da yapılan darbede orada mezalimler başladı, insanlar öldürüldü… 3 köyde büyük katliamlar yaptılar… Bundan dolayı uluslararası garantörlükten doğan hakkımız olduğundan Türkiye oraya garantör olmak için Barış Harekatı yaptı. Barış Harekatı orada bulunan sadece Türk vatandaşlarına yaşam hakkı sağlamadı! Rumları da o zalim Enosis’in pençesinden kurtardı. Eğer o Enosis gerçekleşmiş olsaydı; adada Türk varlığından söz edilemezdi, bir o kadarda Rum varlığından söz edilemezdi! Yani Türk Milleti ve Askeri gittiği her yerde barışı, adaleti ve sosyal yaşam hakkını herkese tanımıştır” dedi. 

“ELİMİZDE UN, ŞEKER, SU VE HER ŞARTLAR VAR AMA MAALESEF HELVA YAPMAK İÇİN USTA YOK!”

Türk gençliğine de seslenen Ahmet Diril, “Elimizde un var, şeker var, su var ama helvayı yapmak için usta aranıyor” diyerek sözlerine şu şekilde devam etti: “1974 yılında gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekatı’nın bir gazisi olarak gençliğin asimilasyona uğradığını görmekteyim. Son zamanlarda ülkenin diğer yerlerinde zümreden vatan ve toprak kavramları 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na ve onun kahramanlarına gölge düşürmeye başladı. Hiç kimsenin kahramanlıklarına gölge düşürmemek gerekiyor. Bu vatan için canını veren aziz şehitlerimize ve kahraman gazilerimize her zaman yüce Türk Milletinin ahlaki değerlerini gösteren vefa duygusuyla sadakat göstermek lazım. Bu günümüzde ve toplumumuzda zaman zaman istismar ediliyor ve maalesef yeni yetişen neslimiz bu duygulardan yoksun kalıyor. Bunun çalışmaları yapılmalı, Milli Eğitim Müfredatına konulmalıdır. Elimizde un, şeker, su ve her şartlar var ama maalesef helva yapmak için usta aranıyor. Sizin elinizde bir Çanakkale var… Sizin elinizde Enosis’in hayalini Akdeniz sularına gömen Kıbrıs gazileri var… Sizin elinizde Kore gazileri var. O yüzden helva yapmak için malzeme var. Sizin dolduramadığınız boşlukları misyoner devletler düşmanınız olarak doldurur. O yüzden yeni yetişen nesillere ve ülkeyi yöneten büyüklerimize benim istirhamım; Türk milletinin bayrağında ki şehit kanının hakkını her zaman vermeliyiz” 

HÜSEYİN MENEKŞE

Editör: TE Bilişim