Sivaslı Ali Kemalî Efendi, 1853 yılında Sivas’ın Gemerek ilçesinde doğdu. Müderris Ömer Efendi’nin oğlu olan Ali Kemalî Efendi’nin annesi ise, Bünyan’ın Çiftlik köyünden Hanedan Oğullarına mensuptur.Üç yaşlarında iken babasını kaybetti.  İlk tahsilini dayısının yanında yaparken, babalığının bir hakaretine gücenerek memleketinden ayrıldı ve izini kaybettirdi.Yıllarca Kayseri, İçel, Gaziantep, Kilis, İstanbul, Halep, Şam ve Mısır’da dolaştı. Buralarda çeşitli medreselerde okudu. Mükemmel şekilde Arapça, Kıbrıs’ta Magosa Metropoliti’nden Rumca ve Lâtince öğrendi. Ermenek’te Deli Şükrü Efendi’nin medresesinde eğitim gördü.  Hocasının büyük teveccühünü kazanarak ondan da bir icazet almaya muvafak oldu. Daha sonra İçelli Müderris Kazasker Aynî Efendi’nin yanına gitti. Ondan da tefsir ve fıkıh tahsil etti, icazet aldı.33 yaşlarında genç bir müderris iken Konya’ya gelip yerleşti. Konya’da, tasavvufla meşgul oldu. Muhyiddin-i Arabi, Sadreddin Konevi gibi İslâm mutasavvıflarının kitaplarını okudu, Mevlâna’nın eserlerini inceledi. Konya ulemasının hayranlığını kazandı, önce İplikçi Medresesi Müderrisliği’ne getirildi. Bu görevde iken, 1890 yılında Konyalı Yakup Dedeler’den İbrahim Efendi’nin kızı Emine Hanımla evlendi. Daha sonra Ziyâiye ve Feyziye Medreseleri müderrisi olarak Konya’nın ilim ve irfanına hizmet etti ve pek çok talebe yetiştirdi.Medreselerdeki eğitim sisteminden memnun olmayan merhum, daha sonra Konya Mekteb-i İdadi öğretmenliğine tayinini yaptırdı. Uzun yıllar Arapça, Farsça ve ulum-ı diniye hocalığı yaptı. 1907 yılında Konya’da Hukuk Mektebi açılınca, burada Mecelle-i Ahkâmı Adliye müderrisliğinde bulundu. Çok az bir süre de, Darü’l-Hilâfeti’l-Aliye’de hocalığı vardır.1912 yılında İttihat ve Terakki Partisi’nden milletvekili seçilen A. Kemâli Efendi, kısa bir süre Osmanlı Meclisi’nde Konya’yı temsil etti.Ali Kemâli Efendi, pek çok eser verecek çapta bir âlim olmasına rağmen, talebe yetiştirmeyi eser yazmaya tercih etmiştir. Mizanü’l-Mantıkü’l-İsagoci isminde Arapça bir ilmi eserle, tasavvufi alanda kaleme almış olduğu Hayalât isimli bir risalesi vardır. Merhumun Fuat, Şefik, Nefise ve Feride adlarında dört çocuğu vardır. Konya’nın tanınmış avukatlarından Mehmet Ali Apalı onun kızı Nefise’den olma torunudur. Ali Kemalî Efendi’nin şüphesiz Konya için en önemli yanını Milli Mücadele yıllarındaki üstün gayreti oluşturmuştur. Konya halkını düşmana karşı birlik olamaya çağıran,Türk Ocağı’nın şubesini açtıran, Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Konya Hey’eti Merkeziyesi Reisliği’ni yapan, milli ordunun ihtiyaçlarının karşılanması için Yalvaçlı Ömer Vehbi Efendi ile birlikte büyük gayret sarfeden Sivaslı Ali Kemalî Efendi, şehit olmasına rağmen davasından bir adım geri atmamış, bir halk kahramanıdır. 

MARAŞ’TA SÜTÇÜ İMAM, ANTEP’TE ŞAHİN BEY, KONYA’DA SİVASLI ALİ KEMALÎ

Takvimler 30 Ekim 1918i gösterirken Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmış Osmanlı Devleti, Mondros Mütarekesi’ni imzalamak zorunda bırakılır.  Bu antlaşmanın şartları gereği, yurdun dört bir tarafı işgal edilir. Türk Milleti için acı dolu günler böylece başlamış olur. İşgaller birbiri ardına devam ederken Mustafa Kemal Paşa maiyetiyle birlikte 16 Mayıs 1919 tarihinde Anadolu’ya geçer. Anadolu’nun her yerinde düşmana karşı Kuva-yı Milliye örgütleri kurulur. Maraş’ta Sütçü İmam, Antep’te Şahin Bey, Fransızlara karşı halkı örgütler. Konya’da da Sivaslı Ali Kemalî gibi aydınlar halkı düşmana karşı birlik olmaya çağırır.

İZMİR İŞGAL EDİLİR, SİVASLI ALİ KEMALÎ HALKI ÖRGÜTLER

Gelişmeler yaşanırken İzmir’in işgali haberi gelir. Konya halkı beyninden vurulmuşa döner. Halk derin bir üzüntüye dalar. Azınlıklar ise bu habere duyar duymaz sevinç gösterileri yapar, taşkınlık çıkartırlar, Yunan bayraklarıyla Konya sokaklarında yaşasın ‘Zito Venizelos’ diye naralar atarlar. Vali Cemal bey ise İngiliz uşağı olduğu için bu olayları görmezden gelir. Hatta bunları tertipleyenleri doğrudan destekler. Polis Müdürü Halis Bey, azınlıkların tüm yaptıklarını görmezden gelerek halk üzerindebaskı yapar.
Ali Kemalî Efendi, “Bu olaylara karşı bir şey yapılmalı” düşüncesindedir. Bu amaçla kendi gibi tertemiz, vatansever olan Müftü Ömer Vehbi Efendi, Gilisralı Hacı Tahir Efendi ve diğer güvendiği şahsiyetleri toplar ve onlara şu teklifte bulunur:  “Vali burada İngilizler ve İtalyanlardan güç alıyor. Bunlar çok azınlıktır. Eğer İtalyan ve İngilizlerin bu kadar az kuvvetle şehirde beldeyi işgal etmiş olarak kalmalarına müsaade edilirse kendilerine cesaret gelir, öbür şerhlerimizi de ele geçirirler. Buna lâkayt kalınamaz. Halk toplanmalı işgal protesto edilmeli. İcabında fiili mücadele bile göze alınmalıdır. Eğer kararlı ve cesaretli olursak bunlar def olur gider, onları vali takip eder…” Davetliler konuşmayı takdirle karşılar. Bu konuşma kısa sürede halk arasında etkisini gösterir. İşgale karşı başlayan mitingler, gösteriler birbirini takip eder. Fakat bir türlü Vali Cemal Bey, Konya’yı terk etmez. Bu duruma Ankara da el atmaya karar verir. Ankara’ya göre Konya’nın Kuva-yıMilliye’ye kazandırılması zamanı gelmiştir. Esaslı bir şekilde mücadele etmek, her ne pahasına olursa olsun Cemal Bey’i şehirden uzaklaştırmak gerekir. Ankara, valiyi Konya’dan uzaklaştırmak için Refet Bey’i yollar. Refet Bey’in Heyet-i Temsiliye tarafından büyük bir kuvvetle gönderildiği haberi, işgalleri protesto mitinginden çok daha fazla halk üzerinde heyecan yaratır. Vali Cemal Bey ise bu duruma mani olmak amacıyla hapishanedeki mahkumları  serbest bırakır ve onları silahlandırır. Ama bu durum halk arasında ters tepki oluşturur. Halk ayaklanır. İşgal kuvvetleri de Hıristiyan ahalinin zarar görebileceği düşüncesiyle gelişmelerden uzak dururlar. Gelişmelerden ürken valiye birde kazalardan hayatının tehlikede olduğunu bildiren telgraflar gelir. Vali büyük bir telaşa kapılarak ne yapacağını şaşırır. 25’i 26 Eylül’e bağlayan gece polis himayesinde İstanbul’a hareket eden trenin un çuvalları ile dolu yük vagonuna binerek polis müdürü ile gizlice şehri terk eder.
Konya artık Milli Mücadelenin tam yanındadır. Hiç vakit kaybedilmeden Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti kurulur. Azınlıkların ‘Yaşasın Venizelos’ bağırmaları karşılık, her tarafta halk korkmadan ‘Yaşasın Mustafa Kemal’ diye bağırır. İngilizler ise bu durumdan hoşlanmaz. İngiliz General Milne, İtalyan İşgal Komutanını yanına çağırarak; “Şimdi gidiniz ve Mustafa Kemal’in lehinde yazı yazan ve Kuva-yıMilliye’ye destek veren Öğüd gazetesini kapatınız” emrini veriri. Bu olay halk arasında daha büyük tepkiye neden olur. Durum Mustafa Kemal Paşa’ya bildirilir. Paşa,‘Başka bir imtiyazla yeni bir gazete çıkarılsın, protestolara devam edilsin’ der. Bu çağrıdan sonra hükümet meydanı halk tarafından tıklım tıklım doldurulur. İtalyanlar ise iki taburluk askerle yapabilecekleri hiçbir şey yoktur. Bir kenara çekilerek seyirci kalırlar.  Ali Kemalî kürsüye çıkar, “Ey ahali, ey Konyalılar, gazete demek bir milletin dili demektir. General Milne dilimizi kesti.” Halk, Ali Kemali’nin sözünü keserek kahrolsun Milne sloganları atar. Ali Kemalî ise,“Bizi susturamazlar. Dönersek kahpeyiz, millet yolunda bir azimetten. Bu millet ölmedi, ölmeyecektir. Bu gün Öğüd’ü kapatmışlarsa yarın başka bir Öğüd çıkacak.” Konuşma devam ederken topluluktan gür bir ses yükselir;“Havadis Yazıyor, Nasihat Yazıyor!” Ali Kemalî, “Evet aziz Konyalılar! Duyuyorsunuz. Öğüd gazetesi sustuysa işte Nasihat gazetesi size sesleniyor…” Kalabalık bu konuşmadan sonra coşkuludur. Göz yaşları dökenler vardır.

SİVASLI ALİ KEMALÎ: KUVA-YI MİLLİYE’YE YARDIM ETMEK GEREKİR
Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti, halkı uyandırmaya ve milli kurtuluş yoluna sevk etme yönünden büyük başarı gösterir. Miting ve gösteriler, milli ruh ve şuurun diri tutulması açısından faydalı olur. Ali Kemalî ise daha fazla şeyin yapılmasını ister. Ankara onlardan yardım beklemektedir. Orduya para, yiyecek, giyecek, ulaşım araçları lazımdır. Bunun üzerine Müdafaa-ı Hukuk Cemiyetini genel bir görüşme için toplar. Toplantıya katılan davetliler niye toplandıklarını anlayamamışlardı. 

Ali Kemalî kürsüye çıkar: “İstanbul Hükümeti artık tefessüh etmiştir. Ankara, vatanı ve milleti kurtarabilir. Bu amaçla Kuva-yıMilliye’ye yardım etmek gerekir.”

Delegeler artık ne için toplandıklarını anlamışlardı. Konuşmayı takdirle karşıladılar. Her şeyden önce Kuva-yıMilliye’nin millet tarafından desteklenmesi lazım. Değilse netice alınamayacaktır. Ali Kemalî bunun şuurundadır. Milli dava yolunda fedakârlık, canlardan önce mal varlıklarını sunulması ile gerçekleşebilirdi. Bu konuya Konya halkı büyük bir coşku ile destek verir. Hemen o zaman kadar Anadolu’nun başka bir yerinde kurulmamış olan Muavenet-i Milliye (Milli Yardım) teşkilatı kuruldu. Kurulur kurulmaz halk elinde ne varsa Ankara’ya Milli davanın merkezine göndermek için büyük bir coşkuyla koşuyordu. Ayakkabıcılar Millî Orduya ayakkabı, Türk Kadını ordu için çorap diker, Nalbantlar ise süvarilerimizin atları için nal yapar. Konya’daki bu millî heyecanı Refet Paşa an ve an Ankara’ya çektiği telgraflarda Milli Kurtuluş için Konya yediden yetmişine büyük bir coşkuyla çalıştığını bildirir. Mustafa Kemal Paşa da vaziyeti alaka ve ciddiyetle takip eder ve takdirle karşılar. Bu amaçla 3 Ağustos 1920’de  Konya’ya gelir. Durumu gözleriyle görür. Milli Mücadeleye büyük bir destek veren Ali Kemalî Efendi’yi  çalışmaları için takdir eder. Dönüşünde ise yanında bulunan Refet Paşa’ya: “O, Ali Kemalî Efendi’yi anlatmak istediğinden daha başka meziyetlerle de buldum. Eğer her vilayet, sancak ve kazada bir emsali bulunabilirse, istiklâl ve medeniyet yolunda erişemeyeceğimiz yer yoktur…” der.
İNGİLİZLER’İN KONYA’DA İSYAN ÇIKARMA GİRİŞİMİ

Tüm bu gelişmeler yaşanırken İngilizlerde boş durmaz. İngilizler, Konya’da isyan çıkarmak için fırsat kollar ve bazı kişileri kışkırtmaya çalışır. Bu durumun farkına varan Konya yönetimi kargaşa çıkartılmak istendiği sezer. İçlerinde Delibaş Mehmet’in de bulunduğu birçok zanlı gözaltına alınır. Ali Kemalî’nin bu tutuklananlar hakkındaki düşüncesi ise bunlar ne yaptığını bilmeyen, cahil ve masum insanlardır. 

DELİBAŞ MEHMET, EVİNİ BASAR

Her tarafta Konya’nın basılacağı haberi gelir. Bu durum Ali Kemalî’yi düşündürür. Delibaş, cahil bir hocaya yazdırdığı duayı okutarak, davullu zurnalı bir törenle,“Padişahım Çok Yaşa” naraları ile isyanı başlatır. Halk olaylardan oldukça korkulu ve endişelidir. İşin yanlışlığını düşünenlerin yapacakları bir şey yoktur. 3 Ekim 1920 sabahı, alacakaranlıkta kurşun sesleri arasında gözlerini açan Ali Kemalî, Konya’nın Delibaş tarafından basıldığını anlamış, heyecansız sabah namazını eda ederek, tevekkülle sedirinde istirahatına geçmişti. Delibaş ve avanesi, Ali Kemalî’yi unutmaz. Konya basılıp, Alaeddin Tepesi’ndeki müdafiler ablukaya alındıktan sonra, bir grup avane Ali Kemalî’nin Piri Mehmet Paşa Mahallesi’ndeki evine doğru yürür. Bu sırada Ali Kemali’nin  zevcesi Emine Hanım, telaş ve endişe ile: “Aman Efendi, seni yüklüğe saklıyayım. Ortalık pek karışık, korkarım başına bir iş gelir” diye yalvarır.  Ali Kemalî;“Kadere rıza göstermek lazımdır” der, kapıyı açtırır. Delibaş’ın adamları Ali Kemalî’yi yaka paça dışarı çıkarır, türlü hakaret ve eziyetlerle sürükleyerek, Kayıklı Kahve civarındaki hapishane olarak Abdurrahim Hanı’na atarlar. Burada Ali Kemalî gibi, sürüklenip getirilen çoğu subay ve memur kesimler de vardı. Ali Kemalî, bunlara nasihat ederek teskine çalışır, biraz sonra da Piri Mehmet Paşa Camii’ne götürülür. Piri Mehmet Paşa Camii’nde, Akşehirli Ahmed Efendi ile buluşan Ali Kemalî, o gece sabaha kadar mihrabın önünde dua eder. Sabah diğer mahkumlarla birlikte Arslanlı Kışla yoluna düşmüşlerdir. Ali Kemalî, 67 yaşında kafilenin gerisinde sürüklene sürüklene gider, ara sıra inen sopa darbelerine hiç ses çıkarmayarak, sadece “Allah!” der. Beyaz sakal’ı şakağından sızan kanlarla kıpkırmızı olur. Son bir darbe onu yere serer. 

ALLAH SİZLERİ AFFETSİN… BEN AFFETTİM

Nefesi güçlükle çıkarak:

“Allah sizleri affetsin… Ben affettim. Çünkü sizler cehlin elinde cezanızı çekiyorsunuz” diyerek ruhunu teslim eder. Son nefesinde bile metanetini elden bırakmamış, doğru bildiği yolda canını feda etmiştir. Ama uğrunda savaştığı cehalet cesedini de rahat bırakmaz. Cesedi, Delibaşın adamları tarafından üzeri soyularak bir arabaya atılır, Hükümet Meydanına getirilir. Şehrin içi karmakarışık ve tehlikelerle doludur. Şehidin cenazesi saatlerce orada kalır. Bu sırada isyancılardan Çifte Merdiven Mahalleli Mecik Oğlu PurkarArtin, Ali Kemalî’nin cesedini dakikalarca tekmeleyerek: “Boynuzlu gidi, hadi halka nutuk et!” diyerek hakaret eder. Buna rağmen yakın dostları tarafından cesedi alandan kaldırılır, Selimiye Camii’nde gözyaşları arasında cenaze namazı kılınarak Üçler Mezarlığı’na defnedilir. Olaydan sonra Ankara Hükümeti isyanı bastırmak için bir kuvvet gönderir. İsyancıların hepsi yakalanır ve mahkemeye çıkarılarak idamda dahil çeşitli cezalara çaptırılırlar. 

Âşık Abdi, bir destanında hadiseyi şöyle anlatır:
“Üç Teşrin sabahı bir ateş düştü
 Neye uğradığını bilmez ahali.
 O günde şahadet şerbetin içti”
 Müderris Sivaslı Ali Kemalî…

Kabir taşı kitabesinde ise şu ifadeler yazmaktadır;

“Zâir!

Bu mezarda, cehlin tasallutu ve taassubun kini meknuz isyanda darben şehid edilen Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Konya Heyet-i Merkeziyesi Reisi ulemadan Sivaslı Ali Kemâli Efendi Hazretleri metfundur. Düşmanlarını afeden bu ruhun af-ı İlâhiyeye mazhariyeti için dua et.” Yevm-i İsneyn 4 Teşrinievvel 1336”

KAYNAKÇA
ARABACI Caner , “Millî Mücadele Dönemi Konya Öğretmenleri” 1991 Konya
AVANAS Ahmet , “Milli Mücadelede Konya”, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 1998 Ankara
ATALAY Ahmet , “Millî Mücadelede Konya Kuva-yıMilliyecileri 1. Meclise Girenler”, Cilt 1, Damla Ofset A.Ş. Basımevi, 1997 Konya
AKANDERE Osman, “Atatürk’ün Konya’yı Ziyaretleri ve İlk Ziyareti ile İlgili Gözlemler” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı:40, cilt: XIV, Mart:1998
BAYKAL Hülya, “Millî Mücadele’de Basın” Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Sayı 11, Cilt IV, Mart 1988
ÖZKAYA Yücel, “Millî Mücadelede Atatürk ve Basın(1919–1921), Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları,     1989 Ankara
ÖNDER Mehmet, “Millî Mücadele’nin Yanında ve Safında Öğüd Gazetesi (Bilgiler-Belgeler)” Güven Matbaası, 1986 Ankara
ÖNDER Mehmet, “Bilgin Sivaslı Ali Kemalî (Hayatı, Şahsiyeti, Eserleri 1853–1920)” Yeni Kitap Basımevi, 1954 Konya
SAYAR Ahmet Güner, “Osmanlıdan Cumhuriyete Portre Denemeleri” Ötüken Yayınları, İstanbul 2000
YILDIZ İsmail “ve Konya’da İsyan” www.yenialanya.com, 03.10.2007
UZ Mehmet Ali, Sivaslı Ali Kemâlî Efendi, http://konyaninalimvehocalari.konyacami.com-Erişim: 29.04.2018

HAZIRLAYAN: ABDULLAH AKİF SOLAK

Editör: TE Bilişim